Hakan Peker'in Engelliler ile İlgili Katıldığı Programı "Reji Kendisini Çekmediği İçin" Terk Etmesi

Hakan Peker, TRT Müzik'te yayınlanan "Engelsiz Sahne" isimli programa konuk oldu. Engelli müzisyenlerle birlikte şarkı söyleyen Peker, bir ara reji kendisi yerine seyirciyi çektiği için tepki gösterdi ve canlı yayını terk etti.

TRT Müzik'te yayınlanan "Engelsiz Sahne" adlı programa her hafta bir ünlü isim geliyor ve engelli müzisyenlerle birlikte sahne alıyorlar.


Programın dün geceki canlı yayın konuğu da ünlü şarkıcı Hakan Peker'di.


Program devam ederken bir ara rejinin kendisi yerine seyirciyi çekmesine sinirlenen Peker, tepki göstererek canlı yayını terk etti. İşte o anlar.


Hakan Peker'in Engelliler ile ilgili bir programda böylesine bir çıkış yapması tepki çekti ve gelen tepkilerden sonra sanatçı, Instagram hesabından konuyla ilgili bir açıklama yayınladı.

Instagram hesabından paylaştığı bu gönderileri yoruma kapatan Peker, bu hareketiyle Ekşi Sözlük'ün de gündeminde.

oldukça yüksek bir egoyla canlı yayını terk etmiş şarkıcı.

yıllarca televizyonculuk yaptım reji dahil her yerde bulundum, inanın reji şarkıcı göstermek zorunda değildir sürekli, şarkıcının suratından ziyade ondan daha çok eğlenen kişileri göstermek yayının temposu için gereklidir. kendisi de bilir...

hepsini geçtim, orada bulunma sebebi zaten kendisi de değil, daha değerli sanatçılar da var kendisinden onları hiç göremiyoruz mesela. ayıptır...

yıllardır kibar ve naif imajın olsun. sen gel engelliler için yapılan konser çekiminde beni çek onları çekme diyerek trip at ve tüm imajını yerle bir et. insanoğlu ne oldum dememeli. son anda yine imajın çizilir.

90'ların o müzikle, sanatla dolu romantik ortamında kimleri dinlemişiz diye düşündüren adam.

hakan peker'in zaten vasat bir sesi vardı. şöhretin kalbinin unkapanı plakçılar çarşısında attığı, kaset ve cd'lerin milyonlar sattığı dönemde tanıdık kendisini... "ateşini yolla bana..." şarkısının sözleri efsanedir. hala tribünlerde söylenir. ancak genel anlamda hakan peker'in şarkıları oldukça vasattır. "hey corç versene borç" diye şarkı yapmıştır. esas mesleği dans etmek ve dans eğitimi vermekti bu adamın yanlış hatırlamıyorsam.

üst satırlarda bir arkadaş tayfun duygulu'nun bir linkini vermiş. açıp bir iki şarkısını dinledim ve çocukluğumda müzikten hiç anlamadığıma karar verdim. şu adamın sesi ile tarkan'ın kalitesini bir tutacak bir gaflete düşmüştüm çünkü ben de...

90'lar böyle bir dönemdi işte... bir şarkıyla, bir gecede şöhret olunuyordu. tayfun "hadi yine iyisin", mirkelam "her gece", burak kut "benimle oynama", ozan orhon "saman alevi", ferda anıl yarkın "sonuna kadar" ile kaldı. ikinci bir şarkısını söyle desen, baya düşünmek gerekir. yine de öyle zengin bir müzik piyasası vardı ki, iyisiyle kötüsüyle romantikti, güzeldi. o hengameden tarkan gibi süperstarlar çıktı. yıldız tilbe gibi söz yazarları çıktı.

şehrazat, sezen aksu ve aysel gürel gibi kaliteli söz yazarları fabrika gibi çalıştı. çünkü talep vardı.

hakan peker'in bu hırçınlığını ve egosunu yine 90'larda parlayıp sönen çelik erişçi'ye benzettim. o da geçenlerde sosis satan adamla bir değilim gibi bir laf etmişti. bu şöhret çok garip bir şey. bir zamanlar şöhret olup köşesine çekilen insanlara saygım var. (bkz: sibel alaş) (bkz: bora öztoprak) (bkz: bendeniz) (bkz: deniz arcak) v.b.

bir de böyle kabullenmeyen, kendini hala o günlerde gibi hisseden adamlar var. şarkıcılık kafası gerçekten başka bir şey.

okan bayülgen 2008 yılında disko kralı programında doksanlar gecesi gibi bir şey yapmıştı. işte dönemin tiyatrocuları, şarkıcıları, bu şuursuz da vardı aralarında. doksanlar anılıyor, dönemin klipleri dönüyor falan derken mustafa sandal'ın araba klibi geldi ekrana ve orada okan bayülgen "işte türkiye o sırada nihayet yakışıklı gördü" gibisinden bir laf etti ki amacı mustafa sandal'ı övmek değil gömmekti aslında. ama o sırada bizim hakan pekmez içinde bulunduğu sanatçı topluluğundan asabi bir şekilde ayrılıp stüdyoyu terk etmeye kalktı. giderken okan bayülgen "yok yok yok yapma lütfen, gel yapma" gibi şeyler diyerek ve beni şaşırtan şekilde alttan alarak geri çağırdı hakan peker'i. bu da geri vites yaptı ve döndü ki bence asıl rezillik buydu. okan havayı yumuşatmaya çalışıyor "ya neden böyle yaptın ne var bunda alınacak" diye pışpışlarken hakan peker orada ikinci terbiyesizliğine imza atarak mustafa sandal'ın dans taklidi yapmaya başladı ve hemen akabinde "bu ne abi yaa" diyerek tepkisini koydu (!). okan da üstelemedi daha da pışpışladı bunu "ya gerçek yakışıklı tabi ki sensin" gibisinden. olay tatlıya bağlanıp konu değiştirildi. o güne kadar severdim ben hakan peker'i, ama o gün o hareketiyle düştü gözümden. hayatta sevmem egomanyak adamları, isterlerse götleriyle leylek tutsunlar. okan'a da şaşırdım, sağlam gömerdi pekmezi orada ama sanırım diğer konukların hürmetine ortam bozulmasın diyerekten sineye çekti.

bahsettiğim olay olalı on yıl olmuş. bu on yılda bu hiç bir şey üretememiş, yapımcı olarak girdiği bataktan çıkamamış şarkıcı eskisi egosunu korumuş ve dahi şişirmiş. ama sanırım yaşlılıktan kendisini hala doksanlarda zannediyor. zira konuk olduğu program sunucusuyla kapışmak, stüdyoyu terk etmek falan o yılların popüler hedesiydi. bu devirde ancak irrite ediyor. dedim ya, severdim kendisini, ama yazık etmiş; insanların gözündeki bunca yıllık hatır ve iyi niyetine.

yüzyıllar önce kendisiyle ankara'da bir avm asansöründe karşılaşmıştım. yanımda bir arkadaşım vardı. bu yürüyen ego dönüp bize "kızlar beni tanımadınız mı?" diye sormuştu. cidden o sorana kadar farkında bile değildim, şöyle bir gülümsedik karşılıklı olarak.

olum adam asansörde tanınma peşinde, televizyonda olay çıkarmış. çok görmeyin!