İyi Bildiğiniz Bazı Yazarlara Dair Pek de İyi Bilmediğiniz Dedikodu ve Anekdotlar

Cengiz Aytmatov'un kağıda alerjisi olduğunu, Ahmet Haşim'in nişanı attığını ve daha fazlasını öğrenmenizi sağlayacak şeker gibi bir içerikle geldik.

william shakespeare

hiçbir oyununda sahneye çürük domates atılmamış. o dönemde tiyatroların sergilendiği yerlere yakın, çürük domates tezgâhları kurulurmuş. seyirciler bir tiyatroyu beğenmedikleri zaman bunu sahneye domates atarak anlatırlarmış. çürük domatesten nasibini almaz ama yasa dışı bir işin aranan bir sorumlusu olmaktan kurtulamaz. ingiliz bir politikacının evinde kaçak geyik avladığı için yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldığı ve sonrasında o politikacı hakkında küfürlü bir şiir yazdığı rivayet edilir. ünlü oyun yazarı ile ilgili başka bir rivayet ise tiyatro kariyerine tiyatro müşterilerinin atlarına bakıcılık yaparken başladığı yönündendir.

cahit sıtkı tarancı

evlenmek istediği kızın babası vezinsiz şiirler yazan (ölçüsüz şiirler yazmayı denediği yıllar) bir şairin solcu olduğunu düşündüğü için kızını cahit sıtkı ile evlendirmek istemez. dönemin cumhurbaşkanlığı genel sekreteri emniyet müdüründen şarin solcu olmadığına dair bir demeç vermesini rica eder. kızın babası gelip söylesinler der. iş biraz uzar ama sonunda bu mesele halledilir. şair, içkiye tövbe ederek sevdiği kadınla evlenir. cahit sıtkı’nın bir bilmece-bulmaca ustası olduğu da rivayet edilir. bir gazetede çalışan dostuyla bilmeceyi kim erken çözecek konusunda sürekli iddiaya girerler fakat şair bahsi her defasında kaybeder. sonra bir gün aynı gazatede çalışan bir arkadaşına bilmece konusunda usta olduğu halde bütün bahisleri kaybettiğinden dert yanar. arkadaşı gülerek gazetede yayımlanan bütün bilmeceleri şehsuvar’ın (cahit’in iddiaya tutuştuğu arkadaşının) hazırladığını söyler. cahit sıtkı bu duruma çok şaşırır. yolun yarısının otuz beş olduğunu söyleyen şairin bir dönem zamanının büyük bir kısmını bilmece çözmeye ayırdığını ve bununla ilgili iddialara girdiğini öğrenmek çok ilginç.

ahmet haşim

fecr-i ati edebiyatının akşam ve merdiven şairi ahmet haşim küçük yaşta kaydolduğu lisede, arkadaşları futbol oynarken hiçbir oyuna ve spor dalına iştirak etmez, daima kaçar. köşesine kaçan her insanın yaptığı gibi kitaplarla uzun süre haşır neşir olmak yerine yalnızca sembolik kitapları okumayı tercih eder. çok yemeyi, çok konuşmayı sever. boğazına çok düşkün olması sebebiyle birçok yemek tarifinde ustalaşır. kendini çok çirkin sananların yaşadığı ızdırabı ömür boyunca yaşar. ayna karşısına geçerek çirkinliğine lanet okur. ince bedenin üzerindeki koca başı ve yüzündeki kocaman bir çıban onun kendini daha kötü hissetmesine sebep olur. yakup kadri karaosmanoğlu’nun gülümsemesi ile çekici bir hal alan yüzüne karşı söylediği övgü dolu sözler bile onu teskin etmeye yetmez. bir başka rivayet ise ahmet haşim’in uskumru sevdası yüzünden nişanlısını terk etmesidir. nişanlısının evine sık sık gittiği günlerden birinde bir gün sofraya uskumru getirilir. şair bu yemeği çok beğenir. müstakbel kayınvalide ise bundan güç alarak şairin cebine bir kâğıda sardığı uskumru dolmasını gizlice koyar. ertesi gün elini cebine attığında elinin yağ içinde kaldığını fark eden şair bu durumdan tiksinir ve kayınvalidesinin bir hatası yüzünden nişanı atar.

neyzen tevfik

hayatının son zamanlarını bakırköy akıl hastanesinde geçiren şair, kendisini tanımayanların deli zannedeceği birtakım hal ve hareketler sergiler. düdük çalarak çocukları etrafına toplar. plak doldururken çok içkili olduğu için deneme saatleri çok zor geçer. sadece şiirleri ve neyi ile kazanç sağlayan şairin düzenli bir geliri yoktur ancak rakıya büyük bir zaafı vardır. buna rağmen içkiye tövbe eder ama yine dayanamaz. ağzına uzattığı bir hortumla içkiyi ağzına değdirmeden içmeye çalışır. içkiye karşı koyamayacak duruma geldiği zamanlarda bakırköy akıl hastanesine giderek göz yaşları içinde oraya kapatılmayı ister. hastaneye istediği zaman yatar, istediği zaman ortadan günlerce yok olur. zamanının büyük bir çoğunluğunu meyhanelerde geçirir. hakkında “sürünmek istediği için sürünüyordu” gibi bir söylenti var.

cengiz aytmatov

kırgız edebiyatının usta yazarı cengiz aytmatov kâğıda karşı alerjisi olmasına rağmen sonunda nefes darlığı yaşayacağını bile bile bir günde yüzlerce kitap imzalamayı ihmal etmez. işi bittikten sonra otel odasına çekilir, yaşadığı buhranı kimseye sezdirmemeye gayret ederek kağıt alerjisinden kaynaklı rahatsızlıklarının geçmesini büyük bir vakar ile bekler.

mark twain

az nüfuslu bir köyün küçük bir kulübesinde yaşamasına ihtimal verilmeyen hastalıklı ve zayıf bir bebek olarak dünyaya gelen yazar, beklenilenin aksine yaşar fakat birçok ünlü edebiyatçı gibi okulu hiç sevmez ve okuldan hep kaçar. okuldan kaçtığı zamanları nehir kıyısına geziler düzenleyerek değerlendirir ve bu kıyılarda defalarca boğulma tehlikesi atlatır. hiç görmediği bir kadının resmine aşık olur ve uzun yıllar sürecek sevgi ve saygı ile dolu bir evliliğin temelleri daha o zamanlar atılır. bir rivayete göre doğduğu gün gökyüzünde arzı endam eden kuyruklu yıldız öldüğü gün de görülmüştür.