Her Adımda Başka Bir Ayrıntının Gizli Olduğu Büyülü Şehir: Roma'ya Gideceklere Tavsiyeler

Roma gibi büyük ve her adımda karşınızda ayrı güzellikte bir sanat eseri bulabileceğiniz şehirde nereleri gezmeli, nerede yemeli telaşına düşmemek için bu detaylı gezi rehberi oldukça ideal.
Her Adımda Başka Bir Ayrıntının Gizli Olduğu Büyülü Şehir: Roma'ya Gideceklere Tavsiyeler
iStock


roma gezinizine fiumicino havaalanından başlayacağınızı düşünürsem, ilk hedefiniz termini olmalı. termini'ye ulaşmak için en basit ve ekonomik ulaşım ise roma'nın havaş'ı terravision. biletleri otobüslerin hareket noktası olan 5 numaralı durağın hemen yanındaki gişelerden alabilirsiniz. yurda dönüşünüz de roma'dan olacaksa otobüs biletini gidiş-dönüş almanızı tavsiye ederim. ben dönüş biletini son güne bıraktım ve o gün için tüm biletlerin satıldığını öğrenmemle küçük çaplı bir kriz yaşadım. cebimde 19 euro vardı ve havaalanına gitmek için trenden başka alternatifim kalmamıştı. tren bileti 19 euro'dan fazla olsaydı ne yapardım bilmiyorum. meraklısı için tren bileti 14 euro.

otel veya ev için termini'den ziyade trevi'ye yakın yerlere bakmanız daha mantıklı. hem daha güvenli hem de gezinti aralarında birkaç saatlik dinlenme ve duş molası verebiliyorsunuz. booking.com ve airbnb işinizi fazlasıyla görür. kendinize güveniyorsanız couchsurfing de güzel bir seçenek tabii.

gezme kısmına gelecek olursak eğlence için trastevere bölgesi

gerçekten güzel bölgelerinden biri. buradaki piazza di santa maria meydanında mekanlar ve ortada canlı müzik yapan dayılar var, en çok tat aldığım günlerden birini orda geçirdim. 

burda eğlence için yazmışım ama romalıların eğlence anlayışı zaten içerde bangır bangır müzik çalarken oturup içki içmek olduğu için burayı o açıdan değerlendiremedim. mutlaka gidilmeli.

roma'ya bir saatlik mesafede castel gandolfo: göller bölgesi

dağ çileği şarapları, turtalar, reçeller ve taze meyveler . (kulağa süper geliyo). burası için termini tren istasyonundaki otomatik bilet makinelerinden 2.10 euro karşılığı bilet almak mümkün. ama içerisindeki köylere vb. nasıl gidiliyor, uzak mı hiç bilemiyorum. turlar düzenleniyormuş buraya. biz tren bileti aldık ama gidemedik. bir de anagnini metro durağından otobüsle gitmek de mümkün.

gece hayatı için qube disco 

burayı bir yerden okudum. piramide metro istasyonuna yakınmış. ama genel olarak roma'da gece hayatı pek yokmuş. ben gitmedim, bahsedildiğini de duymadım.

vatikan müzesi 

(hiçbir yerde bulunamayacak bir tavsiye gerçekten) burası başlı başına bi yazı konusu. tablolar, ünlü ressam ve heykeltraşlar tarafından yapılan heykeller. ama siz siz olun balayında gitmeyin. önceden rezervasyon yaptırmak çok önemli. yoksa ayı gibi sıra beklersiniz. roma pass geçerli değil. bence rehber veya en kötü audioguide eşliğinde gezilmesi gereken bi yer. biz almadık pişman olduk. aslında bu romadaki çoğu yer için geçerli. 

http://biglietteriamusei.vatican.va/…action=booking bu siteden online bilet alınabilir. çıktısı ile gidip içerde gerçek biletle değiştiriliyor ama kısa sürüyor.

