En Çılgın Yaz Sonu Aktivitesi: 30 Kilo Domates Alıp Kışlık Malzeme Hazırlamak

Bir yaz mevsiminin daha yavaş yavaş sonuna geliyoruz. Yazın bitişinin resmi olarak başladığını da evlerdeki domates kavanozlarından rahatlıkla anlıyoruz.
En Çılgın Yaz Sonu Aktivitesi: 30 Kilo Domates Alıp Kışlık Malzeme Hazırlamak

en ozendigim aktivitelerden biri.

kış boyunca 30 kg domates ile yemek pisiyor o evde. ben 3 kilodan yapsam bitiremem ertesi yaza da kalır. 

kışlık sebzeleri yazdan depolamak demek aile demek.

çok çılgın aktivite. sanki kışın kıyamet kopacak, savaş çıkacak, kıtlık olacak haberi almış gibi domates yığınlarını eve toplayıp rendeden geçirme olayı. rende alev aldı.

benim için her sene tezahür eden bir durum. bu sene ise, 30 kilo domates, 20 kilo patlıcan, 25 kilo taze fasulye, 30 kilo sivri biber, 10 kilo kırmızı közleme biber, 25 kilo bezelye ile kapadık konserve sezonunu. sayılar abartı değil maalesef, bu ürünlerin hepsi kilo kilo yıkandı, soyuldu, ezildi, doğrandı. bu süreçte hiçbir teknolojik aletten yardım almadık, yani soyma doğrama yıkama tamamen annem ve ben tarafından gerçekleştirildi.

koskoca 1 günü, haftalık tek izin günümü, sabah 7'de kalkıp gece 12'de yatmak suretiyle bu işe ayırdık. en gıcık iş ise, kaynatılan domatesin kaynar halde kavanozlara doldurulmasından sonra kapağının sıkıştırılması olayı. çünkü mutlaka hayvani bir güçte sıkışması lazım ki hava alıp bozulmasın soğuyana kadar.

velhasıl toplamda 72 kavanoz+29 poşet buzluğa atmalık olarak bitirdik konserve işlemini.

yani daha evlenmeden, annem sağ olsun, nene gibi yetiştirdi beni.

iStock.com

100 kavanozla katıldığımız aktivite.
40 tanesi yemekler için sos,
diğer 40 tanesi soslu biber kızartması
20 tanesi de menemen yapılır.

annem kavanozlar için mutfak dolabına gizli bölme yaptırdı,gerisini siz düşünün.

haftaya da erişte kesiyoruz,halam yayladan 2 kap da keçi peyniri gönderdi mi değme keyfimize.

Tarife gelecek olursak...

kış aylarında buz gibi hormonlu domates yemekten daha makul olan eylemdir.

acemiler için rehber de aşağıda duruyor.

2 kazan edinin.ilk kazanın içine kabukları soyulmamış domatesleri ve kırmızı biberleri (ki acı/tatlı tercihi damak zevkinize bağlıdır) dilimleyin.odun ateşinde yavaş yavaş kaynamasını bekleyin ve bu esnada ara ara karıştırın ki dibi tutmasın.kaynadıkça domatesin kabukları lezzetini karışımın içinde bırakacaktır.renk iyice koyulaşınca ateşten indirip soğumasını bekleyin.soğuduktan sonra büyük süzgeçler yardımıyla, karışımın suyunu iyice çıkarın.geride kalan posası 1-2 kilodan fazla olmayacaktır.süzüldükten sonra elinizde kalan karışımı temiz kazana boşaltın.yeter miktarda tuz ekleyin ve tekrar ateşin üstüne koyun.kaynamaya yüz tuttuğu anda, sıcak durumda kavanozlara doldurup kapağı sıkıca kapatın ve ters durumda dinlenmeye bırakın.soğuyunca da düzgün bi şekilde istifleyin ve kışın "boşuna uğraş bu, değmez" diyenlerin ebesine rahmet okutturacak yemeklerde kullanın.afiyet olsun :)

hamiş:kazanı odun ateşinde kullanacağınız için dışı kararacaktır.bunu engellemek için sıvı bulaşık deterjanı ile iyice sıvayın kazanın dışını.işiniz bitince su tutar tutmaz kazan pırıl pırıl olacaktır.

iStock.com

ben küçükken, kış için, herkes bu ve benzeri hazırlıklar yapardı. aslında hepsi de çok zahmetli işlerdi ama bir çocuk için hepsi ayrı birer eğlence ve bilgi kaynağı olabiliyor.

