İnsana, Kendini Tanrı Karşısında Küçük Hissettirmeyi Amaçlayan Tarz: Gotik Mimari

Gotik mimari nedir? 12 ve 16. yüzyıllar arasında Avrupa'da popüler olan gotik mimariyi enine boyuna öğreniyoruz.
İnsana, Kendini Tanrı Karşısında Küçük Hissettirmeyi Amaçlayan Tarz: Gotik Mimari
Köln Katedrali / iStock

Nedir, ne değildir?

"gotik mimarinin prensibi, sonsuzluğun hayal edilebilir kılınmasıdır." samuel taylor coleridge

herbert read'in "tüm zamanların en ruhsal üslubu" olarak adlandırdığı ve gördüğünüz hiçbir şeye şaşırmamanız gereken akıl dışı bir mimari üsluptur. temelde tanrı'ya yükselmeyi esas aldığı için bak bak bitmeyen yükseklikte inşa edilen yapılarda yükselen tonozlar, gökyüzünde süzülen uçan payandalar ve görkemli vitraylarıyla yer çekimine meydan okuyan gotik mimari, yeryüzünde cenneti yeniden yaratmaya çalışır. uhrevi olma iddiasındaki bir üslubun temel amacına uygun olarak, yapıda kullanılan her taşı -oyması kolay olduğu için genellikle kireç taşıdır- dantela gibi örüp yapıyı bedensel ağırlığından arındırmak esastır. ilk bakışta şaşı bak şaşır karmaşıklığında baş döndüren bu süslemeler ritmik bir düzende ilerler ve her süsleme belirli bir konu veya konu gruplarını anlatacak şekilde dizayn edilmiştir.

ziyaretçilerin kendini bamya gibi hissetmesine neden olan ihtişamlı yapıların ezici yüksekliği ve göz kamaştırıcı dekorasyonuyla özellikle 13. yüzyılda ortalığı kasıp kavuran gotik mimari, zamanla yerini insanı merkeze alan ve bütünlüğün daha rahat algılanabildiği rönesansın rasyonel ve ideal estetiğine bırakmıştır.

chartres katedrali


amiens katedrali


köln katedrali


gotik mimari, orta çağ mimarisi olarak da bilinir

orta çağ'ın ortalarından sonuna kadar yapılan yapılarda yaygın bir şekilde gotik mimarisinin özelliklerine rastlanır.

dünya üzerinde en önemli sayılabilecek gotik mimari eseri fransızlar için notre dame katedrali, italyanlar için ise milano katedralidir (bana göre de milano katedrali). bu iki yapı arasında da fransızlar için mona lisa, italyanlar için son akşam yemeği'nde olduğu gibi bir çekişme vardır.

gotik yapılar uzun, görkemli ve sivri hatlara sahiptir. tüm bunlar tanrı' nın ve din fenomeninin o dönemde her şeyden üstün tutulduğunun göstergesidir.

gotik mimarinin karakteristik özelliklerinden biri olan dayanma kemerleri, yapıların ağırlıklarını yayması sayesinde, o döneme kadar cesaret edilemeyip yapılamayan devasa büyüklükte yapılar inşasında kolaylık sağlamasının yanında, pratik ve dekoratif olmasıyla da çok kullanılan bir inşaat tekniğidir. aynı şekilde sivri uçlu kemerler ağır ve büyük tavanların ağırlıklarının yayma konusunda başarılı olduğu kadar göze de hitap eder. gotik mimari’den önce ise tavanlar sadece daire ya da dikdörtgen biçiminde olabilirken, sivri kemerler sayesinde kubbeli, ihtişamlı yapılar yapılmaya başlandı.

romanesk inşaat tekniklerinin gelişmesiyle temelleri atılmış olan bu mimari tür yatay düzlemden dikey düzleme geçişin miladıdır. yapılarda vitraylarla süslü büyük pencerelerin kullanılması daha aydınlık, daha ferah bir ortam sağlamıştır. en ince noktasına kadar süslemelere önem verilir bu sebeple tek bir yapının inşası uzun yıllar boyu devam eder.

notre dame katedrali


duomo di milano

gotik mimari, hakkında rahatlıkla 5-6 ciltlik ansiklopedi yazılabilecek bir konu

avrupa tarihinde orta çağ, her ne kadar bir nevi duraklama dönemi gibi yansıtılsa da mimari açıdan romanesk sonrası gotik mimarinin ortaya çıktığı ve aslında çok görkemli bir dönemdir. o dönemde kasabalar, şehirler, en yüksek kiliseye/katedrale sahip olmak için birbirleriyle rekabet halindeydiler. özellikle ingiltere, fransa, almanya gibi bölgelerde her köşe başında yüksek gotik yapıların görülmesi esasen bundandır. inşa edilen kilisenin parası kasaba halkı tarafından toplanırdı, bir nevi imece. bina yüksek olunca yapımı hem daha zor hem daha maliyetli. o yüzden avrupa'daki gotik kiliselerin yapım tarihlerine baktığınızda genelde 100-200 yıl, bazen 600 yıl sürdüğünü görürsünüz. bunun nedeni, halkın topladığı para bittiğinde inşaatın durması, uzun sürdüğü için ustanın ölmesi, bir süre için yerine yenisinin bulunamaması vb. durumlardır. aslında tam da bu nedenlerden romanesk başlayıp barok biten çok bina vardır. konu hakkında temel bilgiye sahip gözler birinci katla üçüncü kat arasındaki farkı rahatlıkla görür. neyse... gotik mimari içine gireni cüceleştirir. gerçekten heybetlidir ve insanı ezer. zaten amaç da budur zira dönemin tanrı inancı budur.

gotik mimaride binayı yükseltmek için payandalar kullanılırdı. şimdi, burayı okuyorsanız büyük ihtimal notre dame'ı bildiniz. onun yan ve arka tarafına geçince her pencerenin yanından destek amaçlı yay benzeri yarım kemerlerin çıktığını göreceksiniz. işte onlar uçan payandadır. dönemin elverdiği koşullarda, en uzun yüksekliğe ancak bu tip destekler sayesinde ulaşılabiliyordu. gotik mimarinin en gösterişli örneklerinde bol bol bulursunuz bunlardan.

gotik mimariyi sadece orta çağ ile sınırlamak büyük haksızlık olur. o zamanlar doğmuştur ama mimaride gotik unsurlar hala kullanılır. tek tek vermeye üşeniyorum ancak "modern gothic architecture" "21st cent gothic architecture" vb yazıp ararsanız şahane örneklerini görürsünüz... mesela 20. yy ny gökdelenlerinde çokça vardır gotik unsurlar.


son olarak

türkiye'de de görürüsünüz gotik mimari. doğrudan, katıksız bir örnek var mı emin değilim ancak özellikle 19. yy sonrası cami ve kiliselerde çokça gotik pencere, süsleme mevcuttur.

ekleme: barok sonrası gotik unsurların geri döndüğü dönemi "gothic revival", "victorian gothic" veya "neo-gothic" olarak arayabilirsiniz.