san pietro bazilikası - castel sant'angelo

San Pietro Bazilikası
Castel Sant'angelo

tepe bir yerde olduğu için manzarası süpermiş. ikisi farklı yerler. castel santangelo'ya gidemedik. san pietro bazilikasi için de tüm meydanı turlayan bir sıra olduğu için sadece dışardan görebildim.

aşk çeşmesi (fontana di trevi)

burası çok kalabalık diye okumuştum ama görmeden tahayyül edememişim. zevk almak imkansız. 3 defa gittik bi fotoğraf çektirelim diye canımız çıktı. güzel mi peki? harika ötesi. ama pembe turist teyze amcalar ve sülalesi ile gezen japonlar varken pek zevkli olmuyor.

kolezyum

bu kadar ünlü bir yapının oluşturduğu beklentiyi karşılamıyor. biz gerçekten elimizdekini satamıyoruz diye düşünmeye başladım iyice. girerken rehberler üzerinize atlayacak, hayır derseniz, ee o zaman taş gezip çıkacaksınız diyecek. haklılar, en kötü bi audioguide alın.

piazza navona

meydanı bernininin la fontana dei fiumi adlı eseri ve sant'angese in agone kilisesi burada. romanın trastevere ile birlikte en sevdiğim yeri. eskiden stadyum olan ve elips şeklindeki meydanda mekanlar sıralı. bir sürü insan da çeşmelerin oralarda takılıyor. ama burda yemek yemeyin en azından ben beğenmedim, 4 peynirli pizzam pidekoyun peynirli pidesine benziyordu. adama bunda domates sosu neden yok dediğimde; -tomato sauce? in quatro formaggio? ( o kadar cahilsin ki şimdi bayılacağım) şeklinde beni öyle bir ezdi ki kafamı önüme eğip yemeye devam ettim. ama öncesinde ve sonrasında yediğim tüm 4 peynirli pizzalarda domates sosu vardı. domates sossuz pizza mı olur lan?

via garibaldi 

uzun ferah bir cadde, üzerinde yürüyüş yapmalık. gidemedik kardeş, metro hattına uzaktı. 

pantheon

görkemli bir yapı, içi tabii ki kalabalık, hava uygunsa önündeki merdivenlerde oturulup seyredilebilir. 

ii vittoriano

1985 - 1911 yılları arasında giuseppe sacconi tarafından birleşmiş italya krallığı'nın ilk kralı ıı. vittorio emanuele'yi onurlandırmak için yapılmış. gerçekten çok çirkin, italyanların da sevmediği bir yapı. 1944'te sanat tarihçilerinin vittoriano yıkılana kadar roma'yı bombardımana açık tutmaları için müttefiklere yalvardıkları söyleniyormuş. yolun düşmezse hiç gerek yok bence. ama buna yolunuzun düşmemesi imkansız, anasını sattığımın anıtı her yerden görünüyo. içinde de askeri müze gibi bir şey var, pek bi halt yok. romalılar sövmekte haklı. 

piazza del popolo

bu meydanda şarabınızı yudumlarken sokak müzisyenlerini dinleyin. (kilisenin önündeki merdivenlere oturulması öneriliyor). santa maria del popolo adlı bu kilise 09.00-12.30 ve 16.00-19.30 saatleri arasında ziyarete açık imiş. buraya ilk gün geç gittik o yüzden tam bilemiyorum. ikiz kiliseler burda. biz gittiğimizde çok tenhaydı ama saat geçti.

via del corso

konaklama açısından tavsiye ediliyormuş. (ben termini'ye yakın bir yerde kalıcam ama belirteyim). bu cadde üzerinde ve ara sokaklarında farklı birçok markaya ait dükkan ve bir çok restoran mevcutmuş. bu baya istiklal tadında güzel bir cadde. yan sokakları da baya güzel. buraya çıkmadan pek yolumuzu bulamadık. buraya çıktıktan sonra 6. sağda via del croce var pastificio burda mekanlar da güzel. 

