George Orwell ve Aldous Huxley'nin Distopya Anlayışları Arasındaki Fark

1984 ve Cesur Yeni Dünya gibi iki klasik distopyayı edebiyat dünyasına kazandıran iki yazar, George Orwell ve Aldous Huxley'nin anlayışları arasındaki farka kısaca değinelim.
George Orwell ve Aldous Huxley'nin Distopya Anlayışları Arasındaki Fark

En temel farklar

george orwell "çin" modeli distopyaya ilerleyeceğimizi öngörmüştür, aldous huxley ise "abd" modeli distopyaya.

orwell, rejimin insanları susturmaya çalışacağını düşünmüştür, aldous huxley ise zaten kimse konuşmayacağı için susturmaya gerek kalmayacağını.

orwell, sistemin bizi silah zoruyla kölesi edeceğine inanmıştır, huxley ise bizim kendi isteğimizle koşarak sistemin kölesi olmaya gideceğimizi.

orwell'in dünyasında insanoğlu cezalandırılarak kontrol altında tutulur, huxley'inkinde ödüllendirilerek.

orwell'in geleceğinde depresyona itiliriz, huxley'inkinde hedonizme.

orwell'in distopyasında etraf karanlık olduğu için göremeyiz, huxley'inkinde ise çok fazla ışık olduğu için.

Özgürlük vs Mutluluk

bu karşılaştırmanın alt metni nineteen eighty-four vs brave new world olarak kabul edilirse, temel karşılaştırma iki kitaptaki karakterlerin kendi ifadeleriyle ortaya çıkmaktadır. kaldı ki bu da "freedom vs happiness" olarak izah edilebilir.

o'brien, winston sorgulamasında ona durumu açıklar. "that the choice for mankind lay between freedom and happiness, and that, for the great bulk of mankind, happiness was better." ancak winston özgürlüğünü aramaktaydı, hem de insanların durumlarının iyi olduğuna inandırıldığı bir ortam içinde!

bernard ise insanların mutluluktan zil zurna sarhoş olduğu ya da edildiği bir dünyada yine aynı arayış içindedir. "what would it be like if i could, if i were free--not enslaved by my conditioning." diye kafa yormaktadır olan bitene.

ayrıca her ne kadar ana temalar yanında detay olarak kalsa da kör göze parmak sokacak şekilde bir durum iki kitapta da mevcuttur. winston sorgusu sırasında fare korkusuna dayanamaz ve işkenceden kaçmak için bana değil julia'ya yapın diye kendini yırtıp topu karşı tarafa attığı gibi, izlanda'ya sürgüne gideceğini öğrenen bernard da aynı şekilde dellenip beni göndermeyin helmholtz ve john the savage gitsin diye mızmızlanmaktadır (ne biçim bir detay kalmış aklımda böyle).

Stuart McMillen'ın bu farka dair çizgi bandı