İkinci Yeni Şairlerinin ‘Ölmeme Günü’ Adını Koydukları Efsane Rakı Sofrası Anıları

Yılın her 26 Mart’ı İkinci Yeni şairleri bu masa etrafında toplanır, şiirler okur ve rakı içerlermiş. Adını da ‘Ölmeme Günü’ koymuşlar bu gecelerin. Çünkü, ‘Rakı içtiğin gün ölmezsin.’

26 mart 1981 akşamına ait garson ile misafirler arasında hoş bir diyalog rivayet olunur, olunur da bilemem ki ne kadarı doğrudur. buyrun...

garson: efendim,sizleri burada görmek büyük mutluluk!
cemal süreya: kim istemez ki mutlu olmayı? ama mutsuzluğa da var mısın?
garson: anlamadım efendim?
can yücel: geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil,hak ettiğin kadar unutulursun…
garson: anlıyorum efendim…neyse, ne alırdınız?
nilgün marmara: sen ne getirdin bana çocukluğundan?
garson: çocukluğumdan mı? siz ne isterseniz mutfaktan onu getireceğim işte.
edip cansever: bu aralar ellerim hep üşür benim. doktor ‘kansızlık’ der, ben ‘sensizlik’ derim.
nilgün marmara: üşümüşüm, düşlerimin üzeri açıktı.
garson : ekrem klimayı aç oradan, çattık ya!
tomris uyar: bazen sensiz kalmak, kırıldığını göstermenin en iyi yoludur.
garson: estağfurullah efendim,ne kırılması, bugün kötü bir gün sanırım benim için.
yaşar kemal: gülümse karamsarları şaşırt, gülümse güller açsın yüzünde,gülümsemenle yayılsın ışık, dünyayı ısıtmasan da güneş gibi çevreni ısıt.
garson: ekrem klimayı kapat, gülümsüyorum.

Rumeli hisarı’nda bir meyhane burası, ne güzel olurdu o masada oturabilmek.
Kaynak: sinefoto.com

rivayet odur ki. bir gün iki yeniciler ve eşleri/sevgilileri birlikte hisar üstünde bir meyhanede oturuyorlar. sohbet muhabbet ilerliyor, o esnada meyhanede bulunan bir kadın şairlerimizin yanına yaklaşarak verem olduğunu ve yakında öleceğini söylüyor. onlardan güzel bir kaç hatıra paylaşmalarını istiyor. bunun üzerine turgut uyar garsondan dolu bir şişe rakı getirmesini istiyor ve tüm şairler şişeyi imzalayarak kadına veriyorlar. seneye bugün hepimiz burada olacağız sen de burada olacaksın ve hep birlikte bu rakıyı içeceğiz diyorlar ve ertesi sene buluşuyorlar...

bu bir gelenek halini alıyor ve her sene yineleniyor. lakin turgut uyar'ın ölümüyle birlikte bu gelenekte yok oluyor.

özenilesi bir şey doğrusu.

edit: kadının verem olduğunu yanlış hatırlıyormuşum. konunun üzerine bir kaç okuma daha yapınca hatırladım ki kadınımız verem değil vücudunda iğne olan ve bunun her an kalbine gitmesinden korkan bir kadın. böyle olunca ölmeme günü daha da anlamlı oluyor.

Şiirler boşuna değil, hepsinin yüreği kocaman bu adamların.
....ve bu gelenek 22 Ağustos’ta Turgut Uyar’ın ölümü ile sona erer.