Gevezeliği ve Komikliğiyle Bildiğimiz Örümcek-Adam'ın Karanlık Öyküleri

Örümcek-Adam, hüznünü sarkastik esprileriyle bertaraf eden bir karakter bildiğiniz gibi. Bazı maceralarda bu hüzün, esprilerinin önüne geçiyor ve ortaya karanlık bir hikaye çıkıyor. İşte onlardan bazıları.
Gevezeliği ve Komikliğiyle Bildiğimiz Örümcek-Adam'ın Karanlık Öyküleri

örümcek adam dendiğinde çoğu kişinin aklına eğlenceli aksiyonlara giren, geveze ve komik bir süper kahraman gelse de, örümcek adam maskesinin altında pesimist ve sarkastik bir adam var. süper güçler kazandığı için hayatı mahvolan, zar zor geçinen, sayısız kez başarısız olan, birçok insanın ölümüne şahitlik etmek zorunda kalan adamın gevezeliği onunkisi. işte örümcek adam maceralarından bazılarında bu durum çok daha fazla işlenir. bazı maceraları inanılmaz derecede melankolik, dokunaklı, duygusal ve karamsardır. bunlardan şahsen en çok sevdiğim beş tanesini liste halinde anlatacağım, o yüzden yazının devamında feci spoiler var. ayrıca size arzu'yla kaya'nın selamı var ehi ehi.

1- the kid who collects spider-man

ilk kez the amazing spider-man serisinin 248. sayısında yayınlanan hikaye. tim, örümcek adam'ın büyük bir hayranı ve onun hakkındaki her şeyi topluyor. bütün gazete haberlerini, resimlerini ve hatta örümceğin kıl payı kurtulduğu kurşun çekirdeklerini. en büyük dileği ise bir gün örümcek adam'la tanışmak. sonunda bir gece örümcek adam odasında ziyaret ediyor tim'i. küçük tim büyük bir heyecanla örümcek adam koleksiyonunu gösterirken örümcek de bu sayede anılara dalıyor. tim'e maceralarının bilinmeyen yönlerini anlatıyor. ve tim en sonunda örümceğin en büyük sırrını yani gerçek kimliğini bile öğreniyor. bu mutlu sona gidermiş gibi gözüken son karesi ise bir yumru gibi oturuyor boğazımıza. çünkü tim'in odasının bir hastanede olduğu, lösemi olan tim'in ise birkaç haftalık ömrü kaldığı anlaşılıyor.

- en dokunaklı replik: "yemin ederim ki sırrını kimseye söylemezdim... yaşadığım sürece."

- en dokunaklı kare:

görsel anlatımdaki muhteşem ışık ve gölge kullanımı, en neşeli karede bile karakterlerin üstüne düşen gölgeler, görsel anlatım dersi veriyor adeta. çaresizliğin melankolisi o kadar etkileyici anlatılıyor ki içe işlememesi mümkün değil. özellikle tim'in durumunun bir gazete köşesindeki ufacık bir kupürden öğreniyor olmamız daha da katmerliyor melankoliyi.

2- leah

ilk kez friendly neighborhood spider-man annual serisinin birinci sayısında yayınlanan kısa hikaye, sokaklarda yaşayan evsiz küçük kız leah'nın dokunaklı öyküsüne tanık ediyor bizi. büyük bir örümcek adam hayranı olan küçük leah, bir ara sokakta evi haline getirdiği karton kutusunda yaşarken örümcek adam'la tanışıp onun maceralarına katılma hayalleri kuruyor. her tarafını gazetelerdeki örümcek adam resimleriyle kapladığı kutusunda kar yağan şehrin bir kenarında hayatta kalmaya çalışıyor. karla kaplı şehirde örümcek her ağ atarak geçtiğinde bir gün onu fark etmesini umuyor. sonunda örümcek onu fark ettiğinde ise... çok geç oluyor.

- en dokunaklı replik: "eğer beni duyabiliyorsan leah, tatlı rüyalar..."