salça; domates ve kırmızı biberlerin yıkanıp kesileceği gün, bahçede büyük kovaların içinde hortumla bütün malzemeyi yıkar, keser hazırlardık. iş bitince üstüne yorgunluk çayı demlenirdi. salça yapmak uzun iş, kovalardan, büyük tepsilere alınıyor ilk, tabi önce süzmeniz gerekiyor, sonra daha küçük tepsilere, en son da kavanozlara giden süreç yanlış hatırlamıyorsam bir ay kadar sürüyor. her gün ilgilenmeniz gerekiyor. tepsilerdeki daha suyu çekilmemiş püreyi parmaklayıp yalanmak çok zevkli. ama anneler pek hoşlanmıyor bundan :)

makarna; makarnanın kesileceği gün, eş dostla kararlaştırılır, öyle kafanıza göre olmuyor, çok insan gerek. herkes kendine makarna kesilecek bir gün alıyor. evdeki erkek ahalisi sabah erken evden kovuluyor. evi önce dip köşe temizlemekde gerekiyor, çünkü önce makarna hamurundan açtığımız yufkaları sereceğiz tüm eve, sonra kestiğimiz makarnaları sereceğiz kuruması için. makarna kesme işi bitince, yufkaların kenarından çıkan genelde üçgen şekilli makarnalardan çocuklara makarna pişirilir. çünkü, evdeki çocuk ahalisi keser onları :)

bulgur; bunu ninem yapardı. bahçeye kazan kurup buğdayları kaynatırdı önce, bu aşama bir çocuk için tehlikeli olabileceği için, beni yanaştırmazdı. çok hatırlayamıyorum sanırım biraz kuruması için serip bekleniyor, sonra ilk eğlenceli aşaması değirmene (bkz: taş değirmen) gitmek geliyor. değirmende buğdaylar, bulgurluk kırılıp, çuvalların içinde sıcak sıcak mis gibi koka koka eve getiriliyor. sonra herhalde soğuyunca oluyordu, rüzgara göre uygun bir günde, eğlencenin ikinci kısmı geliyor. bulguru buğdayın kabuklarından ayırabilmek için savurmak gerek. kabuklar rüzgara kapılıp öteye uçuşurken, yer çekimine kapılan sarı bulgur tanelerinin şelale gibi yere düşüşü ve ninem, elindeki eleği rüzgara karşı sallarken, arkasından vuran güneşle kamaşan gözlerimde sadece bir siluet ama heyecanıma gülümsediğini hatırlıyorum. bildiğin national geographic karesi işte.

tarhana; bunu annem kendi yapardı, pek beni bulaştırmazdı. tek kişi yapar bunu, çok insana gerek de yok. kuvvet isteyen bir iş bu da. hamuru, bilemiyorum belki bir on beş yirmi gün mayalamanız gerek, her gün karmalısınız. sonra kuruması için serip, en sonunda da ufalıyorsunuz. hamuru kabarır bunun, hamuru patlatıp parmaklamak ve yine yalanmak zevkli ama anneler hoşlanmıyor :)

zeytin çizmek; buna evin erkek ahalisi de dahil edilir, akşam çay çerez eşliğinde, yere serilen sofranın etrafına oturup ailecek yapılırdı. eller kararır ve mis gibi acı acı zeytin kokar.

sebze kurutmak (biber, patlıcan, fasülye, bamya vs çizmek); bunları bildiğin iğneyle ipliğe dizip, tabi önce kesip doğrayıp hazırlayıp, sonra asıyorsunuz kuruması için. her evin balkonlarını, teraslarını, bahçelerini bunlarla donatınca, şölen yeri gibi oluyor. kış, belki de hoş geldiğini öyle anlıyordu :)

bibertuzu; bu biraz bizim oraya özgü bir şey sanırım, sabah kalvaltıda zeytinyağına banıp yenir. içindeki malzemelerin ana hammaddesi domates ve biber kurusu, gerisi baharat çeşitleri. ninemim mahallesinde dibek taşı vardı eskiden, erkekler orada tahtadan tokmaklarla döverdi bu karışımı, toz haline getirirdi. bunu da mahalleli anlaşıp birlikte yapardı.

konserve; neden bilmiyorum biz yapmazdık, ama komşularımız yapardı. biz de yardıma giderdik. kazan kurulur, ateş yakılırdı. ateş olunca çocuklar uzak tutulurdu yine. sıra sıra kavanozlar, altındaki ateşin sürekli harlandığı kara kazan, sular, haşlanan sebzelerin kokusu kalmış hatıramda, fantastik film platosu gibi :)

turşu kurmak: bunu da annem kendi yapardı. bidon bidon turşular, canlarım benim. ilk gün ev sirke kokar. sonra annemin elleri de bir süre hep sirke kokar. bayılırım turşuya ve demeden edemeyeceğim, annemin turşuları meşhurdur. kadın ustalaştı yıllar içinde, işin içine ilim kattı :)

ben kendimi çok şanslı görüyorum, tüm bu emeği, bilgiyi, tecrübeyi, birliği, düzeni, doğallığı gördüm, yaşadım ve tabi afiyetle tattım :) her yıl o hazırlıklar yapılırken, ruhum, bedenim, aklım da mayalanmış, hazırlanmış sanki. şimdilerde, elit kesim diyemeyeceğim paralı kesim demek daha yerinde olur, çocuklarına sikimsonik isimler koydukları gibi, bir de bu beton benizli çocuklarını özellikle yaz tatillerinde doğayla, doğal olanla buluşturacağız diye tuhaf isimli aktivitelerin içine sokuyorlar. şaşkınlıkla bakıyor ve üzülüyorum kendilerine. boşuna para ve zaman harcamak gibi geliyor bana. müze veya sergi gezer gibi aktivitelerle olmaz ya o iş, neyse.