Dünyayı Daha Güzel Yapanlardan Biri: Başkası İçin Akbil Basıp Parasını Almayan İnsan

Akbilinizin kalmadığını muhteşem bir "yetersiz bakiye" uyarısıyla duyuran toplu taşıma araçları, bazen yardım amacıyla size akbilini uzatan ve ardından da parasını istemeyen insanların varlığını görmenize sahne olur. Bu mini-kahramanları Sözlük yazarları masaya yatırmış.
Dünyayı Daha Güzel Yapanlardan Biri: Başkası İçin Akbil Basıp Parasını Almayan İnsan

benim bu.

ancak tipine göre. eğer kanımın kaynadığı bir tipse kati suretle almam, tipini beğenmediysem de sağır, dilsiz taklidi yapar basmam.

geçen bir amca gördüm seve seve bastım akbili, parasını vermeye kalktı amca dedim sana da bir metro ısmarlayamayacaksak, güldü ben de güldüm. güzel şeyler bunlar, vatandaşlık duyguları uyandırdı bende tabii sonra geçti.

seneler önce (2007-2008 sanırım) mecidiyeköy metrobüs durağından binip yenibosnaya falan gidicektim sanırım. yanımda 100 lira vardı tekli banknot, dedim ki sanırım bu aletlere parayı sokuyosun (cahillik ile çok bilmişlik arası) heralde sana kaç para yatırıcaksan sorucak ve sende 20 lira diyceksin ve geri kalanını vericek sanıyorum...

anasını avradını, daha yanımda ki adam aman abi napıyosun diyene kadar baş parmağımdaki akbili bastım.. daha bekliyorum mal gibi, yanımdaki adama sordum geri verip vermediğini, adam sanki kendi 100 lira basmış gibi hüzünlü bi şekilde durumu izah etti, bende sakin olması gerektiğini, böyle şeylerin olabileceğini söyledim.. 

enteresan bir halde bulduk birbirimizi ahahah ondan sonra sanki akbil sonsuzcaymışçasına bastım, bi ona bastım "geç abla", bi ona bastım "geç dayı" diyerekten.. daha 60 lira falan vardı kayboldu bizim alet, halâ basamadığım seferleri düşünür düşünür içlenirim..

yeniasya


rahmetli babam, bir gün akşamüstü eve gelmiş, arabayı park ediyormuş. tam o sırada, apartmandan çıkan komşumuz, babamı " gidiyor " sanıp, " abi, beni de .......... 'ye bırakır mısın ? " deyince. babam hiç bozuntuya vermeden, sanki yeni çıkıyormuş gibi yapıp, komşumuzu istediği yere bırakmış.

bırak akbil için para almayı, komşuya " ben yeni geldim " diyemeyecek kadar nazik bir adamdı benim babam.

vefat ettiği günün gecesi, onunla ilgili eşten dosttan bunun gibi onlarca anı duydum. onlarca kişinin babamı anlatırken, gözlerinin nasıl parladığını, " o'nun gibisi yoktu " deyip ağladıklarına şahit oldum. babam bu " mallık " ları yüzünden çok sevildi.

trilyoner olsan ne yazar, önemli olan sen öldükten sonra, arkandan nasıl konuşulduğu. " bırak şu pezevengi " de denir " o'nun gibisi yoktu " da denir. ben, bizzat tanık olduğum için; babamın gibi cenazesi olamayacak kişiler için üzülüyorum. yazık çok yazık.

biri de benim.

yıllar önce otobüste şöyle bir diyaloğa denk gelmiştim; otobüse binen biri akbilinin bittiğini söyledi ve ücreti karşılığında birinden onun yerine de basmasını rica etti. sonrasında önlerde oturan bir hanımefendi kalkarak akbili bastı ve şöyle dedi: "para istemiyorum. lütfen siz de aynı durumda kalan başka biri için akbilinizi basın ve para istemeyerek aynısını ondan rica edin"

karmayla ilk tanışmam da böyle oldu, üsküdar-bostancı otobüsünde.

haberler.com

üç gün önce sabah saatinde motora yetişmeye çalışıyorum. geç kaldığım için büyük panik içerisindeyim. motor kalkmak üzere. koşuyorum. yetiştim yetişicem. görevli acele etmemizi söylüyor. "evet! yetiştim! başardım! yetiştim!" derken... dodidotdodidot!!! akbilim boş...

içimden burada yazamayacağım cümlecikler geçiyor. henüz turnikeden geri adım atmamışken biri akbilini basıyor. "geç abla." diyor arkamdan. arkamı dönüp bakıyorum. omzuma bile gelmeyen küçük bir çocuk. o an durumu algılayamıyorum. "geç abla!" diyor tekrar. geçiyorum. çocuğun içine miroğlu kaçmış. yağız bir delikanlı edasıyla cool cool akbilini basıp motora ilerliyor. elimi çantama atıyorum "dur bekle, sana parasını veriyim.". elini talk to the hand edasıyla kaldırıyor ve "gerek yokk." diyor. "teşekkür ederim canım." diyip açık alana geçiyorum.

aklıma geldikçe hala gülüyorum. centilmenliğiyle saniye bile düşünmeden bana yardım edip, gururundan ağzıma sçarak benden para almayan çocuk... utançla sevinci bana bir arada yaşatan çocuk... yolun açık olsun! üsküdar-beşiktaş hattı seninle gurur duyuyor!

dunyabulteni.net

almam kesinlikle, alanı da ayıplamam.
  
yalnız bir gün mecidiyeköy'den ümraniye'ye gidiyorum, bindim 522'ye, şaşırtıcı şekilde oturacak bi yer buldum orta kapı yakınlarında. sami yen durağında elemanın biri bindi akbil'i olan var mı diye, verdik tabi ki, adam gitti, bastı getirdi, sonra köprü durağında indi herif ama hiç kıllanmadım bile; aynı gün ümraniye - mecidiyeköy tekrar binmeye çalıştığımda bir baktım ki 2-3 gün önce 140 mı 155 mi (aylık ne kadarsa işte, aylık akbil parası kadar normal yükletiyorum,) ne yüklettiğim akbilde bangır bangır kredi yok uyarısı veriyor. ayak üzeri sikildik iyi mi..

aksam.com.tr


çok içim acıdı lan, sokayım parasına, zaten işyerinden alıyorum onu, almasam da sikime kadar, ki çok daha yüksek meblağlarda kazık yemişliğim çok vardır, ama bu olmadı be. akbil değiştirme yolsuzluğu da mı yapılır lan. gerçekten bok gibi hissettim kendimi, ondan beri de başkasının yerine akbil basacaksam gidiyorum yanında kendim basıyorum.

bu da böyle bir anımdır, bu memleketin insanlarına kalan azıcık umudumu daha da diplere indirdiğin için senin de tekrar amına koyıım şerefsiz.

ankara'da da egolu versiyonu mevcuttur. cok garip bir jest yeri ve yontemi. mesela benim nice arkadasim var, lan 2 lira borc ver desen vermeyecek tipler ego basinca para almiyorlar. sosyoloji icin bir tez konusu bence.