Dokuzuncu Sanat: Çizgi Romanın Başlangıcından Günümüze Tarihçesi

Çizgi romanın gazetelerde çocuksu bant serileri olduğu başlangıç yıllarından, ciddi bir sanat formu olarak kabul edildiği günümüze kadarki yolculuğunun genel hatlarıyla özeti.
Dokuzuncu Sanat: Çizgi Romanın Başlangıcından Günümüze Tarihçesi

çizgi roman bir sanat dalı mıdır yoksa, resim ve edebiyatının karmasından ortaya çıkmış bir uğraş mıdır? hiç kuşkusuz dünya, çizgi romanı çok önceden ciddiye almaya başladı ve ona "dokuzuncu sanat" adını verdi. bizde çizgi roman daha yeni yeni değer buluyor. çizgi ve konuşma balonları bizim için mizahla ve karikatürle eşdeğer bir şey oldu. şimdi yayınlanan çizgi romanlara hiç görmemiş muamelesi gösteriyoruz... halbuki mizah da/çizgi roman da dünya üzerinde 100 yıllıktır ve ilgi ile takip ediliyor. tabi ki mizah ve gazete bandları ülkemizde bir dönem çok popüler de oldu, bir daha hiç olmayacak satış rakamlarına da ulaştı...

çizgi roman yirminci yüzyılın başlarında kendini gösterir. çizgi romanın ilk örneği olarak amerika'da bir gazete bandı olarak ortaya çıkan richard fenton outcalt eseri olan "the yellow kids" (sarı çocuk) gösterilir. tabii ki çizgi ile bir şey anlatmak sarı çocuk bandından çok önceleri de vardı. yunanlıların çanak çömlek üzerine yaptıkları mitoslar ve mısırlıların hiyerogliflerini de çizgi ile anlatımın öncüsü sayabiliriz. sarı çocuk'ta hikaye, bir çocuğun etrafında geçiyor ve yazılar resmin altında değil de içerisinde yer alıyordu. bu tercih günümüzdeki konuşma balonların atası oldu.

1897 tarihli sayfa, çizgi romanın ilk elle tutulur örneği.

amerika'da çizgi roman daha çok okumayı sevmeyen ya da bilmeyen halka çizgiler ile bir şey anlatmak üzerine kurulmuştu. bunlar güldürücü, komik kısa bantlardan oluşuyordu. amerikalılar bunlara comics adını verdi. çizgi roman gazete tirajlarında önemli bir yer tutmaya başladı. artık gazeteler ayrı çizgi roman ekleri çıkarmaya başladı. ama çıkarılan bu ekler yetmeyince çizgi roman dergiciliği başladı. 1930'lu yıllarda "pulp" adı verilen tür içerisinden çizgi roman büyümeye ve bunları meslek edinen firmaların ortaya çıkmasını sağladı.

1930'lardan bir pulp çizgi roman kapağı örneği.

1938 yılının haziran'ında dc comics dergisi superman diye bir kahramanı halka sundu

superman, amerikan halkının tam da bir kahramana ihtiyaçı olduğu yıllarda ortaya çıktı. başka bir gezegenden gelen bu adam mavi-kırmızı renklerden oluşan bir tayt giyiyordu. jerry siegel ve joe shuster'in fikri olan ilk superman başarılı olmamıştı. daha sonra çeşitli değişikliklere uğrayarak 1938 yılında tekrar can buldu ve populer kültürün ilk çizgi kahramanı oldu. superman'in kostum tasarımı o zamanın sirk kahramanlarından esinlenilmişti. tayt, pelerin ve taytın üzerine giydiği kilot populer kültürün simgesi haline geldi. superman'in dergilerden çıkarak sinemaya ve televizyona terfi etmesi ile, çizgi romanın başka sanat dallarını da etkilemeye başlamasında superman'ın eşsiz bir katkısı vardır.

