Dışarıda İstemeden de Olsa Kulak Misafiri Olunmuş Yaran Konuşmalar

Sözlük yazarlarının dışarıdayken etraftan duydukları yaran diyaloglar listesi.
Dışarıda İstemeden de Olsa Kulak Misafiri Olunmuş Yaran Konuşmalar
iStock.com / EvrenKalinbacak

balkonda usul usul sigara içerken üst kattaki komşu ailenin (anne, baba, kız) konuşmalarına şahit oluş:
k: ya anne gitmeyin istemiyorum ya...!!!
a: kızım manyak mısın altı üstü 3 gün nolcak?
b: evet neden bu kadar sinir yaptın ki kızım?
k: ya ben korkuyorum alla allaaaa..??
b: daha neler.. kızım kaç yaşındasın sen neden korkuyosun?
a: üstelik komşular var???
k: ne komşuları ya? özlem ablalar* tatilde, karşı komşu 1 aydır yok, alttaki it zaten ayık gezmiyo...!!!
ben: ana ben!?!?!?!

kız it dedi ya la...?

pet shop'ta konuyla alakasız olduğu her halinden belli olan bir adam bir akvaryumun önünde tezgahtarla konuşmaktadır.

-şu mavi balıklar ne kadar?
-abi o balık 20 lira.
-kilosu mu?

kilosu mu dedi ya ahjasjdsgdskads

metrobüsteki ses kaydı: "zincirlikuyu bu yöndeki son duraktır."

yaşlı teyze: "hepimizin son durağı orası be yavrum."

yolcular iptal tabi.

bankalar ile çalışan, master ve visa ile anlaşması olan şirketimize visa denetmeni gelmiştir, gıcık bir adamdır, şirket binasını a'dan z'ye inceler, en üst katta yemekhane ve büyük teras bulunmaktadır, yemekhanenin terasa açılan kapılar cam kapıdır.

denetmen sorar: bu kapılar geceleri kilitleniyor mu?
bizim güvenlik amiri: hayır kilitlenmiyor,
d*: bu terasa teröristler ya da hırsızlar helikopter ile inebilirler kapını kilitli olması gerekmekte.
g.a.*: adamlar terasa helikopter ile inip kapılar kapalı diye geri mi dönecekler?
d: mavi ekran.

kahvaltıcıdayız arkadaşımla. arkamızda da sürekli feys de feys tivitır da tivitır fotoğraflarından bahseden muhtemelen liseli ağırlıklı bi grup var. kahvaltıcı aşırı kalabalık, bi gürültü bi kıyamet. bu arkamızdaki grup da sağa sola koşturmaktan perişan olmuş garsonlardan birini çağırdı. gelişen muhabbet:

-buyrun ne istemiştiniz?
+(kameralı telefonu uzatarak) ya bizi çeker misineeez?
-sizi şu an hiç çekemem, aşırı yoğunuz da.

hayatımda duyduğum en güzel kinayeydi galiba lan.

bir sabah belediye otobüsünde okula gidilmektedir. liseli oldukları tahmin edilen biri kız biri erkek iki kişinin önüne oturulur. bahsi geçen kişiler öss sistemi, puanlar gibi konulardan konuşurlarken, sistemin yanlışlığı ve adaletsizliği üzerine yoğunlaşırlar. derken hatun kişi ülkemizin önemli sorunlarından birini mükemmel bir yaklaşımla değerlendirir.

-ya biliyo musun, benim ablamda da böle oldu ya. 4 kez öss'ye girdi kazanamadı, mecburen amerikaya gitmek zorunda kaldı. işte beyin göçü böle oluyo aabi...

ağız burun tutulur gülmemek için. arkaya dönüp "soğan ihracatı olmasın o" demek geçer içinizden, yapamazsınız*

geçmiş zaman...mahalle bakkalının önü...orta yaşlı bi amca tık nefes bakkala girer:

- benim karı buraya geldi mi?
-- yoo?
- hah iyi, ekmek falan alırsa bana yazma!
-- niye?
- karı başkasına kaçmış...

:))) (tek derdin bu olsun be amcam)

karşıyaka osmanbey parkının hemen yanındaki otobüs duraklarında gece 22 sularında otobüs beklenmektedir. durakta genç bir delikanlı yanındaki kız arkadaşına yüksek sesle iltifat etmekte coştukça coşan hanım kızımız ise şuh kahkalar atmaktadır. derken şahin marka bir otomobil durağa yanaşır, cam açılır ve içindeki eleman genç kıza doğru bağırır:

- sakın inanma seni zikecekkkkkkk!

ve araba gözden kaybolur...

otobüs yolculuğu, gece 4 civarı, iki yaşlı amca yan yana denk gelmiş, kulakları haliyle az işitince tüm konuşmalara otobüs şahitlik edebiliyor.
- yaş kaç?
+84. seninki?
-81
+sen daha çocuk sayılırsın be...