İkili İlişkilerde Ciddi Bir Bağ Kurmak Neden Gittikçe Zorlaşıyor?

Neden ciddi bir ilişki kurmak zorlaştı? Günümüz tespitlerinden birine dair Sözlük yazarlarının yorumlarını derliyor ve tarafsızca yorumu size bırakıyoruz.
İkili İlişkilerde Ciddi Bir Bağ Kurmak Neden Gittikçe Zorlaşıyor?
Sleepless In Seattle

ciddi bir ilişki kurmanın giderek zorlaşması, ilişkilerin çoğunlukla çok hızlı yaşayıp tüketilmesinden kaynaklıdır. hız manyağı olduk hepimiz. halbuki o kadar da iyi bir şey değil. insanın duygusal adaptasyonu her şeyi hızlı yaşayıp tüketmeye uygun değil. doğayı gözlemleyin, doğa yavaştır. güneş yavaş yavaş doğar, yavaş yavaş batar. sonra yeniden yavaş yavaş doğar.

ayrıca ilişki her zaman iki taraflıdır hatasıyla sevabıyla. her şey size ve her şey karşı tarafa bağlı değildir. ilişkide bir başarısızlık varsa iki tarafındır. karşı tarafa küfretme derecesine geldiysen onu hayatına kabul eden kendine küfür edersin aslında. bu yüzden ilişki kurmakta başarısız olup da ağlamanın manası yok...


"aramakla bulunmaz; bulanlar ise ancak arayanlardır."

bu sizin ne aradığınızla bağlantılı bir durum. etrafınızdaki insanlar da buna büyük etken. beyazın içinde mavi aramak gibi bir şey. bulmak zor ama bulunursa da bok etmemek gerekiyor. zor olmasının en büyük sebebi ise yine biziz; duygudurumumuz. ilk önce ne istediğimize tam olarak karar verelim. bu karar süreci yıllarca sürebilir; fakat sabırlı olmamız ve bu süreçte kendimize daha çok yönelmemiz lazım. kendimizle ilgili çözemediğimiz ne varsa çözmeliyiz. aksi takdirde ilişkide ne istediğini bilmeyen, dengesiz biri olarak ortaya çıkıyoruz.

bir durumu başka bir sebebe bağlamadan önce kendimizi iyice sorgulamamız lazım. nerede ne hata yapıldı? bu hata için ne tür adımlar atıldı? kendimizi ne derece eğitiyoruz? bunların cevabını vermeden ilişkiye başladığınızda düzeltemediğiniz o duygudurumunuz ilişkiyi baltalıyor haberiniz yok.

ilk önce kendinizi iyi tanıyın, daha sonra ilişkiye adım atmaya çalışın.

kadın olsun, erkek olsun elinizin altında bir başkasına anında ulaşım imkanı veren cep telefonları ve telefonlardan öte instagram, facebook, tinder, swarm vs daha adını yazmakla bitiremeyeceğim birçok uygulama varken kimse ciddi ilişki kuramamaktan ya da ciddi ilişki bulamamaktan yakınmasın. hepimiz sadece zevkleri, hazları, anları tüketip bitirme derdindeyiz. sonra gelsin like'lar, sağa kaydırmalar, tanımadığın kişilere mesajlar, arkadaşlık teklifleri ve bir sürü böyle hareket... kimsenin kimseye eyvallahının kalmadığı, herkesin birbirini maddi manevi nasıl s*kerim kafasında olduğu bir hal almış ortalık. tinder'dan ya da farklı bir sosyal medya platformundan tanışıp buluşan kişiler daha masadan kalkar kalkmaz ellerine cep telini alıp tanımadığı kişileri like'lıyor ya da sağa kaydırıyor. kadını "ortalık erkek kaynıyor elimi sallasam ellisi", erkeği "bana kadın mı yok" kafasında. en ufak bir şeyde iki taraf da çekip gidiyor ve başkasını arıyor. duygular yitirilmiş, buluşmalar östrojen ve testesteron kokar hale gelmiş . bu gerçeği yaratan yine sen, ben, biziz. hal böyleyken kimse "obiii ban ciddi ilişki aroyorum yaaa" diye ağlamasın. önce kendimiz ciddi olalım, ondan sonra ilişkiye ciddiyet katabiliriz. ortalık taze et peşinde koşan erkekler ve para/statü peşinde koşan kadınlarla dolmuş. ne ara türedi bunlar, hani kalbiniz?

ciddi bir ilişki kurmanın giderek zorlaşması tüketim çağında normal olan bir durumdur. sadece eşyaların değil, insanların da hızla tüketilmesine sebep oluyor kapitalizm. bizler de bu durumdan kolaylıkla etkilenebilecek kadar zayıf ve aptal olunca ortaya bu sonucun çıkması normalleşiyor.

kendimizi karşımıza çıkan birine biraz anlatıp kaçma peşindeyiz. çünkü dışarda bir sürü alternatif var ve bir kişiye saplanıp kalmaktansa onları da tatmayı tercih ediyoruz. bunun adına da "heyecan" diyoruz. karaktersizliklere kılıf uydurmanın yaygınlaştığı bir çağdayız.

