Gururlandıran Haklı Bir Tespit: Ege'nin Dünyanın En Güzel Denizi Olması

Sözlük yazarı "zeytinburnu", edindiği tecrübeler sonucunda oldukça güzel bir çıkarımda bulunmuş. Sahip olduğumuz eşsiz güzelliğin bir daha farkına varmak isteyenler için okunası bir yazı.
Gururlandıran Haklı Bir Tespit: Ege'nin Dünyanın En Güzel Denizi Olması
iStock.com


şimdi açıkca söyleyeyim, dünyada gezmediğim nokta kalmadı. avustralya'dan, meksika'ya, abd'den, avrupa'ya, afrika'dan rusya'ya, dünyada bokunu çıkarmadığım yer kalmamışken, biraz üzülerek, biraz da gururlanarak söylüyorum ki, dünyanın en güzel denizi ege denizidir.

nedenine gelelim

şimdi, insanoğlu denilen canlı türü, prensip olarak anasının götündeki beş kiloluk su balonunun içinde büyüyor ve kendi bedeni de üçte iki oranında sudan oluşuyor olsa da, temelde suya uygun bir canlı değildir. yani solungaçlarımız yok, perdeli ayaklarımız yok, gözlerimiz suyun içinde açık kalmaya müsati değil, kulak yapımız suya karşı çok hassas, ağzımız burnumuz, götümüz, çükümüz hep kuru ortamlar için tasarlanmış.

dolayısıyla insanoğlu su canlısı değildir. ama netekim, sudan da uzak duramaz çünkü bu canlı türü anarahminde beş kilo suyun içinde dokuz ay geçirdiğini bir türlü bilinç altından atamaz ve su bulduğu anda içine atlayıp çocuklar gibi kahkahalar atmak ister. neden? çünkü, bilinçaltındaki o ana rahmi dönemi bireyi bir şekilde mutlu eder. neden olduğunu anlayamaz, niye olduğunu bilemez ama havuzun, denizin, suyun içine atlayan insan mutlu oluverir. çünkü anasının amından dolayı.


lafı uzatmayım, olayın özüne geliyorum. işte dünyadaki denizlerden, insanoğlunu en az zorlayanı da ege denizidir. akdeniz değil, marmara değil, dibi tamamen donmuş zehir dolu olan karadeniz hiç değil, okyanuslar hiç hiç değil, soğuk kuzey denizlerinin alakası yok, mükemmel deniz ege denizidir.

ege denizi, insana karşı önemli tehdit oluşturabilecek saldırgan canlıların en az bulunduğu, sahilleri açısından deniz girmeye en uygun, en huzurlu, en yumuşak, en insan seven denizdir.


diyeceksiniz ki, abi turkuaz rengi süper sahilleriyle karayipler var, şeyseller var, okyanus adalarının sahiller var, falan filan ama orada denize bir gir, yanlış bir balığa dokun bak o balık götünü nasıl kesiyor, biraz açıl bak büyük beyaz köpek balığı götünü nasıl ısırıyor. biraz dikkatsiz yüz, bir deniz anasına dokun, bak nasıl komaya giriyorsun. tabi ki, o denizlerde her denize girenin başına bunlar gelmiyor ama ege denizi'ne oranla, bu riskler o denizlerde çok büyük. 

oysa canım ege denizi, kendi halinde, masum, domestik yapısıyla, mahallenin kutusu açılmamış, evde kalmış ev kızı gibidir. misafirliğe gidersiniz, size kısır ikram eder, çay koyar, zeytinyağlı dolma yedirir. hayatınıza kattığı en büyük tehlike, dolmanın ucunu kaçırıp kilo almanızdır.


diğer denizlerse, tayland orospuları gibidir. sikinizi sokarsınız ama içinden ne çıkacağını allah bilir.

peki, bu tespiti neden biraz üzülerek, biraz da gururlanarak yapıyorum.

gururlanıyorum çünkü bu güzelliğe dünyada sahip olan iki halktan biriyiz. üzülüyorum çünkü yarın öbürgün, dünyanın başka bir köşesinde yaşamaya karar versem, ege denizi gibi bir deniz bulamayacağım, bu da insanı üzüyor. mahalleden taşınmak zorunda kalınca, mahallenin güzel kızından da ayrılmak zorunda kalan sikko ergenler gibi hüzünlü hissediyorum kendimi.