İnsanı Gerçekten Amerikan İç Savaşı'nda Çarpışıyormuş Gibi Hissettiren Oyun: War of Rights

Campfire Games tarafından Aralık 2018'de yayınlanan oyunun, tarih bilgisi yüksek bir oyuncu tarafından yapılan incelemesi.
İnsanı Gerçekten Amerikan İç Savaşı'nda Çarpışıyormuş Gibi Hissettiren Oyun: War of Rights

war of rights, amerikan iç savaşı’nda geçen bir fps oyunu

FPS: First person shooter, oyuncu karakterinin kendi gözünden oynandığı oyun türü ve nişancı video oyunlarının yan türü.

zamanında biri çıkıp ileride bir virüs çıkıp dünyayı eve kapatacak, sen de bir bilgisayar oyununda sıkıntıdan yanaşık düzen yapacaksın yaptıracaksın dese gülmekle kalmaz herhalde sille tokat da girişirdim ama yalan yok, bunlar ilginç zamanlar. oluyormuş.

tarihi açıdan değerlendirildiğinde çok da güzel bir oyun olmuş. şimdi 1860'lı yılların savaş ortamını bir düşünürsek, aniden baş gösteren teknolojik atılımlar (yivli namlu, minie mermiis, buna bağlı artan isabet ve menzil, kapsüllü ateşleme, revolver, yivli topçu gibi) ile piyade ve süvari taktik dizposizyonundaki napoleon döneminden çıkamamanın yarattığı deli bir ikilem vardır. askerler hala saf saf sıra sıra omuz omuza hat piyadesi gibi davranmakta, beraber doldurup beraber ateş etmektedir. silahlar hala %90 ağızdan dolduruluyor olduğu için yere yatarak münferit inisiyatif alan hafif piyadeler avcı kolları vs tam yoktur. bu ortama o teknolojik atılımı getirip koyarsanız savaşta akacak total kan en az on misline çıkar. gerçekte de aynen böyle olmuştur, amerikan iç savaşı aşırı kanlı bir savaştır. oyunda da herşeyi doğru yaptığınızda dahi ölmek o derece kolay ki bu tarihi ikilemi gayet görüyorsunuz. ebesinin örekesinden nişan alan adamlar denk getirirlerse zayiata yol açıyorlar.

çünkü minie mermisi:


oyunda da oynanabilirliği ve kullanıcı dostluğu gibi şeyleri kısarak gerçekçiliğe yönelmişler

gerçekten bir sonuç almak istiyorsanız müfrezeniz ve bölüğünüzle bir şeyler yapmak zorundasınız. tek başınıza tam anlamıyla bir hiçsiniz. bölüğünüzle beraber dolduracak, beraber süngü takacak, aynı anda volley ateşleyecek ve beraber manevra yapacaksınız. dakikada üç atış yapacak doldurma disiplininiz var ve hattı terkedip kaçmıyorsanız birlik olarak savaşta nasıl bir fark yarattığınızı görebiliyorsunuz. yani oyun mekanikleri haricinde oyuncuların askeri disipliniyle kazanılabilen böyle başka bir oyun ben görmedim. yani oyundur neticede bana ne diyip tek başına gezip ona buna ateş edenlere oyunda gördüğüm kadarıyla rambo diyorlar ve bunlardan herkes irite oluyor.

oyunda bitli piyade harici bölüğün taburun sancağını taşıyan bayraktar bir tür spawn point işlemi görüyor. yere çökmeyip ayakta kalabildiği her 20 saniyede bir ölmüş bir asker onun bulunduğu yerden spawn olabiliyor. bayrağın kaybı falan inanılmaz sıkıntılı şeyler. bayrak o yüzden asla yere düşmüyor, millet birbirinin üstünden atlayıp bayrağı havada tutmaya çalışıyor. bayrak taşıyan adam sadece duruyor, başka yapabildiği hiçbir şey yok. ama en pasif olsa da en önemli görev.


