Hemen Her Kadının Gardırobunda Bulunan Küçük Siyah Elbiselerin Tarihi

Bugün hemen hemen her kadının gardrobunda bir siyah elbise (little black dress/lbd) vardır. Nereden, nasıl gelmiş bu elbise; bir bakalım.
Hemen Her Kadının Gardırobunda Bulunan Küçük Siyah Elbiselerin Tarihi

moda da ideolojiktir. zengin ve yoksul ayrımı olduğu sürece de şöyle ya da böyle olacaktır. bu; yediğimizden içtiğimize, kullandığımız eşyalara, giydiğimize kadar farklılık, ayrımcılık yaratan bir faktör. teknolojinin gelişmesi, toplu üretim elbetteki bu farkı çok kapatmıştır ama hala vardır markalar, modalar...

little black dress (lbd), küçük siyah elbise. bugün hemen hemen her kadının gardrobunda bir siyah elbise vardır. nereden, nasıl gelmiş bu elbise bir bakalım.

14. yüzyıl, kasabaların ve ticaretin de büyüyüp yayılmasına tanıklık eder. kasabanın varsıl eşrafı, tüccarı gibi zenginlerin giyim kuşamına da yansır bu durum. ipekler, kürkler, altınlar, inciler süsler, bu tüccarların karılarının dolgun gerdanlarını! orta sınıfın, ticari burjuvazisinin doğuşu da diyebiliriz bu şatafatlı zengin sınıfına. (sınıf diye bir tanım yok tabii o zamanlar, sanayi devrimleri çağında değiliz.)


moda tarihçisi anne hollander'e göre, aristokrat sınıfı bu “görgüsüz, sonradan görme" orta çağ orta sınıfını ne yasaklamak ne de ortadan kaldırma gücüne sahiptir. tepki olarak, şapsal eski pantolonlarını, giysilerini giymekte ayak direrler. bu reaksiyonlarını şu sözlerle ifade ederler: “parayla elbise satın alınabilir ama sınıf satın alınamaz.” yani, zengin olabilirsiniz ama, soylu olamazsınız.

tıpkı blue jeans'in tarihi gibi. 1914'lerden önce madenci ve çiftçilerin giysisiyken, birinci dünya savaşı sonrası zengin banliyolarda gençlerin jeans giymesi yaygınlaşıp, butiklerde boy göstermeye başlamasıyla bugüne kadar gelen bir trend olur. yaygınlaşır ve hatta biraz da sınıfsızlaşır!


19. yüzyıldan önce yoksul kadınlar için en geniş iş alanı “domestic servants” (ev hizmetçisi), ev hizmetleri sektörüdür. tekstil endüstrisi ve fabrikaların yayılması da bu sektörü tamamen ortadan kaldırmaz. zengin sınıfların kadınları da mürebbiye, hayır işleri gibi alanlarda çalışırlar çünkü yüksek sınıf kadınlarının çalışma hakkı olmadığı gibi, ahlaken de hoş karşılanmaz. o günlerde yazan, çizen kadınlar da gizli gizli yazmış, yaratımlarını da erkek isimi kullanarak yayımlayabilmişlerdir. neyse, konuyu uzatmayalım.

1860'lara gelindiğinde, british upper class (britanya yüksek sınıfı), evdeki çalışan kadın hizmetçiler için üniforma giyme kuralı getirir. bu üniforma diz üstü siyah elbise, beyaz başlık ve beyaz önlükten oluşur. bu sınıf modasını amerikan, fransız zenginleri de aynen taklit ederler. halbuki daha önceleri, özellikle 15. yüzyıl ispanya, italya'da siyah, kolları dantelli ipek elbise, zengin kadınların bir nişanesi gibidir.


1860'lara gelindiğinde, zengin malikanelerin, konakların hizmetçi, leydi ilişkilerinde de bir zayıflama görülür. eski sıkı disiplin gevşer. öyle gülünç durumlar olur ki, evin hanımının giymediği eski elbise hizmetçinin üstündedir ve bu durum bazen karışıklığa neden olur. hele de hizmetçi genç ve alımlıysa. ziyaretçiler evin hanımını şaşırır! evin hanımı hizmetçiyle aynı elbise giymekten son derece rahatsız olur...

bu gülünç karıştırma, karşılaştırma bir yana, esas neden artık sentetik boyanın icadı, tekstil endüstrisi ve sanayi devrimi, siyah elbisenin yaygınlaşmasını kolaylaştırır. bu durum, siyasi, sosyal, ekonomik ilişkileri de sarsar. gerçi ilk dikiş makinesi 1846'da icad edilmiştir ama kitle üretimi zaman almıştır.


1880'lerle üretimin yaygınlaşması, isteyenin siyah elbise giymesini de yaygınlaştırır. hatta çoğu iş veren çalışanlarına siyah elbise giymelerini şart koşar. tezgahtarlar, telefon operatörleri hep siyah giyer. o günün sun gazetesi bunu giyimde “revolution”-devrim- olarak haber yapar. diğer yandan 1890'larda londra sosyetesi içinde moda olur bu elbise. ve amerika birleşik devletleri hazine bakanı'nın karısı kolej öğrencisi gibi bu elbiseyle resmi davetlere iştirak eder.


siyah elbise yaygınlaşıp, sınıfsal duvarları aşarken ve benim kalemim de sevinirken bir olay olur: tezgahtar 'kızlar' ayaklanır ve greve giderler. siyah elbise giymeyi reddederler. çünkü, siyah elbise demek, çalışan sınıfın üniforması, etiketi demektir, emek sömürüsünün temsili demektir onlar için.

bilinenin tersine, 1926, coco cahenel'in “vogue” dergisinin ürünü değildir.


bu tarihi siyah elbiselerden 140 tanesi açık arttırmaya çıkarılmış ve 20.000 euro üzerinden işlem görmüş.

teknoloji, moda endüstrisi siyah elbiseyi yaygınlaştırmış diyebiliriz... ama, siyah'ın da siyahı var; hiç masum değil bu elbiseler!