villa borghese

kentin kuzey doğusunda, dışlara doğru bir semt. çevresindeki park çok güzelmiş. içinde küçük bir göl mevcut. halk burada bisiklete biniyor, koşuyormuş. termini'den 910'a binip dört durak sonra inerek ulaşılabiliyormuş. parkta faytona benzer araba kiralayıp gezilebilir. aynı zamanda mimar flaminio ponzio tarafından yapılan bir konak var, müze şu an, güzel gibi.
bence fayton kiralamayın, hayvana eziyete ortak olmayın. ailecek sürülen böyle pedalli arabalar var onlardan sürün. yeşil bir park, güzel. ben banka uzanıp uyudum burda baya baya, geberiyodum yorgunluktan. sonra hintlilerin standlarından bira aldık sorduk adama, sorun olur mu, yasak mı içmek diye, adam bir şey olursa bana gelin, i fight police dedi.

piazza venezia

en güzel meydanlardan biri. geceleri çok hoş bir biçimde ışıklandırıldığı için ayrı güzelmiş. taksim'e benzetenler de var. la bura vittorio emanuele anıtının önüymüş ya! polise tam anıtın önünde sorduk, adam hee bura dedi rezil olduk. bence bura pek meydan gibi değil bildiğin kavşak. oraya bağlanan ara sokaklarda güzel restoranlar kafeler var.

piazza di spagna

burda biraları pahalıya satıyorlarmış. ortasında fontana della barcaccia adlı eser bulunuyormuş. ismini burada bulunan vatikan ispanyol büyükelçiliğinden alıyor. meşhur ispanyol merdivenleri burada bulunuyor. merdivenlerin tepesinden manzara güzelmiş. dünyanın en eski cafesi de buradaymış. ispanyol merdivenleri ise sosyalleşmek için, gezerken uğrayıp dinlenmek için süper mekan. ben mesela bir akşamımı şarap, bira çerez alıp burda geçirmeyi planlıyorum. manzarası da güzelmiş. konserler oluyormuş bazı akşamüstleri. bi saatten sonra polis kovalıyomuş, bi de o fotolardaki pembe çiçekler artık yokmuş. bana buraya oturmak nasip olmadı. zaten önündeki ünlü çeşme de her yer gibi restorasyondaydı, etrafını çevirmişler, suyu akmıyo. her saat güneş vurur mu bi yere, bi de o güneşte oturuyolar, hayatta oturursam! dünyanın en eski cafesini de şimdi fark ettim ki buradaymış, araştırmadım, üzüldüm bak şimdi.

piazza barberini

yine güzel, çeşmeli meşmeli bir meydan. burası hakkında çok söyleyecek şeyim yok, aynen öyle çeşmeli meşmeli bir meydan. 

santa maria basilikası

fena değilmiş. ama vatikan'ı gezdikten sonra kolay kolay kilise vb. beğenilmiyormuş, insanın içinden de gezmek gelmez sanmıyorum. buraya gidip gitmediğim konusunda emin değilim ama vatikan'da san pietro bazilikası'nı gezmek çok zor sıra yüzünden. sistine sapeli de ufacık bir yer zaten çok duramıyorsun. o yüzden seviyorsanız kilise, gezin bence roma'da da.

campo de fiori

pazar günü öğlen 1'e kadar açık pazar. ben gidemeyeceğim, gidenler anlatsın güzelmiş diyollar.

piazza della republica

görkemli bir meydan daha. ama şimdi bu romalıların meydan anlayışını ben pek anlayamadım. meydan dediğin araba girişi olmayan, mekanlarla çevrili güzel yerlerdir. popolo, navona filan öyle. ama bunlar bildiğin kavşağa da meydan diyo ortasına heykel dikip. burda oturup arabalara bakabilirsiniz, mekanlar mevcut.

foro romano

roma forumu: antik roma'nın geliştiği merkez bölgesi. aşağıdaki harabelerin hepsi burada bulunmakta. kesinlikle görülmesi gerekenlerden. kolezyum'un hemen yanında, kolezyuma zaten roma pass ile giriş yapılması mantıklı olan, ordan direkt devam edilerek burası da gezilebiliyor diye hatırlıyorum okuduklarımdan.

