Erkeklerin Gündelik Hayatının Önemli Bir Parçası Olan Tıraş Bıçağının İcat Edilme Hikayesi

Çok eski zamanlardan beri erkeklerin bir şekilde çareler bulmaya çalıştığı uzayan sakal problemine karşı Amerikalı King C. Gilette, hem aklını hem de şansını kullanarak dünyayı kasıp kavuran icadı sonunda yapmış.
Erkeklerin Gündelik Hayatının Önemli Bir Parçası Olan Tıraş Bıçağının İcat Edilme Hikayesi
Tıraş bıçağının mucidi: King Camp Gilette


avusturya alpleri'nde buzullar arasında 5.200 yıl öncesinden kalma donmuş bir ceset mışıl mışıl uyuyormuş. 1991 yılında bulunan bu donmuş cesede "alp çobanı" ismi vermişler. alp çobanı, donduğu için hemen hemen hiç bozulmamış halde günümüze kadar gelebilmiş olması özelliği yanında bize, ta o günlerden çok kıymetli bir bilgiyi de taşımıştır. alp çobanı'nın hiç sakal ve bıyığı yokmuş. yani 5.200 yıl önce alp dağlarında bile insanlar tıraş oluyorlarmış...

5200 yıl öncesinin insanı: "Alp Çobanı"

arkeologlar da benzer bilgileri eski tarihlerden günümüze getirmişlerdir. mağara duvarlarındaki resimlerde tıraş için keskinleştirilmiş çakmaktaşının, deniz kabuklularının, çeşitli kemiklerin sakal kesmek için kullanıldığını öğreniyoruz.

tarih öncesinde yaşayan erkek belki temiz, bakımlı ve şık durmak için değil; kesilmediğinde 150 cm kadar uzadığından hareket kabiliyetini zorlaştırdığı için bunu yaptığını düşünebiliriz. ama bu ihtiyaçtan kaynaklansa da sakalı kesme ihtiyacı o insanları, bir "tıraş aletini" bulmaya, kullanmaya sevk etmiştir. işte tıraş bıçağının icadının ana nedeni de budur; doğada rahat edebilecek bir hareket kabiliyeti için gerekenin sağlanması...

doğada gezgin yaşamaktan yerleşik yaşama geçip, insanlar arasında da sosyal, kültürel, ekonomik birikimler oluşunca; tıraş olayı da bundan nasibini, hem alet konusunda hem de tıraş olma konusunda almıştır. mısırlılar, m.ö. 4. yüzyılda sakal kesmek için altın ve bakırdan yapılmış aletler kullanmışlardır. roma'da ise sadece özgür vatandaşlar tıraş olabilme hakkına sahiptir... m.s. 14. yüzyılda, günümüzde kullanılan usturanın ilk örnekleri yapılır. tabi bu usturalar zamanımızdaki gibi olmadığından, o dönemde bu aletler ile kanlı ve acılı tıraşların olduğunu düşünebiliriz.

İlkel tıraş aletleri

ve nihayet amerika kıtası keşfedilir. bu kıtada kurulan devletin başını avrupa'nın en acar insanları oluştursa da o başka bir devlettir

herkes farklı milliyetten de olsa "amerikalı" olarak kendisini ifade eder. işte bu devletin içinden bir kişi 20. yüzyılın başlarında, 1901 yılında iki taraflı tıraş bıçağını yapar. ancak pek fazla satamaz bu aleti. birinci dünya savaşı yıllarına kadar sadece 168 tıraş bıçağı ve bunların kullanılabileceği 51 makine satabilir. bu kişinin ismi king camp gilette (jilet) olup daha sonra dünyanın kullandığı tıraş bıçağına asıl ismini de o verecektir. ancak bir şeye ihtiyacı vardır; pazara... işte o pazar da savaş ile gelir. abd hükümeti, ordusunun ihtiyacı olarak belirleyip, birinci dünya savaşı başlarında bu firmaya 3,5 milyon tıraş bıçağı sipariş eder. gilette'nin omuzlarına "altın kuş" konmuştur. tıraş bıçağı da bu sayede bir sektör haline gelir. bu sektörün başını da tabii ki gilette çeker. ne demişler; "erken yola çıkan yol alır"...


o sıralarda amerika'da bir firma, savaşlar ve askerler için kılıç imal etmektedir. birinci dünya savaşı'nda ateşli silahlar çok kullanılır olmuş, kılıç da pek talep edilen silah olmaktan çıkmıştır. gilette'nin vurduğu voliyi görünce, o kılıç firması da tıraş bıçağı üretimine geçer. bugün hala tıraş bıçağı üreten bu firmanın amblemi çapraz iki kılıçtan oluşur. ismi de, wilkinson'dur. günümüzde, tıraş bıçağında, dünya pazarının %66'sını gilette; %20'sini wilkinson elinde bulundurmaktadır.

1950'li yıllarda elektrikli tıraş makineleri yaşama girmiştir.

şimdi düşünüyorum da; eğer wilkinson firması, gilette firmasından önce bu işe girişse ve abd hükumeti de 3.5 milyon tıraş bıçağı siparişini gilette yerine wilkinson'a verse idi; tıraş bıçağının ismi de belki "jilet" değil "vilkinson" olacaktı. biz de bakkala gidip; "iki vilkinson rica ediyorum, iki bıçaklı" diyecektik...