İnsanlar Değişir mi?

İnsanların karakteri, yeni tecrübeler ve bilgilerden sonra değişim gösterir mi? Sevdiğiniz ancak birkaç özelliğinin değişmesini istediğiniz kişi bunu başarabilir mi? Üzerine kafa yoran bir yazıyı paylaşalım.
İnsanlar Değişir mi?
iStock

insanlar her dönem yeni bir şey öğrenerek dönüşür

kişilik yapılanmasıysa ilk öğrendiklerimiz üstüne inşa edilir. yani çocukluk yıllarınızda yetiştiriliş tarzınız kişiliğinizin ağırlıklı kısmını oluşturur çünkü ilk öğrenilen otomatik doğru kabul edilir. buna bilişsel psikolojide otomatik düşünceler, şema terapide şemalar, ego psikanalizinde ise savunma mekanizmaları denir. bunların yanı sıra genetiğinde yaklaşık %40 düzeyinde etkin olduğu bilinmektedir.

bununla ilgili ilginç ve uç denebilecek travma çalışmaları bile mevcut. örneğin bir aile büyüğü tarafından devamlı tacize uğrayan bir birey bunu bir süreden sonra normalleştirebilmekte hatta suçu kendilerinde bulabilmektedir. girl, interrupted diye gerçek bir olaydan uyarlanan güzel bir film vardır, orada da işlenir. yine anne veya babası narsisistik veya sınır durum bozukluğuna sahip bireylerin çocuklarında da benzer sorunlar çıkabilir.

günün sonunda inançlar; bu süreçler sonunda inatla kendini korumak yani atalet yaratmak üstüne yapılanır. yanlış da olsa süreç devam eder. değişmek değil, tepki vermek üstüne gelişirler. en güzel örneği de okb hastalarıdır. obsesyonun yanlışlığını bilmelerine rağmen kompulsiyon yani nötrlemek için hareket yaratırlar.


insan ne zaman değişir?

hayatında bir şeyin yolunda gitmediğinin ayırdına vardığınızda ve sorunun "siz" olduğunu fark ettiğinizde değişim başlar. bakın değişir demiyoruz. değişim zor bir süreçtir. ağırlıklı olarak nesnel değildir, oldukça sübjektif bir konudur bu nedenle benlik devamlı olarak kendini savunmaya çalışacaktır. yani inançlar kendilerine karşı çalışan her şeyi reddeder.

ne zamanki kişisel deneyimlerden yükselen doğrulama (self-bias), yani algım dışında durumlar da olabilir diye düşünürsünüz işte o zaman değişim için bir adım atmış olursunuz. çoğunlukla insanlar bu aşamada başarısız olur çünkü inançlar benlikle bütünleşiktir ve nedensellik yerine kendilerini iyi hissedecek konulara inanmaya devam etmeyi tercih ederler. buna karşı çıkanlara ise benlik saldırır. benliğiniz devamlı sizi sabote eden en önemli şeydir. okb, depresyon, bipolar bozukluk, şizofreni bir yana bence psikanaliz kişilik bozukluklarında bu konuyu en derin ele alan ve iyi sonuç veren psikolojik akımdır.

(bkz: otto kernberg)
(bkz: heinz kohut)

hatta inançlarınıza karşı olan bireyle karşılaştığınızda o bireyin düşüncelerine değil, o kişiye de saldırılır. nefret duyulur, yani bir yerde inançlar karşı düşünceyi savunan bireyde nesneleşerek ve o kişiyi suçlayarak rahatlamaya çalışır.


sonuç olarak

objektif ve nedensellik içinde konular değerlendirildikçe ve bunu benlikle bütünleştirdikçe değişim yavaş yavaş gerçekleşir. tabii unutmayın 20 sene boyunca inşa ettiğiniz karakteriniz 1 senede değişmez. aynı obezite gibi uzun bir süreç, gerekirse terapi, tetiklenen şeylerin bulunması, bireysel inanç sisteminin, yani otomatik düşüncelerin değişimi için büyük bir çaba gerektirir.