karşısındakini kaybetmemek için mücadele eden biri ise hoş görülmüyor artık pek. seviyeli ve güzel ilişkilere, bağlılığa çok değer verdiğini söyleyen tipler tarafından bile "üstüne fazla düşen, kaybetme korkusu yaşayan bir ezik" olarak görülüyor. ve kimse de haksız değil, herkesin mantıklı sebepleri var. çorap tüketir gibi insan tüketen birine bunları anlatmaya çalışsanız suçlu yine siz olursunuz.

bakın ciddi bir ilişki kurmanın giderek zorlaşması gerçekten doğru. özellikle iki üç yıldır buna dikkat ediyorum. kendim de dahil çevremdeki birçok ilişki daha tanışma aşamasında bitiyor. hatta başlamıyor bile.

tüketiyoruz. tüketim çağındayız ve her şeyi düşüncesizce tüketiyoruz. sabırsızız, tahammülsüzüz. en ufak bir hataya bile tahammülümüz kalmamış. "bununla mı uğraşacağım, yoluma bakarım, x gider y gelir" kafasındayız ki çok zararlı olduğunu düşünüyorum. hayatımıza giren her insan eşsiz, kimse bundan bir önceki veya sonraki kişinin aynısı olmayacak ve biz bunun farkında değiliz. evet kimse vazgeçilmez değil ama kimse birbirinin aynısı da değil. bunu asla düşünmüyoruz. buna kıymet vermiyoruz.

bir de ciddi şeyler kuramamamızın bir diğer nedeni karakter yapımız bence. twitter'da bazen okuduklarıma şaşırıyorum. insanlar arası ilişkiler bile cıvık. insanların birçok flörtü var. o olmazsa başkası olur diye bakıyor ve hatta sanki ellerinde bir çizelge var gibi her özelliğe tik koyuyorlar, "hmmm, evi var (tik), arabası yok (çarpı)" gibi...

ayrıca özellikle erkeklerde fark ettiğim şey de şu: bir kadına ilgi gösterip, zaman geçirip uğraşmaktansa fuckbuddy ilişkisini tercih ediyorlar. fuckbuddy ilişkisinde kadının nazını niyazını çekme derdi olmadığı için, istediği zaman resti çekebileceği için kolaylarına geliyor.
fakat bilmiyorum, böyle bir ilişki tarzı insanın bence yaşamına da yansır. birileriyle bağ kuramayan, bundan kaçınan bir insanın normal ilişkileri ne kadar yüzeysel olmayabilir, ne kadar sağlam olabilir merak konusu...

kendini ifade et -> haftalarca anlat -> çeksin gitsin

sonra başka biri gelsin -> tekrar kendini anlat -> buluş -> çeksin gitsin

here we go again -> tekrar kendini anlat -> buluşma -> yine buluşma -> çeksin gitsin

nasıl bir oyunsa bölüm sonu canavarını göremedik! hep yanıyoruz... insanda acayip bir yorgunluk bırakıyor bu. bu yüzden de akılcı bir kompakt çözüm üzerinde çalışıyorum:

- selam tanışalım mı ben necla.
+ necla merhaba. bu benim e-devlet şifrem, bu cv'im, bu tüm çocukluğumu kapsayan bir belgesel, bu geçmiş ilişkilerimin dökümü, sağlık raporlarım, biyografim vs... sana 3 gün müddet, olumlu ya da olumsuz geri dönüşünü bekliyorum canım.
- aaa artık böyle mi oluyooo :)
+ artık *** kadar oluyor necla!

Alternatif bir yorumla bitirelim

aslında ciddi ilişki kurmak giderek zorlaşmadı, zorluğuna tahammül seviyemiz azaldı. ilişkiyi zor kılan belli başlı sebeplerden ilk üçü bana göre güvensizlik, uyumsuzluk ve aptallıktır.

aldatma dediğimiz olgu sosyal medya uygulamalarıyla hayatımıza girmedi. bir insanın eşinden psikolojik veya fiziksel şiddet görmesi de yeni değil. ancak günümüzde güvensizliğe dayalı ayrılmalar artmış durumda. kimse tahammül etmek zorunda hissetmiyor kendini. çevre baskısı biraz olsun önemini yitirmiş durumda.

uyumsuzluk da yeni girmedi hayatımıza. ilişkisi boyunca şöyle göz göze oturup bir kahve içmemiş insanların 60 yıl evli kalabildiği soğuk evlilikleri bir başarı hikayesi olarak sunmayı bir kenara bırakırsak günümüzde insanların daha mantıklı hareket ettiğini görebiliriz. ilişkilerinde büyük beklentiler içindeler. cinsel hayatlarının, hayat görüşlerinin uyumlu olmasını istiyorlar. kuru muhabbet de istemiyorlar. aynı şeylere gülmeyi, aynı aktivitelerden keyif almayı önemsiyorlar. dolayısıyla aile kavramı önemini yitirmiş durumda. daha ziyade bireysel önem söz konusu. çocuklar duymasın diye mutsuz bir evlilik mutsuz bir hayat yaşamak zorunda hissetmiyorlar.

iyi mi kötü mü bilemem fakat durum bu. değişim bu yönde ilerliyor.