İran'ın Çeşitli Şehirlerinde Yaşamış Bir Ekşi Sözlük Yazarının İran İzlenimleri

İran'ın nasıl bir ülke olduğunu merak edenler için, orada yaşamış, çalışmış bir Ekşi Sözlük yazarı anlatıyor.
İran'ın Çeşitli Şehirlerinde Yaşamış Bir Ekşi Sözlük Yazarının İran İzlenimleri

10'un üzerinde kez ziyaret ettiğim bir ülke iran. şiraz, tahran ve gürgan'da bir süre yaşadım. gördüğüm şey ise medyanın ne kadar yalancı, ne kadar doğrulardan uzak olabileceği. türkiye iran olmasın diyen bir sürü insan var çevremde. ben de gitmeden görmeden önce böyle düşünüyordum. pek çok yanlış bilgi var ortada. her gün sokakta adam asılıyor, her an birilerinin kolu bacağı kesiliyor, kamçı ise gündelik standart olarak algılanıyor gibi bir dezenformasyon var. gerçek yaşamın ise bunlarla alakası yok.

iran halkı özgür değil, pek çok şeyden kısıtlı durumdalar

uydu yok, internet yavaş, internet hızlansa bile neredeyse tüm siteler yasaklı vb. ama bunu halkın istediğini söylemem. yani bugün akp tarafından yönetilmeyi istemeyen nasıl bir çoğunluk varsa, iran'da da büyük bir çoğunluk bu hükümetten rahatsız. bunu söyleme sebebim; öyle her önünüze gelen iranlıyı şeriatçı olarak algılamamanız için zira eğitim ve kültür seviyesi olarak bizden daha yukarıdalar.


bir başka konu ise devlet yaklaşımları

mesleğim gereği türkiye'de de iran'da da genelde devlet kuruluşlarına çalışıyorum. oradaki yöneticilerin genel yaklaşımı türk yöneticilerine göre daha dürüst. rüşvet vb. isteyen de var ama neredeyse hepsi öncelik olarak işin doğru yapılmasını istiyor. trafikleri türkiye'den daha kötü durumda ancak neredeyse her köşede trafik polisi var ve türkiye'deki gibi uyanıklar yırtamıyor. polis çatır çatır cezayı çakıyor. merak etmeyin, kırbaç üzerinden değil; bildiğiniz iran riyali üzerinden ceza kesiyorlar ancak adamın anasını ağlatacak miktarlar. kitap, bilgisayar ve ne hikmetse optikçiler yoğunlukta. tüm elektronik cihazlar türkiye'den daha ucuz. son iki telefonumu da iran'dan satın aldım. bir dahaki gidişimde gözlüğü de oradan alırım.

iş güvenliği anlamında türkiye'den daha duyarlılar. sinyalizasyon güvenlik önlemleri misliyle fazla. ticaret anlamında ticari itibar çok önem taşıyor. ulen burası da 3. dünya ülkesi, sallayalım diyemiyorsunuz. merak etmeyin, kolunuzu bacağınızı kesmiyorlar ama kredibilitenizi ve devletten iş alma olanağınızı tüketiyorlar.


2 sene zorunlu askerlik var

dönem dönem bedelliye gidilebiliyor. ancak üniversite mezunu iseniz genelde öğleye kadar çalışıp öğleden sonra kendi iş yerinizde bile takılabiliyorsunuz. daha enteresanı; benim ekibimdeki bir yazılımcı orduya bir yazılım yazma karşılığında askerden muaf oldu. yani askerliğini 3 ay gibi bir süre yaptı, onda da yazılımının eğitimini ve geliştirmesini yaptı. öyle dakika-saat cinsinden askerlik yok. askerde yaptığınız fayda uyarınca erken bitirmeniz olası. askerliğe dair bir başka şey ise; tüm şehirlerin cadde ve sokaklarının şehit resimleri ile kaplı olması. bazılarının kenarında nerede ne yaparken öldükleri gibi bilgiler de yazıyor.


beni şaşırtan bazı şeyler

beni en şaşırtan şubat ayı eksi 20 derece soğukta elbruz dağlarının üzerinden geçerken yolda 20 km aralıklarla nöbet tutup radar kontrolü yapan polisler olmuştu. türkiye'de istanbul'dan çıkıp marmaris'e tek polise rastlamadan gidebiliyorsunuz.

geçen ay iran'da iken ofisten otele tuttuğum taksinin şöförü benden fazla para aldı. farsçam olmadığı için adamla kapışamadım ve parayı verdim. ancak ertesi gün ofise gelince iranlı arkadaşlara durumu anlattım. durağı aradılar ve fiyata itiraz ettiler. yarım saat sonra fazla ödediğim parayı biri geri getirdi. meblağ olarak fazla değildi ama adamlar itibar vb. şeylere çok önem veriyorlar. bu olay tahran'da oluyor, yaklaşık nüfus istanbul ile aynı.


bir başka konu ise meyve sebze bolluğu

çoğu hormonlu tohumun kaynağı israil olduğu için meyve sebze hala doğal. yediğim çoğu meyve ve sebze gerçekten anne-babamın çocukluklarını anlattıkları gibi. tatları ve kokuları var. ülke senelerdir ambargo altında olduğu için gayet kendi ayakları üzerinde duruyor. tabii ki petrolün etkisi büyük ancak yine de kendi arabalarını vb. üretiyorlar. olmazsa çin'den gelen bir sürü çakma araba dolu ortalık. bu arada her bakkalda coca cola bulabiliyorsunuz. bakkallar ise çocukluğumuzun köy bakkalları gibi. market kültürü pek yaygın değil. ancak o bakkallarda her şey var abi. türk ürünleri de oldukça fazla. genelde bir dükkana girdiğimde önce türkçe, sonra ingilizce, en son farsça deniyorum.


şehircilik açısından bizden daha fazla gelişmişler

sokaklardaki su kanalları, yolların genişlikleri, kaldırım genişlikleri, bina standartları vb. bizden iyi durumda. enteresan olan bir kere inşa ediyorlar, bir daha yüzüne bakmıyorlar. o yüzden her yer harabe gibi. tahran'ın kirli havasının da etkisi var sanıyorum.

son olarak istanbul'dan tahrana giden hipertansiyon hastası olarak, tahran'da hava istanbul'a göre çok kuru. ilk bir iki hafta burun kanaması ve tıkalı burun standart, sonra zamanla geçiyor. şiraz falan tam felaket. burnunuzun içi katılaşıyor resmen.