bunun harici bir de her bölükte bir adet olabilen subay sınıfı var

subayın da bir kılıcı, 6 patlar bir colt 1851 veya lemat tipi revolveri ve dürbünü var. bölüğe 40 küsür emir verebiliyor ve subay olmak isteyen bunları kafa patlatıp ezberliyor. çok uzun bakamadım ama gayet derli toplu bir yanaşık düzen talimatnamesi yapmışlar. dirsek temas aralığı hiza, sıra açıl, sağa dön sola dön, çök, süngü tak, doldur gibi emirler mikrofonla veriliyor. bölüğe istikamet verip şurada dizil şuraya intikal et gibi klavye kısayollarından verilen emirler var. bunları öğrenince araziyi dürbünüyle izleyip, düşmandan görüntü alıp ne yapması gerektiğine karar veren bir tür subaylığa yol açıyor ki oyunda kim iyi subay kim kötü subay resmen isim yapmış tipler var. tabii o haritalarda epey oynamışlar ve reaksiyon süreleri kısa ama resmen işi o parametreler içinde yaşayarak deneyimle öğrenmişler. mesela bir seferinde mısır tarlalarında askerleri çöktürüp silah doldurtup bekleten savaşa sokmayan, sesleri dinleyip düşman taburunun başka bir taburla angaje olduğu anda haydi hop diye askerleri kaldırtan, dağ tepe koşturtup 80 metre sprintle düşmanın cenahına 30 adam dizip ön sırayı diz çöktürüp sıralı atış yaptırtabilen üstüne süngü hücumunda hattın içinden geçen bir confederate binbaşı gördüm. saygılar. yani istediğiniz kadar ramboluk yapın bu sevk ve idarenin yol açtığı hasarı düşmana başka türlü veremezsiniz. çığır açmışlar resmen.

onun harici işte astsubay camiası var, bunlar da subayın verdiği bir emir yerine geldi mi diye ona buna bağıran insanı havaya sokan enseli çavuşlar.

tabi bunlar oyunu piyade olarak oynuyorsanız olan şeyler. bir de topçu var ki, topu dolduran yürüten, 1860'ların logaritmik hesaplarıyla yivli/yivsiz topları nişan alan batarya komutanları var. hiç o işlere giremedim zaten reelde de topçu ile yıldızımız pek barışmış değildir ama gördüğüm kadarıyla iyi deploy atmış bir topçu bataryası ve takımda işini bilen bir topçu subay varsa bu iki sınıf birbirlerine resmen kaldıraç oluyorlar. en sevdiğim şeylerden biri de topçu ile piyade subayı arasında doğrudan iletişimin olmaması. bölükten bir er seçip "git topçu komutanına dispeç mesaj ver, şu ağaç hattının +20 berisini dövsün şu kadar dakika kala süngüyle çıkacağız" diye birini yollamanız lazım, o adamın yolda ölmeyip bataryaya ulaşması lazım, o sırada başınıza bir şey gelmemesi lazım, postanın ne diyeceğini unutmaması lazım, batarya komutanının bulunduğu noktadan hedefinize kerterizi olması lazım vs vs vs. yani demeye çalıştığım şey namussuzlar o derece gerçekçi yapmışlar. böyle silahı alıp düşmanın içinden geçmek gibi bir şey yok. tam bir takım oyunu.

bu durumda ne olmuş?

talim server'ları kurmuşlar. bazen uykum gelmemişse girip bakıyorum, 30 tane alman başlarında bir tane başçavuş gecenin bir yarısı yanaşık düzen çalışıyorlar. en disiplinli yanaşık düzeni yapan en başarılı ordu. bugün kışlada niye hala yanaşık düzen yapıldığını birinci elden deneyimleme fırsatı çok güzel bir şey benim için. askerliğin bu artık semboliğe kaymış uygulamanın bir zamanlar ne kadar hava su ekmek kadar ayrılmaz bir parça olduğunu görmek, o olmadı mı ne kadar beş para etmez bir askerli birlik olunduğunu gözlemlemek çok başka bir tat.


