Erşan Kuneri'nin Bazı İzleyicilerin Gözünden Kaçabilen Esas Hikaye Kurgusu

Geçtiğimiz ay Netflix'te gösterime giren Cem Yılmaz dizisi Erşan Kuneri'nin bölümleri herkes tarafından bir bütün olarak görülmemiş ve dolayısıyla anlaşılmamış olabilir. İşte bu konuda yardımcı olacak bir içerik.
Erşan Kuneri'nin Bazı İzleyicilerin Gözünden Kaçabilen Esas Hikaye Kurgusu

erşan kuneri'nin izlediği yol aslında çok basit

erşan tarihi film çekiyor, tutmuyor.

erşan bilimkurgu çekiyor, tutmuyor.

erşan köy filmi çekiyor, tutmuyor.

erşan sanat gayesiyle film çekmeye çalıştıkça batıyor, rezil oluyor.

en sonunda erşan, çaresizlikten klişe bir arabesk çekiyor, film patlıyor.

erşan burada kime s*ktir cekiyor sizce?

bergen filmi 5 milyon izlenmiş, müslüm 6 milyon 480 bin.

cem yılmaz da tarihi film çekti, beğenmediniz. (bkz: yahşi batı)

bilimkurgu çekti, dram çekti (hokkabaz), çekti de çekti...

cem yılmaz sizi güldürmeye çalışmıyor, sizle billur geçiyor arkadaşlar. adam bu ülkede çok izlenecek film yapmak istese yapardı. filmdeki kostümlere dikkat ettiniz mi hiç? mekanlar, eşyalar, her şey çok ince düşünülmüş emek harcanmış şeylerdi. hapishane tabelası bile orijinal gibiydi. cem yılmaz'a son zamanlarda bazı sebeplerden kızgındım ama gerçekten sanat, sinema konusunda bu ülkede çok emek harcayan insanlardan biri. en çok para harcayan kişi de olabilir. adamın film için t*şşağına bestelediği şarkılar piyasadaki çoğu şarkıdan çok çok iyi. daha ne yapsın bu adam?

Şu yorumla destekleyelim yukarıdaki fikri

erşan kuneri, 80 darbesi sırasında hapse giren bir erotik film oyuncusu/yönetmeni/yapımcısının hapisten olgunlaşmış, ama kesinlikle durulmamış bir şekilde çıktıktan sonra, değişen sinema piyasası ve ülke şartlarına uyum sağlamaya çalışarak ayakta kalma çabasını anlatan bir dönem dizisi. herkesin erşan kuneri'den tekrar seks filmi yapmasını beklemesine rağmen kuneri'nin "normal" film çekme isteği ve bu ısrarından dolayı yaşadığı hem sanatsal hem maddi kaygılar izleyici için eğlenceli maceralara dönüşmüş. bu ikilem acaba herkesin yeni bir g.o.r.a. çekmesini istediği cem yılmaz'ın yaşadığı ikilemin yansıması olabilir mi?

cem yılmaz dizi için çok detaylı çalışmış ve muhteşem ayrıntılar hatırlamış. diziyi beğenmeyenlerin çoğunluğunun bu ayrıntıların orijinallerinden haberdar olmayan kuşaktan olduğuna neredeyse eminim. 80'lerin filmlerini, o filmlerin klişelerini, 80'lerin klişelerini bilmeyenlerin bunların parodisinden keyif alması beklenemez zaten. o dönemde taner şener diye bir şarkıcı olduğunu bilmeyen birisinin, taner ve şener adında ikiz kardeşleri komik bulmasını bekleyemezsiniz. veya boş içki şişelerine çay doldurarak kaçak içki diye satan dolandırıcıların olduğunu, bu tarz sahtekarlıkların çeşitli filmlerde ayrıntı olarak kullanıldığını bilmeyenler mami'nin (zafer algöz) sürekli boş viski şişelerine çay doldurmasına anlam veremeyebilir. yahu, kendi başına cin menta ayrıntısı bile efsanevi bir ayrıntı benim gözümde. red bull vodka'yı kokteyl diye içen bir kuşak bunu anlayamaz. nane likörü o yılların barlarının ve hatta içki içilen evlerin demirbaşıydı.

sürekli 80'ler diyorum, ama aslında erşan kuneri karakteri 50'lerin, 60'ların, 70'lerin türk filmleri ile yetişmiş bir sinemacı. o yüzden idealist köy öğretmeni hikayesini çok güzel işlemiş. bu hikayenin yeni kuşaklarda karşılık bulamamasına şaşırılmamalı. sonuçta öğretmenleri gömmek için fırsat kollayan, onlara her fırsatta saldırmaya çalışan bir kuşak bu. aynı şekilde o dönemin polisiye filmi ayrıntılarını da çok güzel yakalamış. o bölümde kadir inanır'ın, cüneyt arkın'ın defalarca oynadığı komiserleri net bir şekilde gördüm. hep erşan kuneri karakterini övüyorum, ama asıl övgüyü hak eden tabii ki cem yılmaz. adam türk sinemasını yemiş, yutmuş, hazmetmiş, özümsemiş. arif v 216'da zaten bunun işaretlerini vermişti, sadri alışık hayranlığı ve sevgisi de ta doritos reklamları zamanından beri alenen biliniyordu, ancak bu dizi ile pastaya çileği kondurmuş.