- castor ve pollux tapınağı

- romulus tapınağı

- satürn tapınağı

- vesta tapınağı

- venus ve roma tapınağı

- aemilia bazilikası

- julia bazilikası

- septimius severus kemeri

- titus kemeri

- rostra, politikacıların roma vatandaşlarına konuşma yaptığı yer.

- hostilia mahkemesi (curia hostilia), roma senatosu'nun yeri.

- maxentius ve konstantin bazilikası

- tabularium

- antoninus ve faustina tapınağı

- urbi göbeği (umbilicus urbi)

- sezar tapınağı

not: rehbersiz gezmeyin! mümkünse önceden okuyup araştırın öyle gidin. ben çok istedim yapamadım. anlamsız oluyor diğer türlü.  

ghetto bölgesi

turistik alanlardan uzaklaşılıp görülmesi gereken yerlerden denmiş. buraya gittik, yahudi gettosu diye ama bir şey yoktu. emin olmamakla beraber bir bar mitzvah görmüş olabiliriz. fakir gibi parmaklıkların arasından baktım, o yüzden emin değilim. burayı gezerken trastevere'de bulduk kendimizi süper oldu. 

capitol tepesi roma forumu ve campus martius arasında kalan ve roma kentinin ünlü yedi tepesinden en yüksek olanı.

yeme/içme

- dilim pizza yemek için pizzaruma (vatikan'da)

- dondurma için al ceptimo celo (vatikan'da), gelarmony

- bütün pizza için bir&fud

- öğle yemeği için la carbonara 

roscioli, biraz pahalı ama güzel bir restorantmış.

ariccia'da ucuz ve güzel restoranlar varmış.

al peperoncino, yerli halkın gittiği bir restoran, via ostiense'de. turistik yerlerden bayanlar için iyi bir seçenek olabilir. 

piazza del popolo'da bulunan rosati adlı restoran da güzel ama biraz pahalı bir mekan imiş.
nastro azurro güzel bir italyan birası. (şaraptan bayılırsa ya da sıcakta öğleden sonraları için iyi olabilir) bundan içtim güzel bira.

despar adlı uygun fiyatlı süpermarketlerinden abur cubur, bira, şarap alınabilir. (biz despar değil ama başka süpermarketlerinden alışveriş yaptık. biralar şaraplar çok uygun. limoncellolar, hediyelik eşya satan yerlerde küçücük ve pahalı ama burada kocaman şişelerde ve ucuz. hediyelik eşya satan yerlerdekiler şekilli filan çizme şeklinde vs. bence gerek yok ben marketten aldım hep.)

- pizza için diğer bir alternatif, cotto restorant. 

- makarna için pizzeria napoletana. ben  gidemedim. ama cotto açık büfe kahvaltı filan veriyo cornetto kahveden sıkılan gidebilir. ben kahvaltı düşkünü olduğum için ilk günden baydı. venedik'te alışveriş yapıp zeytinli peynirli kahvaltı hazırladım her sabah.

akşam yemeği için gidilecek bölgeler: via del corso, piazza del popolo, camp de fiori

bruschetta, peynirli bir başlangıç yemeği, tavsiye ediliyor. oldukça lezzetli imiş. 

not: lan beni kim kandırdı peynirli diye? bildiğin kızarmış ekmek ve baharatlı domates. bi kere deneyin eksik kalmasın da her seferinde bi dilim ekmek ve 1 kaşık domatese 4 euro vermeyin. 

limoncello, italyanlara özgü tatlı bir içki. diğer maddelerin aksine, bunu budapeşte'de bir italyan restoranında denediğim için kendi tecrübelerimi paylaşabilirim. italyanlar bunu hazmı kolaylaştırdığı için yemekten sonra içiyorlar. ben çok tatlı içki sevmediğim için biraz içimi baymıştı. 

not: hediye olarak aldım ama orada icmedim. ikram eden yer de olmadı. zaten budapeşte'de yediğim pizzalar makarnalar daha güzeldi. adamlar gastronomi konusunda çığır açmış gerçekten. servis yemek vs harika. bunları da başka bir yazımda anlatmıştım.(bkz: #40508383)

baffetto

, pizza için diğer bir alternatif restoran.

