Doların Yükselmesinin Türkiye Gibi Bir Ülke İçin Zararı En Basit Haliyle Nedir?

Amerikan Dolarının (USD) Türk Lirası karşısında günden güne değer kazanması son günlerin endişe uyandırıcı mevzularından. "Dolar artarsa ne olur?" diyenlerdenseniz, buyrun.
Doların Yükselmesinin Türkiye Gibi Bir Ülke İçin Zararı En Basit Haliyle Nedir?
iStock


doların artması dolarla alınan yani ithal edilen her şeyin fiyatını arttırır

türkiye'nin dolarla temin ettiği en temel ihtiyacı enerjidir. bunun yanında teknoloji ürünlerini de dolarla ithal ederiz. tabi bunlar eski bilgiler. artık samanı, tohumu ve gübreyi de ithal ettiğimizi biliyor olmalısınız.

dolar arttı, fiyatlar arttı. bu sefer enflasyon olmaya başlar. enflasyon oldukça paran iyice değer kaybeder. sene başında 1600 tl asgari ücretle 320 lt mazot alabilirken, şu anda 280 lt mazot alabiliyorsun. maaşınla alabileceğin şeyler azaldı. yani fakirleştin.

fakirleştiğin için karnını zor doyurur hale geldin. tasarruf yapamadın. bankaya mevduat koyamadın. ama bir yandan da başka insanlar ve şirketlerin yatırım için paraya ihtiyacı oldu. alt komşunun oğlu evlendi, ev almak istiyor. bankalara gittiler, para istediler. bankalar da kredi verecek para bulmak için, faizleri arttırdı. bak faizler de arttı.

bakın ekonomi temelde çok basit bir şeydir. ekonomiyi yönetmek zordur, bir sürü aktör ve enstrüman vardır bu ayrı. ama temeli basittir.

bizim bir kurumumuz var: türkiye cumhuriyeti merkez bankası.

ne kadar höy höy bir kurum di mi?

bu kadar höy höy bir kurumun, görevi ne?

hemen açalım tcmb'nin web sitesini, orada görev ve sorumluluklar sayfasına girelim.

1. sırada ne yazıyor: fiyat istikrarı

yani enflasyonla mücadele.

merkez bankasının en temel ve birinci öncelikli görevi, enflasyonu önlemektir. enflasyonun temel kaynağı da ülkemizin ekonomik koşullarında kurdur.

yani aslında koskoca merkez bankasının en temel görevi kuru adam etmektir. çünkü kur ülkeyi batırabilecek bir şeydir.


yerli ve milli ürün mevzusu

peki şunu sormak lazım o yerli ve milli ürünler işlenirken fabrikalar, tesisler su mu yakıyor? elektrik yakıyor değil mi. buyurun biraz sektörel bakalım.

elektrik üretiminin 3 büyüğü, doğalgaz, kömür ve hidro'dur. elektrik fiyatları saatlik belirlenir ve bu bir şekilde ağırlıklı ortalamadan belirlenen tarife ile meskenlere ve doğrudan anlık maliyet ile sanayi kuruluşlarına yansıtılır (son kaynak tedariği deniyor).

şimdi yerli ve milli kömürümüz yok mu? var aslında ama verimsiz. ithal kömür kullanılıyor. üretimin hemen hepsi dolar endeksli. doların arttığı her saniye elektrik daha pahalı hale geliyor.

peki hepsini rüzgar, güneş, su falan yapsak, hayat bayram olsa? ı-ıh neden çünkü yekdem var. yenilebilir enerji kaynakları destekleniyor. süper. ama dolar bazında destekleniyor, neden çünkü borçlar dolar endeksli. yani suyla üretiyorum bedava diyorsunuz da şu anda mesela 1 mw 185 tl ise, devlet bunu 330 tl'den alıyor su vs olunca. aradaki farkı bilin bakalım kimden tahsil ediyor (tedarikçiden, tedarikçi de kullanıcıdan).

dolayısı ile dolar tık tık artıyor ya, her artışta o yanan lambalarınız, işleyen makineleriniz daha maliyetli dönmeye başlıyor. dükkanını açan hasan amcadan, dev sanayi kuruluşlarına herkes zarar ediyor.

tüm üretimi yerlileştirmek buradan tek çıkış yolu. ancak ne öyle bir altyapı ne de tesis var. sadece buna odaklansak herhalde 25-30 yıl sürer. kaldı ki yerli üretim destekleme mekanizması konuşuluyordu. tüketiciye değişen bir şey olmaz yani.

Bu içerik de ilginizi çekebilir