- en dokunaklı kare:

gerek leah'nin hiç repliği olmaması olsun, gerek karlı şehrin o melankolik yapısı olsun, içe işleyen bir görsel anlatımı var bu hikayenin.

3- return of the sin-eater

ilk kez the spectacular spider-man serisinin 134, 135 ve 136. sayılarında yayınlanan karamsar günah yiyen hikayesi. daha önce the death of jean dewolff hikayesinde akıl hastalığı yüzünden kendince günahkar gördüğü insanları öldürmeye başlayan polis stanley carter, polis komiseri jean dewolff'u da öldürür. bu gerçeği çok geç öğrenen örümcek ise daha önce hiç yapmadığı bir şey yaparak carter'ı öldüresiye döverek sakat kalmasına neden olur. işte bu hikayede örümcek adam carter'a yaptıkları yüzünden gücünün aslında ne kadar tehlikeli olduğunu anlar ve iç hesaplaşmaya girer. carter ise normal hayata geri dönmeye çalışır ama gerek insanların yaklaşımı gerekse medyanın kendisini ucuz bir malzeme olarak kullanması sonucu akıl hastalığı tekrar nükseder ve günah yiyen geri döner. bu hikaye boyunca gerek carter'ın akıl hastalığı karşısındaki çaresizliği ve hayata tutunma çabası, gerekse örümceğin vicdan azabı yüzünden çaresizce kendini affettirme çabası sebebiyle iç acıtan bir tablo ortaya çıkar. sonunda ise carter günah yiyen'i yenmeyi başarır... hayatı pahasına.

en dokunaklı replik: "ben yendim... günah yiyen öldü... artık yaşayabilirim..."

en dokunaklı kare:

yine gerek ışık ve gölge kullanımının profesyonelliğiyle olsun, gerekse yalnızlık duygusunu tam manasıyla veren boşluk dolu kareleriyle olsun çok başarılı duygu aktarımı yapan bir hikayedir. özellikle carter'ın günah yiyen personasından kurtulmaya ve yeniden hayata adapte olmaya çalışması, ama herkesin dışlaması sonucu tekrar akıl hastalığının önünde diz çökmesi çok karamsar bir anlatımla verilmiştir.

4- kraven's last hunt

üç ayrı seride yayınlanmış bir hikaye. the amazing spider-man serisinin 293 ve 294. sayılarında, the spectacular spider-man serisinin 131 ve 132. sayılarında, web of spider-man serisinin 31 ve 32. sayılarında altı bölüm halinde yayınlanmıştır. bu hikaye için rahatlıkla örümcek adam'ın psikolojik haritası diyebiliriz. popüler örümcek adam imajının aksine bu öyküde örümceğin bütün korkularını, kırılgan taraflarını ve yaralı psikolojisini tüm çıplaklığıyla görürüz. genel hikaye asilik saplantılı kraven karakterinin, örümceğin kendisini küçük düşürdüğünü düşünüp onu sadece yok ederek değil, küçük düşürerek, yerine geçip ondan daha iyi olarak intikam almayı planlaması üzerine kuruludur. bu, avcı kraven'in son avı olacaktır. ama burada en iç acıtıcı olan tema insanların yalnızlığı, ölüm karşısındaki çaresizliği, bütün bir hayatın nasıl aslında kağıttan kuleler gibi kolayca yıkılabileceğidir.

en dokunaklı replik: "ben sadece peter parker'ım... ve sanırım umursuyorum..."

en dokunaklı kare:

gerek sürekli yağan yağmur ve karanlık şehir tasviriyle olsun, gerekse karelerin çoğunlukla repliksiz ve boşluklarla dolu oluşuyla olsun, sanırım görsel açıdan en karamsar örümcek hikayesidir. şehrin boğuculuğunu, ve karanlığın adeta üstünüze geldiğini hissettirir. mj'in yalnızlığı, vermin'in nefret dolu dışlanmışlığı, kraven'in geçmişi geri getirememeye bağlı melankolik öfkesi ile adeta bir pesimizm başyapıtıdır.