Superman'in Action Comics adı altında ilk defa göründüğü Haziran 1938 kapağından.

aynı dönemlerde will eisner (kendi adına saygın bir ödül de mevcut), alex raymond, hal foster gibi çizerler çizgi roman başyapıtları yarattılar, çizgi romana kurgu ve görsellik kazandırdılar... ikinci dünya savaşı ile birlikte kahramanlarla ile dolu olan çizgi romanlar ilgiyi yitirdi. pulp adı verilen, bir okumada çöpü boylayan çizgi romanlar piyasayı ele geçirdi. bu çizgi romanlarla amerika'da yeraltı çizgi romanları devri başladı ve çizgi roman çocuk işi olmaktan çıktı ve yetişkinlere hitap etmeye başladı. bu çizgi romanların ana temasını suç, gerilim, korku, bilim kurgu gibi öğeler oluşturuyordu ve oldukça özensiz yazılardan oluşuyordu...

Will Eisner

vietnam savaşının başlaması, dünyayı hippi dalgasının sarması ile çizgi romanlar başka bir yöne doğru yol aldı. bir tarafta politik çizgi romanlar bulunurken diğer tarafta marvel'ın kahramanları sağa sola ağ fırlatıyordu. dc comics'in kahramanları çelik gibi sinirleri olan, dünya işleri ile pek işleri olmayan, olmayan şehirde kahramanlıklar yapıyorlardı. ama stan lee ve steve ditko'nun örümcek adam'ı daha çocuk yaşlarda, may yengesi ile yaşayan, aşık olan, üzülen ve new york'ta yaşayan bir süper kahramandı. onun sadece dünyayı kurtarmak gibi derti yoktur. kendi kişisel dertleri, üzüntüleri de mevcuttur. böylece süper kahramanların en insancılı çizgilerde can buldu.

Örümceğin yaratıcıları Steve Ditko ve Stan Lee'yi, geçtiğimiz yıl içinde kaybettik.

bir tarafta süper kahramanlar can bulurken diğer tarafta tamamen yetişkinlere yönelik çizgiler gelişmekteydi

bunlar politik hicivlerle, insan hakları, anarşizm gibi konularla doluydular. bu muhalif kesim 1950'lerin pulp çizgi romanları kuşağının elemanlarıydı. aynı dönemlerde görüş özgürlüğünün bir neferi olan gırgır'ın tirajları da ülkemizde milyonları buluyordu. tabi bu zamana kadar çizgi roman işi sadece amerika'da yapılmıyordu. japonların, o sıralarda "manga" adını verdikleri güçlü bir kültü baş gösteriyordu. japonya'nın walt disney'i olan ve hikayeli mangaların babası kabul edilen osamu tezuka mangayı bir populer kültür aracı haline getirdi. böylece dünyada abd-japon çizgi romanı ayrımı yapılmaya başlandı. tezuka, bugünkü mangaların ve animelerin genel şeklini belirledi. böylece bir japon çizgi romanı muadillerinden kolayca ayrılır olmuştu. kocaman gözler, bir utangaçlık belirtisi olan kocaman damlalar japon çizgi romanların bir imzası haline geldi. çizgi roman japonya'da kültürel bir güç oldu. teknolojinin gelişmesi ile birlikte japon animasyonları, yani animeler büyük ilgi görmeye başladı. japon çizgi romanları bilim kurgu ve erotik gibi türlerle yetişkinlere yönelmeye başladı. 1970'lerde başlayan bu yetişkin furyası 1980'lerde akira, ghost in the shell gibi başyapıtlar çıkardı. mangalar ve animeler bugün eski güçlerinde olmasalar da hala dünyada çok ciddi alıcı bulmaya devam ediyor. özellikle karmaşık karekter yaratımı ile dünyada çizgi romanlar arasında farklı bir yerde duruyorlar.

Osamu Tezuka ve Astro Boy'u (1960'lar başı).

avrupa'da ise fransa/belçika ekolü ve italyan çizgi romanlarının belirgin bir üstünlüğü vardı

fransızlar çizgi roman işini bayağı ciddiye almışlar ve çizgi romanlara "çizili şerit" adını vermişlerdi. 1929 yılında belçika'lı hergé (erje diye okunuyor) tarafından yaratılan tenten çağın en önemli figürlerinden biri oldu. hergé tarafından yaratılan ilk tenten ciddi politik mesajlar veriyordu ve sağ bir çizgi izliyordu. alkolik kaptan haddock, profesör calculus, viskici köpeği snowy ve sakar dedektifler dupont ve dupond ile acar delikanlı tenten'in maceraları bütün dünyayı kapsayacak geniş bir coğrafyada geçiyor ve büyük bir ilgi görüyordu.