not: abbavv kastık burayı bulduk adamlar tam bir soup nazi çıktı ya la! (bkz: seinfeld) . önce gidip dışarda yer var mı diye sorduk, nasıl cüret ettiysek, adam bize sıraya girin lan dingiller dedi, sonra o kadar da sıra yokmuş girdik oturduk gecekondudan bozma yere, ovv dedik kesin süper pizza yicez adamlar bize pislik gibi davranıyo ovv yee, kamyoncunun yediği yeri bulduk. adam menüleri önümüze fırlattı ohh dedik kesin pizza çok süper daha çok sevindik. neyse pizza geldi üzeri roka dolu, peyniri az ekmeği bol. beef'li istemiştik o da pastırma gibi bişeyi pizzanın üzerine soğuk soğuk koymuş pizzayla alakası yok. neyse yedik kaçtık dayak yemeden. ahanda pizza bu:


pastificio

: her gün saat 13:00 gibi kendi imalatları olan makarnalardan taze taze pişirip sunuyorlarmış.

via della croce

'de imiş.

not: adamlar 2 çeşit makarna yapıyor, ben gittiğimde biri dev penne şeklinde diğeri fettucini idi. penne pesto sosluydu pesto sosunu harika yapıyorlar. gidince biraz afalladık, oturacak yer yok ya kapalı kutuda alıp çıkıyosun ya da orda ayakta durup standlara koyup yiyosun. buz gibi sular da bedava, şişeler ağzı açık duruyo orda. adamın biri tarihi makarna yapma makinasının üstünde yiyodu siz düşünün. ama 4 euro'ya kocaman porsiyon, bu lezzet başka yerde zor. fettucini bize daha uygun çünkü diri kalmıyor, penneyi italyan usulü çiğ bırakıyorlar ben sevmiyorum öyle. makarnalar bunlar: 


- pizza için il prodiere'nin önerisi san lorenzo'daki formula 1

- dondurma için san crispino diyor. (gioletti de güzelmiş ama türkiyede de olan bir yere gitmek istemeyiz herhalde)

not: hiçbirine denk gelemedik.

tecrübe sonucu ekleme: yorgunluktan ve önceden belirlediğimiz hiçbir yeri bulamamaktan ötürü buraya oturduk ilk gün. gayet turistik ve ortalama duruyordu. sonraki bi hafta buranın pizzasını sayıkladım. dedim acaba ilk olduğu için abartıyor muyum? o yüzden venedik'ten dönüşte aktarma arası vakitte tekrar gittik. pizzası gerçekten nefis. sempatik bi garsonu var esmer olan. mekan şu: 

http://www.tripadvisor.com.tr/…ggio-rome_lazio.html

tripadvisor'da birinci olduğu için gitmeden nasıl öğrenmediğimize şaşırdığım pinsere. burda da pizzayı alıp ayakta yiyosun ama çalışanlar sevimli, her pizzanın içinde ne var bıkmadan söylüyorlar, ingilizceleri iyi, zaten 12'de bira içerek servis yapan adamlardan bahsediyorum, güzel bir yer. biz kaldırımda oturup yedik, ben patlıcanlı yedim eşim de mantarlı ve peynirli sandığımız ama ananaslı olduğu ortaya çıkan ballı bi pizza yedi. değişik tatlara alışık olmamasına rağmen çok sevdi. ben de beğendim ama bizim istediğimiz alıştığımız bol peynirli uzayan pizza gibi değildi. ama orijinal pizzaları denenmeli. kaldırımda oturup pizza yiyip bira içerken o muhitte oturan yaşlı italyan teyzenin şu hale bak tadında olduğunu tahmin ettiğim söylenmelerine de şahit olduk ama pek sallamadık. mekan şu: 


patlıcanlı pizzam şu: 


pizzalar şunlar:

sanatseverler için ise galleria nazionale d'arte moderna. biz buna gitmeye yeltenmedik.