Evrenin Simülasyon Olduğu Fikrini Güçlendiren Rastgele İpuçları

Bir fizikçinin değil, popüler bilim meraklısı sade bir vatandaşın yorumları bu çılgın fikri daha anlaşılır kılıyor ve durup bir "acaba?" demeden edemiyorsunuz.
Evrenin Simülasyon Olduğu Fikrini Güçlendiren Rastgele İpuçları
iStock

evrenin simülasyon olduğunun kanıtı hakkında birkaç şey karalamak istiyorum. son zamanlarda zaman buldukça bu konu hakkında araştırma, okuma yapıyorum. birbirinden bağımsız birkaç olgu var ki simülasyon argümanı'nı gayet destekleyebilir.

1. planck sabiti: ölçebildiğimiz, neredeyse her bokun bir minimum değeri var. örneğin gözlemlenebilir evrende hiçbir şey planck uzunluğundan kısa olamıyor (algımız ile karıştırmayın, evren böyle). bir ortamda planck sabitinden daha az enerji olamıyor vs. her şey piksellerden oluşmuş gibi. minecraft'taymışız gibi.

2. ışık hızı: kavram olarak şüpheli. evrendeki hiçbir şey belirli bir hızdan öteye geçemez. sanki ana bilgisayar kasmasın diye yapılmış.

3. çift yarık deneyi: bunun simülasyon argümanıyla bir bağlantısı yok ama sonuçları çok garip. mutlaka duymuşsunuzdur. ışık dalga mı, parçacık mı? asıl soru ışık gözlemlendiğini nasıl fark ediyor? daha da önemlisi bir fotonun geçmişe dönük hareketleri nasıl değişir? evet, bazı koşullarda geçmiş değişiyor. nasıl? bir bakıma gözlemlenmeyen foton daha üstünkörü hesaplanıyor, gözlemlenince detaylanıyor. gta oynar gibi?


4. kuantum dolanıklığı: üstteki deney gibi bir fotonu dağıtıyorlar. aradaki mesafe ne olursa olsun 2 parça, aynı anda, aynı davranışı sergiliyor. bilgi iletiminin ışık hızıyla yapıldığını farz edersek, geri bildirim ışıktan da hızlı. nasıl?

bir de evrenin genişlemesi olayı var. büyük patlamadan sonra, evrenin merkezinden, durmaksızın, düz bir doğrultuda bir foton ilerlesin. 13.500.000.000 (13 milyar, sen milyon) yıl sonra gidebileceği maksimum bir mesafe vardır değil mi? hah, işte oralardan daha uzaklarda enerji var. nasıl? ölçümü çok basit. kırmızıya kayma ile orada enerji vardır diyor bilim insanları. yanı evren ışık hızından hızlı genişliyor?

düşünün, bu bilgiler bir işlemcide, sanal olarak hesaplanıyorsa ışık hızından ve mesafeden bağımsız olabilir.


5. evrendeki hata düzeltme mekanizması: evet bildiğiniz debug. yörüngedeki bir elektrona, taşıyabileceğinden fazla enerji ile müdahale ediyorlar. olanları gözlemleyelim diye ama gözlemlenemiyor. elektron kısa bir sürede toparlanıyor. glitch hemen engelleniyor. (bu deneyi ve yapan insanı unuttum, özür dilerim.)

sylvester james gates reis sicim teorisini inceliyor ve süper simetri'de bilgisayar kodu buluyor. şaka değil yani. birebir günümüz yazılımcılarının kullandığı kodun aynısı matematik denklemlerinde varmış. firefox'daki, chrome'daki kodların aynısı.

Sylvester James Gates.

6. fermi paradoksu: 13.000.000.000 yıldır evren var. sayısız galaksi topluluğu, sayısız galaksi, sayısız yıldız kümesi, sayısı gezegen sistemi var. koskoca evrende tek biz mi varız? bu millet nerede? ya da şöyle düşünün, the truman show setindeki gibi yalıtılmış bir ortamda mıyız? gökyüzü yeşil ekran efekti mi?

büyük filtre bu kadar keskin olmamalı. milyar kere milyardan bahsediyoruz. ancak şöyle olabilir. canlılar arasındaki seviye farkı bunu engelliyordur. yani bir şempanze karmaşık şekilleri eşleştirmeyi öğrendi diyelim, bu onlar için önemli bir adım. ama homo sapiens sapiens için sıradan bir şeydir. düşünseniz zebralar, bal porsukları filan bizle iletişim kurmaya çalışıyor. yani yöntemlerimiz, radyo dalgalarımız, teleskoplarımız kimi için çok ilkel, kimi için çok gelişmiş olabilir de.


7. nick bostrom'ın simülasyon kuramı:
makaleye buradan ulaşabilirsiniz. reis makalesini yazdığı zaman itibarıyla en gelişmiş işlemcinin, işlem gücünü yazmış. zihnimiz ve evren kadar karmaşık bir ortam için saniyede kaç hesap gerekir, onu buluyor. sonrasında gerekli enerji ile (tamamen sallıyorum, mars büyüklüğünde, boşluksuz yapıda bir bilgisayar için bir yıldızdan enerji sağlarsak gibi) bulunduğumuz evren kadar karmaşık bir simülasyonu çalıştırabilmek mümkün olabilir diyor.

8. holografi ilkesi (k): holografik evren kuramı ise evrenin hacminin, bir projeksiyon cihazı ile yansıtılması (örneğin), benzeri bir yöntemle oluştuğunu, aslında 2 boyutlu olduğunu söylüyor. yani 3. boyutun bilgileri 2 boyuta kodlanmış ve evren temel olarak 2 boyuta indirgenmiş. blade runner 2049'deki hologram arkadaşlar gibi belki de. bu da direkt alaka içermiyor ama bilgilerin indirgenmesi durumu simülasyona yarayacaktır.

ek olarak: m teorisi, sicim teorisi, evrenin 10 hatta 11 boyutlu olduğunu kabul edip einstein'ın, çözülmeyen görelilik denklemlerini çözebildik diyorlar. zamanı ise koordinat olarak +1 boyut diye hesaplıyorlar. yani zaman, interstellar'daki ablanın dediği gibi bir kavram olabilir, bayır aşağı, bayır yukarı... 3ds max kullananlar bilir. animasyon için zaman çubuğunu, ilerletince aynı cisimlerden oluşan, sabit sahnenin kurgusunu değiştirebilirsiniz. ileri geri yapıp cisimlerin yerini değiştirirsin. programın içinde zaman da muhtemelen bir değer olarak kodlanır. orada da zamanın, hızın, uzunluğun minimum değerleri ve sınırları vardır. bu birimler göreceli, bağımsız ya da sanal olabilir. uzay zaman prototipi gibi.

sonuç olarak

simülasyon argümanı şu an için yanlışlanamıyor. sınırları kaçırmamak lazım. kendi içerisinde tutarlı ve sınırlı düşününce güzel ama belirli bir yerden sonra tehlikeli bir hâl alıyor. her şeyi açıklayabileceğiniz bir fikre dönüşüyor ve bilimsel olmaktan çıkıyor. zaten bu noktadan sonra dogmadan farkı kalmıyor. yine de bertrand russell'ın çaydanlığı'ını unutmamak lazım: