"İşini Bitirdi, Döndü Arkasını Yattı" Olayının Bilimsel Adı: Ejakülasyon Sonrası Sendromu

Cinsel birliktelik sonrası erkeklerin aldığı ruh hali oluyor tam olarak.
"İşini Bitirdi, Döndü Arkasını Yattı" Olayının Bilimsel Adı: Ejakülasyon Sonrası Sendromu
iStock.com

erkeklerde görülen (genellikle) nam-ı diğer "refrakter periyod". orgazm anında salıverilen oksitosin hormonuyla ilgili bir durum. 

kadında uterusta kasılmalara (ve dölün yayılmasına) sebep olan bu hormon erkeklerde kişiden kişiye değişiklik gösteren bir süre boyunca (ortalama yarım saat) tekrar erekte olmanın engellenmesine ve cinsel isteğin azalmasına sebebiyet veriyor. 

bu sanırım doğanın, erkeklerin çatlayana kadar sikişip kalp krizinden ölmelerini önlemek nedeniyle almış olduğu bir önlem.

sadece ülke erkeklerine özgü olmayan, tüm erkekleri kapsayan geçici ruh halidir. kadınlarda da bir benzeri veya eşleniği var mı tam emin değilim, ama erkeklerde iyi ki var bu. eger boyle birsey varolmasaydı, erkek dur durak bilmez, birileri hastanelik olana kadar devam ederdi. bu yüzden insanlık ırkının devamını sağlayan, seks sırasında telef olup ölmemizi engelleyen bir hissiyattır.

bu noktada erkeğin üstüne düşen, "lan iyi birşeymiş bu" sonucunu çıkarmamak ve erkenden dükkanı kapatmamaktır. kadının üzerine düşen ise erkeği azıcık kendi haline bırakmak olabilir. gerçi adamı hiç bu sendroma sokmayan kadınlarda vardır, onlara denk gelip sevişirken dilediğiniz gibi ölebilirsiniz.

nasıl ki bir sürü program açıp kapatılan bilgisayar şişiyor, işletim sistemini reboot edince rahatlıyor bilgisayar; erkek de işte ejekülasyon sonrası bir reboot süreci yaşıyor. 

bu süre zarfında erkekler gitarda sıfır hata ile stairway to heaven çalabilir, üç katlı integral alabilir, bulaşık yıkayabilir, bozulmuş elektrik süpürgesini tamir edebilir, kitapları raflara falan dizebilir. tek yapamayacağı şey konuşmak, konuşmaya çalışmak ve iletişim kurmak. onu yapamadığı için de öküz olur. işte öyle bir süreç...

o an erkek beyni: 

"of oğlum değdi mi onca şeye terledik bi de of. yok acı yok bi daha hayatta olmaz yani. hem ne o öyle çok çağ dışı.(etrafa bakılır) aa o perdenin köşesi mi çıkmış bi ara takmak lazım. ( ayağa kalkılır) acıktım bi de nasıl bi enerji harcadıysam, mutfağa gideyim en iyisi. şurda da kola vardı iyi gider kekle. yemek derken üşüdük cıbıl cıbıl geziyoruz en iyisi yatağa dönmek. laan yatakta biri var, yatakta biri var! nerden girmiş ki hırsız mı ki bu. memeleri var, gülümsüyor bi de kesin bıçak çıkartcak yorganın altından. he meme varsa dişidir bu. du bi saniye oğlum bu bizim hatun ya şimdi hatırladım. hehehe hatun ver bi yanak bakayım. "

yeterince aşık değilseniz, partnerinizi her hali ile sevmiyorsanız, tek gecelik ilişki ya da bedensel haz odaklı bir birliktelik yaşıyorsanız bu durum gayet doğaldır. 

er kişi bedenindeki hormon yükünü attığı zaman karşısındaki kadının o az evvel (ne kadar az olduğu cinsel performans ile alakalı) içindeki canavarı dışarıya salan bedeni sıradan gözükmeye başlar, zaten erkeğin boşalma sonrası bu fizyolojik duruma ihtiyacı da vardır çünkü beden kaybedilen kaynakları yerine koymanın yollarını arıyordur. önemli olan bu noktada erkeğin birlikte olduğu kadını gerçekten sevip sevmediğini anlamasıdır. 

eğer içinden sevgi temelli oynaşmalar ve şefkat bazlı sarılmalar geliyorsa doğru kişidir ama filmlerdeki o pantolonunu giyip acele ile sıvışmaya kastıran tipler gibi olası varsa ne aradığına bağlı olarak yanlış yolda olabilir. tabi bir de bunun 25 yıllık evlilik sonrası sırtını dönüp yatma varyasyonu var ama ona etki eden etmenler çooook başka, o mevzuya bilmiş bilmiş konuşmak beni aşar.

erkeklere dair bişi değildir bu durum. aynısı kadın dünyasında da yaşanıyor, uyandırayım.

yabancılaşmanın en temelinde aslında seviştiğiniz insana gerçekten yabancı olmak olduğunu düşündünüz mü hiç?yani sırf sevişmek için sevişiyorsunuzdur belki? inandırıyorsunuzdur kendinizi de, sonra yabancılaşınca aslında doğanızın gereği doğru insanla sevişmediğinizi biliyorsunuzdur.

belki dürtülerini biraz daha kontrol altına alabilmeli insan. tohumlarımı şimdi nereye saçmalıyım kafası değil de, başka bir kafa yaşamalı belki.