Erkan Baş'ın Tommy Hilfiger Marka Kazak Giymesi Çelişkili Bir Hareket mi?

Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş'ın, ABD malı Tommy Hilfiger marka kazak giymesi gündem oldu. Peki Erkan Baş, bu tercihi sebebiyle kendiyle çelişiyor mu? İşte farklı görüşten Ekşi Sözlük yazarlarının yorumları.
Erkan Baş'ın Tommy Hilfiger Marka Kazak Giymesi Çelişkili Bir Hareket mi?


bu coğrafyanın en büyük gelir kalemi tekstil olan ülkesindesin, üstüne de sosyalistsin

ülkende kaliteli tekstil ürünleri de üretiliyor. falanca markalar buna güvenerek ülkene gelip fabrikalar açıyor veya fason üretimler yaptırıyor ve ithal ediyor bak. ülkende 1. sınıf pamuk da üretiliyor.

varlıkta birleşmek tommy hilfiger giymek mi? burada varlıktan kastınız kapitalist abd'nin marka ürünleri mi? böyle bir solculuk ben hayatımda görmedim, duymadım. "hepimiz iphone kullanacağız yoldaşlar" diye solculuk mu olur? bir şeyi savunacağım diye öyle komik durumlara düşüyorsunuz ki dalga konusu oluyorsunuz.

sosyalist adam, "herkes tommy giyecek" demez, diyemez. tommy kadar kalitelisini biz emekçiler üretip eşitçe paylaşacağız vaadi verir en fazla. apple kadar kalitelisini biz üretiriz ve herkes kullanır vaadi sunar. ha siz buna inanırsanız sosyalist olursunuz, inanmazsanız olmazsınız. şahsen ben daha gençken inanıyordum, artık inanmıyorum.

sosyalizm size asla "kapitalist abd'nin en değerli markalarını herkes kullansın"ı vadetmez, bunun adı sosyalizm olamaz kapitalizmin ateşine odun olmak olur. düşünsenize; sosyalist bir ülke var, mülkiyet devlette ve kaynaklarla sürekli abd'den tommy ithal edip halkına eşit bir şekilde giydiriyor falan, tommy'nin ceo'su elleri ovuşturuyor, yeni modeller tanıtıyor. götünüzden element uydurmayın, kusturmayın milleti şuraya. solcuyum diyorsanız bari solcu olun, zihninizde yarattığınız bir kralı savunacağım diye 50 şekle giren bir mankurt değil.

son derece normal bir şeydir bu. giymesin mi? 

çalmıyor, başkasının hakkını yemiyor, ondan bundan nemalanmıyor. olabilir; paraya kıyıp almıştır 1500 tl değerinde kazağı. kendi parası. üstelik, üç arkadaşı ile birlikte, yüzlerce "muhalefet" vekilinden daha çok ses getiriyorlar.

aklıma bizim erkan'ı, "bay bıyık" olarak kodladığımız ve kariyerist olmakla eleştirdiğimiz erkan'ı, erkan başganı, eski yoldaşımı, savunmak gelmezdi. ancak, hayat sürprizler ile dolu..."vay efendim! komünistler nasıl x marka giyinebilirler?" diye zırvalayan sağcı dostlarımızı görünce, başlığa selam etmek istedim. 

sorun komünistlerin ne giyip giymediği değil, milletin parasını hamutu ile çalanlara itiraz edilmemesi. bir komünistin aldığı 1500 tl'lik kazak, onun bütçesini ilgilendirir. en nihayetinde, kimseden çalmamıştır, kendi parasıdır. bu yüzden parasız kalırsa da kimseden çalmayacaktır veya çıkarı uğruna kimseye al açmayacaktır.

bunu tartışmayalım... adam istediğini giyer, size ne? cevap budur.

ha, erkan'ın giyim tarzı hiç değişmemiş. o ünlü kırmızı kazağı yıllardır hep aynı. erkan, deyince, aklımıza, pos bıyık ve kırmızı kazak gelirdi. şimdi de değişen bir şey yok. yakışıklı adam, ne giyse güzel taşıyor.

ama, aynı kampta değiliz, yollarımız ayrıldı. onlar, hdp ile chp arası boşluğa yerleştiler, daha liberal bir söylemi benimsediler, bu düzenin partisi oldular. biz ise kendi yolumuzda ilerliyoruz... yine de kötü laf etmemek lazım... erkan ve arkadaşlarının yolları açık olsun.

zorunlu bilgi: erkan, komünist veya sosyalist değildir. bildiğin sol politikacıdır. hep öyleydi. şimdi, kariyer çizgisi doğrultusunda ilerliyor. kendisini bir bakan ve/veya ileride cumhurbaşkanı adayı olarak görebilirsiniz.

ne giyerseniz giyin, tommy değil de seher yıldızı giyin isterseniz; onu üreten işçiye hiçbir faydanız olmayacak

her durumda para kazandırdığınız üreten işçinin patronu olacak. markanın tanınmış ya da tanınmamış, kaliteli ya da kalitesiz olmasının hiçbir önemi yok, proleter açısından durum değişmiyor.

dolayısıyla erkan baş'ın ne giydiği önemli değil, ne için mücadele ettiği önemli. "sosyalist adam marka giymez" geyiği altı boş sol romantizmin ve kapitalizm savunucularının saldırı argümanı olmaktan öteye gidemedi hiç. tommy giysen de kapitali besliyorsun, pazardan giyinsen de.

diğer yandan bir işçi hakları savunucusunun marka sınırını belirleyen ne olacak mesela? mesela adam nispeten daha ucuz olan h&m giyse "uu bak bak tip'li erkan baş h&m giymiş" mi diyeceğiz, yoksa "helal olsun ucuz giyiniyor, demek ki tutarlı" mı? hangisini diyeceğimize neye göre karar vereceğiz? tükettiği markanın asgari ücrete oranına mı bakacağız?

işçi emekçi hakları için mücadele ettiğini söyleyip kişisel çıkarları için koç'la sabancı'yla iş çeviriyorsa işte bu tutarsızlıktır. onların fabrikalarından çıkan bir ürünü kendi kazandığı para ile satın alıp onu kullanıyorsa değil.

mesele de "şunu mu giyseydi? bunu mu giyseydi?" ya da "her sosyalist fakir mi olacak?"tan daha fazlası

zira kendisinin savunduğu ideoloji;

1. hem topyekun bir kökten değişimi öngörüyor, 

2. bu değişimi var olan sistemin kendine içkin krizlerinin derinleşmesinin son aşamasında görüyor, 

3. hem de bu değişimi öne çekmek ya da halka rehberlik için aktivizmi gereklilik olarak koyuyor.

bir kere, madem topyekun bir değişim vizyonun var, sadece sınıf siyasetini dilde yapmakla olmuyor. halk, haklı olarak, bütün siyasi konum alışlarında, bütün sembolik gösterenlerde de senden sosyalist duruşu görmeyi bekler. dünya görüşünle tutarlılıktır bu.

ikincisi ve daha da önemlisi, derinleşen krizlerini halka anlatmakla mükellef olduğun ve yeni bi düzen için sonunu beklediğin sistemin gidip en büyük, en "marka", doğru orantılı olarak da en dramatik şekillerde emek sömüren firmalarından birini beslemen abes. nerden baksan tutarsızlık. nerden baksan ahmakça.