Işık Hızını İlk Defa Gerçeğe Yakın Ölçmeyi Başaran Gökbilimci: Ole Roemer

1644-1710 yılları arasında yaşamış olan Danimarkalı astronom Ole Roemer, 1676 yılında yaptığı gerçeğe yakın ışık hızı tahminiyle tarihe geçti.
Işık Hızını İlk Defa Gerçeğe Yakın Ölçmeyi Başaran Gökbilimci: Ole Roemer

ole roemer, 1676 senesinde ışığın hızını gerçeğe yakın bir şekilde (yaklaşık olarak 230 bin km/sn olarak) ölçmeyi başarmış danimarkalı gökbilimci ve matematikçidir. peki roemer, ışığın hızını mı arıyordu? hayır, hatta yaşadığı dönemde ışığın sonlu bir hızı olabileceğine dahi inanılmıyordu (mesela galileo, 15 km mesafedeki iki kulede ateş yakarak ışığın hızını bulmaya çalışmış, deneyin sonunda da ışığın sonlu bir hızı olamayacağı kanaatine varmıştı).

roemer o sıralar ingiltere’de basına ödül konulan bir belanın çözümünü geliştirmek için çalışıyordu. derdi, açık denizde ilerleyen denizcilerin, o anda dünya üzerindeki koordinatlarını bulabilmelerini sağlayacak etkili ve pratik bir metod bulabilmekti. hadi enlemi tespit etmek o kadar da zor değildi, zira kutup yıldızının yüksekliğini usturlap ya da çapraz çıta ile bulabiliyordunuz ancak boylamın tespiti için etkili hiçbir metod yoktu. galileo’nun, jüpiter'in uydularının konumları üzerinden günü saat dilimlerine onu da saat başına 15 boylam derecesiyle çarparak yola çıkılan limana olan uzaklığa çevirmek için bir metodu vardı. ancak bu metodun tesiri için bütün bir yıl ölçüm yapılması ve koca koca cetveller hazırlanması ve sonra da bu cetvellerle hesap yapılması gerekiyordu. pek pratik olmasa da bu metod o sıralar en çok ilgi uyandırmış ve üzerinden en çok çalışılan metod olmuştu. işte bizim roemer de jüpiter ve uydularının davranışlarına merak salmış bilim adamlarından biriydi. roemer, evinde kendi yaptığı dev sabit teleskobu ile gök küreyi tararken ve bahsedilen metodu geliştirmeye çalışırken enteresan bir keşifte bulunur.


çalışmaları sırasında jüpiter'in uydularının, yılın farklı dönemlerinde karanlık bölgeye giriş ve çıkışlarındaki sürelerde ritmik sapmalar keşfeder. yani galileo’nun önerdiği metoda göre çıkarılacak bir cetvel, bu sapmalardan dolayı asla hassas bir sonuç veremez. ayrıca roemer şunu da bilmektedir ki, dünya'nın uydulara olan mesafesi, güneş etrafında dönüşü sırasında artıp azalmakta yani jüpiter'in uyduları ile dünya arası mesafe değişkenlik göstermektedir. kanımca roemer, bu kesişimi yakaladığında dönüp kalmıştır. çünkü bu sonuca göre, tespit ettiği sapmalar bu değişken mesafeden kaynaklanmakta, yani uyduların görüntülerinin teleskobuna ulaşma süresinden kaynaklanmaktaydı. kısacası ışığın belli ve sonlu bir hızı vardı. 

peki bu hız neydi? roemer’in bu soruya yanıt aradığı çalışmalarında yaptığı çizimlerden metodunu ve bulduğu sonucu öğreniyoruz. güneş-dünya arası mesafe o yıllarda 155 milyon km olarak kabul edildiğinden 61 günlük (ki yörüngesinin yaklaşık altıda biri ve bu 61 günlük mesafe de yine 155 milyon km kabul ediliyor) dünya çevriminin 11 dakikalık bir sapmaya yol açtığı bilgisinden hareketle ışığın 155 milyon km yolu 11 dakikada geçtiği sonucuna ulaşan roemer, ışığın saniyedeki hızını ise yaklaşık 230 bin km olarak hesaplar.

Işık Hızından En Az 10 Bin Kat Daha Hızlı Bir İletişimin Mevcut Olduğu Teori: Kuantum Dolanıklığı