oyunda şahsi bir skor sistemi yok

kaç kişi vurduğunuz, kime headshot çektiğiniz, en çok kimin hasar verdiği, vurduğunuz adamın ölüp ölmediği falan gibi şeyler yok. ve sırf bunların olmaması fps serverlara girip hile yapan adamları resmen kesmiş. şahsi ödül sisteminin yokluğu yüzünden cheater camia eaah bununla uğraşılır mı diye başka oyunlara yönelmiş. şahsi olmasa da ortada geçer tek skor takım skoru. kaç zayiat verilmiş, hattı kaç kişi terketmiş, kaç kişi hatta kaç kişi avcı kolunda kaç kişi hat dışında ölmüş. zafer bunlara bağlı değil tabii ki, zafer belli noktaların çatışılarak alınması üzerine kurulmuş. üstüne sayılara bakıldığında el mi yaman bey mi yaman anlaşılıyor. karşı taraftan kaç kişi öldüğünü bilmiyorsunuz ama etrafınızı gözlemlediğinizde hat dayanıyor mu çatırdıyor mu görüyor, sesleri dinlediğinizde düşmanın kaç volleyine karşı bir kaç volley atabiliyoruz onu farkedip bunlar hakkında eğitimli tahmin yürüterek devam ediyorsunuz. o kısmı da çok gerçekçi olmuş.

oyunda işte ufak nüanslar var, güneylilerin ekipmanı çok kötü ve askerin çoğunun (eyaletine göre) ayağı falan çıplak. silahların bazıları yivsiz ve 100m ötesine isabetleri yok. union/yankee tarafı ise çok daha iyi donanmış, hepsi mavi üniformalar giymiş geliyorlar. gerçekte nasılsa öyle yapmışlar.


negatif değil (bence) ama söylense de iyi olur, camiada çok toksik tipler var

yani amerikan iç savaşı ve ardından gelen yeniden yapılandırma/reconstruction dönemi insanların zihninden bu fikirleri silmiş değil. gerçek hayattaki fikir ayrılıklarının %100'ü bu yüzden oyunda ayniyle mevcut. gerçek hayattaki güney eyaletlerinde oturan redneck hillbilly tayfa yanında konfederasyona sempati duyan bir miktar eğitimli kesim güneyli oyuncu kitlesini oluşturuyor ve bunlar cidden kendi güneyli aksanlarıyla konuştuklarından oyundaki atmosfer çok ilgi çekici. ama bu adamlar aynı zamanda amerikan demografisinin dibini de teşkil ettiklerinden gerçekten ırkçılar, gerçekten n word falan kullanan, joe biden'dan, demokratlardan, veganlardan, hillary'den ve obama'dan nefret eden second amendment diye yatıp kalkıp evinde 3 av tüfeğinden aşağı olmayan tipler. yankee tarafı ise bunun tam polar zıttı: amerikan doğu kıyısında daha eğitimli, daha anlaşılabilir aksanla konuşan ama (gözlemlediğime göre) alayı politik doğrucu bir tür güruh. bu iki grup birbirlerinden nefret ediyor.

yani diğer fps oyunlarında rakip oyunun bir tamamlayıcı unsurudur. cs go'da falan rakibinizle mücadele edersiniz ama o rakibi oynayan adamla bir alıp veremediğiniz yoktur. burada makineyi bir tür gerçek nefret döndürdüğü için bu oyunun bir eşi bence yok. yani oyunun gerçekçiliği yanında arka plandaki politik görüş ayrılığını da iliklerinize kadar hissettiriyor. gerçek hayatta güneyli olan kimse aman bizimkilerin ayağı çıplak ekipmanı kötü diye gidip yankee seçmiyor yani. kim neye mensupsa ölümüne kadar onlarla oynuyor.

oyun şu an hala early access ve süvarisi falan daha eklenmiş değil, ayrıca fiyatı da tuzlu sayılır ama yurt dışında falansanız böyle ilginç bir deneyim için gözden çıkarılabilir.

oyun içi görüntüler