5- the death of jean dewolff

ilk kez the spectacular spider-man serisinin 107, 108, 109 ve 110. sayılarında yayınlanan öfke, ihanet ve çaresizlik dolu karamsar hikaye. jean dewolff'un hayatından kesitler öğrenerek başlarız bu hikayeye. çocukken polis olan üvey babasına olan özenmesini, onu bir kahraman gibi görmesini, bir gün onun gibi olmayı hayal etmesini, bir gün üvey babasının onunla gurur duyacağı bir polis olmayı hedeflemesini, bu süreçte yaşadığı sıkıntıları, atlattığı tehlikeleri ve üvey babasının sessiz desteğini görürüz. ama ters bir şeyler vardır.

yakın arkadaşı komiser jean dewolff'un evinde uykusundayken öldürüldüğünü öğrenir örümcek. bunu yapan günah yiyen diye biridir. örümcek çok sinirlenir, kendisine göre günahkar gördüğü kişileri pompalı tüfekle acımadan öldüren günah yiyen'i yakalamak için durmaksızın uğraşır. bu süreçte kendisine sürekli yardımcı olan polis memuru stanley carter'e güvenir. ama hikayenin sonunda sin-eater'ın bütün hikaye boyunca örümceğin en çok güvendiği stanley carter olduğu ortaya çıkar. bu durum örümceği büsbütün çığırından çıkarır, hatta kendisini durdurmaya çalışan daredevil'ı bile döver arada. carter'ı yakaladığında ise daha önce hiç yapmadığı bir şey yapar, öldüresiye döver carter'ı, bu öfkenin arkasında sadece jean dewolff'un ölümü yoktur çünkü. hem güvendiği kişinin önü aldatması hem de genel olarak insanların güvendiği polislik kurumunun içindeki kişinin mesleğine ihaneti sebebiyle öfkeden çıldırmıştır örümcek. bilmediği şey ise; stanley carter'ın aslında bir akıl hastası olduğu ve yaptığı şeyleri bilinçli yapmadığıdır.

- en dokunaklı replik: "bana üzgün olduğunu anlatma, jean dewolff'e anlat."

- en dokunaklı kare:

aslında hikaye ve çizimler sıradanmış gibi gözükse de içinde adalet duygusunun çabucak öfke ve intikama dönüşebileceğini, en doğru olanın bile kolayca sağduyusunu kaybedebileceğini anlattığı için çok değerlidir. adaletin ise kolayca aldatılabileceğini, çevresinden dolaşılabileceğini göstererek adalete dair çok karamsar bir tablo çizer. öykü boyunca örümcek yavaş yavaş öfkesine yenilir ve nefret ettiği günah yiyen'in bir benzerine dönüşür. bu da güç zehirlenmesinin getirdiği karamsar tasvirlerle çok basit bir gerçeği anlatır; güç yozlaştırır, mutlak güç mutlak yozlaştırır.

ayrıca bunlar dışında; kar fırtınasında şehirde küçük suçluların peşinde koştuğu, yağmurlu havalarda bir binanın duvarına yapışmış halde söylenerek etraftaki küçük suçları gözlediği pek çok macera mevcut, ve bu tarz hikayelerin hepsi evrenler arası savaş zırvalıklarına beş basar. çünkü daha ayakları yere basan ve örümcek adam'ı sevmemize sebep olan tarzda hikayelerdir.

ulan ölüp gitmeden sinemada şu tarzda, olgun kafada bir örümcek adam filmi göremezsem gözlerim açık gider yeminle. normal film olmaz fan film olur, o da olumlu...

Evde Oturarak Mezun Olabilmeyi Sağlayan Güzel Olay: Online Üniversite

Mafya Rolleriyle İzlemeye Alıştığımız Robert De Niro'nun Komedi Filmleri

Neden Örümcek-Adam'sız Bir Venom Filmi Hiç Yapılmamalıydı?