péyo tarafından yaratılan şirinler ise özellikle çizgi fimleri ile büyük ilgi gördü. çocuklara yönelik çizilen seri alt metinde içerdiği anlamlar ile tartışma konusu oldu ve olmaya da devam ediyor.


fransızlar ise ilk çizgi roman kahramanları olan asterix ile 1959 yılında tanışmış oldular. rené goscinny ve albert uderzo'nun galyalıları bütün dünyada taraftar toplamayı başardı.


italyanlar ise çizgi romanlara duman kümesi anlamına gelen "fumetti" adını verdi. bonelli comics ve essegesse özellikle doğu avrupa'da büyük ilgi gören çizgi roman serileri yayınladı. böylece çizgi roman tarihinde daha çok macera içeren, çocuk ile yetişkinlik arasında fumettileri kendine yer edinmeyi başardı.

Büyülü Rüzgar (Magico Vento), son dönemde yayınlanmış en iyi fumettilerden biriydi.

1970'lerde bilim-kurgu her alanda etkisini hissettiriyordu

doğal olarak bunun en rahat can bulduğu alan çizgi romanlar oldu. artık ingilizlerin graphic novel (grafik roman) dedikleri saygın bir edebiyat türü haline geliyordu. üstelik çizgi roman satışları belli bir devamlılığa oturmuş ve koleksiyonculuk mantığı yerleşmişti. artık çizgi roman çocuk işi olmaktan tamamen kurtulmuş ve saygınlık kazanmıştı. politik düşünceler, kan, kir, japon mangalarında baş gösteren derinlemesine karakter analizleri çizgi romanların vazgeçilmezi oluyordu. bu akımı başlatan ilk isimlerden biri, marvel karakteri daredevil'ın bu dönem yazarlığını üstlenen frank miller oldu. daredevil, aşırı gelişmiş duyulara sahip kör bir avukatın hikayesini anlatıyordu. üstelik çok daha gelişmiş çizgilere sahipti ve aksiyonu hiç yavaşlatmayan bir yapısı vardı.

Miller'ın Daredevil yazarlığı, o dönem satışları düşen karaktere can vermekle kalmadı, bir türü de ayağa kaldırdı.

marvel'in bu atağına dc ise alan moore ile cevap verdi. eski bir dc comics karakteri olan swamp thing, alan moore'un kaleminden can buldu. moore, hikayenin içerisine güncel olayları, uyuşturucu, silah kullanımı gibi öğeleri ekledi ve hikayeye derinlik kazandırdı. bu iki çizgi romandan sonra frank miller batman serisine tekrar el attı. ve alan moore da, 1985'te dave gibbons ile watchmen'i yazdı.

Alan Moore

artık yetişkin çizgi romanı dönüşü olmayan bir yola girmişti

artık kostümlü kahramanların yerini epik hikayeler, destanlar, shakespeare ve poe gibi yazarların hikayeleri aldı. özellikle yunan mitolojisinden ve kutsal kitaplardan kotarılan çizgi seriler büyük ilgi gördü. alan moore, frank miller gibi çizerlerin yanına neil gaiman, grant morrison, craig thompson gibi çizerler de eklendi. the preacher, constantine, sin city, 300, sandman, blankets, v for vendetta gibi çok başarılı çizgi roman başyapıtları çıktı.


türkiye'de ise bu çizgi roman fikri uzun süre, yurt dışındaki kadar ilgi görmedi. mizah dergileri ise hep yüksek tirajlara ulaştı ve kendilerine sadık bir kesim oluşturdu. türkiye'de çizgi roman daha çok italyan westernleri ile alıcı buldu. ama bizim oralarda bıraktığımız çizgi roman çok yol aldı. şimdilerde ise bu açlık fark edilmiş olacak ki art arta çıkan çizgi roman serileri piyasaya çıkıyor ve çok satanlardan aşağıya inmiyor. çok geç bulduk, çabuk kaybetmeden keyfine varmak gerek...

Tam Bir Fiyat Performans Ürünü Olan Huawei P Smart 2019'un İncelemesi

2017'nin, Hikayesi ve Yarattığı Görsel Atmosferiyle Akıllarda Kalan En Nitelikli Çizgi Romanları

Çizgi Roman Tarihinin En Unutulmaz Karakterlerinden Tenten'in Renkli Alt Metinlerle Dolu Tarihçesi