Herkesin İçten İçe Farkında Olduğu Şeyleri Söyleyen Dürüst Bir Harry Potter Eleştirisi

Büyücülük dünyasının şimdiye kadarki en büyük başrolü Harry James Potter'a efendi efendi saydıran bir yazı.
Herkesin İçten İçe Farkında Olduğu Şeyleri Söyleyen Dürüst Bir Harry Potter Eleştirisi

- en kötü özelliğiniz?
+ hmm; aşırı mükemmelliyetçi olmam. bir de sanırım fazla fedakarım.
- peki, biz sizi ararız.

şu seride hakkında ne düşünmem gerektiğini bilmediğim tek insan bu tip sanırım. yani bu kadar muhteşem bir evren ve derinlemesine karakterler yaratan birinin (bana göre) gerçeklikten bu kadar uzak bir ana karakter yaratması çok ilginç. yani albus dumbledore'un bile birçok insanı tarafını görebiliyorken harry için duygusal bağlarının dışında hiçbir şey görmüyoruz. korku yok, pişmanlık yok, yıkılmışlık vazgeçmişlik yok, herhangi bir konuda kendini güçsüz hissedip geri basmak yok; lan hepsini geçtim şaşırmıyor bile amk.

anne babası ölmüş, yıllarca manyak bir ailenin yanında resmen istismar edilerek yaşamış ve bu süre zarfında kendini bok gibi ezik hissettirilmemiş tek bir gün bile yokken bir anda çocuğa "cadı ve büyücülük okulundan" davetiye yağıyor. o yaşta çocuğun verdiği tepki ise "aaa hasiktir lan :)"dan fazlası değil.

ailesinin katlini öğreniyor ve üstüne voldemort'un gücü, efsanesi ve amacını anlatıyorlar; o yaştaki bir çocuğun üzüntü, nefret ve korku kombosuyla mide kasılması yaşaması gerekirken sanki okula sağlık görevlisi aşıcılar gelmiş gibi bir tedirginlik yaşayıp akabinde "getirin o burunsuzu bana!" modunu açıyor bizimkisi. bu sırada gece görsen yolunu değiştireceğin hocasının okul koridorlarında pedofili ve sadist bir manyak gibi attığı bakışlara bitch face ile karşılık vermeyi de ihmal etmiyor.


tabii ki bütün olaylarda superman gibi en önde. hermione kaç kere götünü kurtardı, dementor'lar 5 km öteden şirazesini emmüklüyor ama çocuk yasak orman'dan, sırlar odası'na cerrahpaşa'yı basan polat gibi dalabiliyor. ya ikinci sınıfa giderken basilisk indirdi velet! yani gryffindor kılıcı, anka kuşunun yardımları vs. bunu normalleştirmiyor maalesef.

chosen one olması bunları açıklamak için yeterli değil. buradaki chosen'lık kehanetteki çocuk olmaktan geliyor. yani öyle anakin skywalker gibi godmode'luk bir seçilmişlik yok. ancak kendisi hangi kafayı yaşıyorsa babam ve oğlum'daki gibi "benim yüzümdeeeeen!" diye her boka atlıyor. "hagrid kovuldu; benim yüzümden", "vaftiz babam öldü, benim yüzümden", "weasley'ler evsiz kaldı; benim yüzümden", "neville kamyonu devirmiş; benim yüzümden"; lan bir dur amk, dünya yanıyor, millet zaten canının derdinde, bir de senin hıyar gibi her fırsatta kendini feda etmenle mi uğraşacak? neyse ron gerekli ayarı en sonunda vermişti lavuğa "lan bi sus amk" minvalinde.


tamam yaşadıkları kolay şeyler değil eğer insan psikolojisinden yola çıkacaksak; ama o zaman da biraz daha normal tepkiler ve insani bir kırılganlık bekliyor insan karakterden; rocky'yi bile 3. filmde yere serdiler yahu. sanırım harry'nin de aldığı en büyük darbeler sirius black ve dumbledore'un ölümleriydi. yalan yok, ikisi de çok büyük olaylardı ve özellikle sirius'da baya yamulur gibi oldu. ancak bir süre sonra yine her şeyi fazlasıyla rayına oturtmayı başardı. sadece bellatrix'i kovalarken bir sinir patlaması yaşadığını gördük yanlış hatırlamıyorsam. onun için de pek şaşırmadım, zira aptalca tehlikenin içine atlamaları zaten sinir bozucu derecede fazlaydı.

yani özetle harry potter serisi, harry potter'a rağmen çok güzel bir seriydi benim için.

Büyücülük Evreninin, Değeri En Bilinmeyen İnsanı Ron Weasley'e Hakkını Teslim Eden Bir Yazı

Star Wars Evreni Ustasının Hatalarını Ortaya Koyan Bir Master Yoda Eleştirisi