Japonya, Atom Bombaları Atıldıktan Sonra Çekildiği II. Dünya Savaşı'nın Ardından Neler Yaşadı?

6 ve 9 Ağustos 1945'te Nagazaki ve Hiroşima'ya atılan atom bombalarının ardından savaştan çekilen Japonya'nın o tarihten günümüze kadarki ilerleyişini anlatan sade bir yazı.
Japonya, Atom Bombaları Atıldıktan Sonra Çekildiği II. Dünya Savaşı'nın Ardından Neler Yaşadı?

1937 yılında japonya büyük bir gazla 2. dünya savaşına giriyor 1945 yılında nagazaki ve hiroşima'ya atılan 2 atom bombası sonrası teslim oluyor

ve sonrasında yaşananlar...

* douglas macarthur, japonlara demokratik bir anayasa yaptırdı. 1947'de yürürlüğe giren anayasaya göre, japonya sonsuza dek savaştan, yani ordudan vazgeçiyordu. imparator yalnızca devletin simgesi oluyordu, herhangi bir siyasal yetkisi yoktu.

Douglas MacArthur: II. Dünya Savaşı'nda Pasifik Cephesi'ndeki Müttefik kuvvetlere komuta eden Amerikalı 5-yıldızlı "Ordu Generali". 

* 7 ocak 1989'da imparator hirohito öldü, yerine akihito geçti. akihito'nun iki oğlu soylu olmayan kızlarla evlendiler.


* japon ekonomisine egemen olan sekiz büyük kuruluş (zaibatsular/ eski büyük feodal ailelerin sanayiciye dönüşmüş biçimleriydi) dağıtıldı. japonya'nın hayat düzeyi 1930-1934'teki dizeye gerileyecekti.

* soğuk savaş'ın başlaması, komünistlerin çin'i ele geçirmesi sonucu. abd japonya'nın iktisadi gelişmesini kösteklemekten vazgeçti. zaibatsu'ların yakasını bıraktı. "saldırgan ulusçu” diye her kesimden tasfiye edilen 1,5 milyon kişiden 100 binden fazlası kamu hayatına geri döndüler.

* 1951'de san fransisco'da japonya ile 48 ülke arasında barış antlaşması imzalandı. japonya ilhak etmiş olduğu ülkelerden vazgeçti, tazminat ödemedi, yeniden silahlanmasına izin verildi.

* 1951'de abd ile imzalanan karşılıklı güvenlik antlaşması abd'ye japonya'da süresiz asker bulundurma hakkı tanıyordu.

bundan sonra "japon iktisadi mucizesi”ne tanık oluyoruz

* 50'lerin ortasından başlayarak 20 yıl boyunca yılda ortalama %10 büyüyerek önce dünyanın üçüncü, daha sonra da ikinci büyük ekonomisi oldu.

* söz konusu mucizenin gerçekleşmesinde eğitim sisteminin yaygınlığı ve niteliği, japon işçisinin çalışkanlığı, kanaatkârlığı, tutumluluğu, kore savaşı'nda amerikan ordusunun gereksinimlerini japonya'dan sağlaması, askeri harcamaları olmaması ve başbakan şigeru yoşida'nın belirlediği siyasalar rol oynadı.

* japon sanayiini dokumadan demir-çelik, petrokimya, gemi yapımcılığına kaydırdı.

* 1970 osaka dünya sergisi, 1964 tokyo olimpiyatları japonya'nın dünyadaki yerini perçinliyordu.

* japonya'nın bu parlak gidişi arap-israil savaşı yüzünden oluşan 1973-1974 petrol şokuyla ağır bir sarsıntı geçirdi. japonya enerji gereksinimlerinin %80'ini ithalatla karşılıyordu, bunun da %80'i orta doğu kaynaklıydı. sonuç iflaslar, %25 enflasyon, işsizlik, iktisadi küçülme oldu.


* fakat japonlar sanayide ar-geye önem vererek, ağır sanayiden katma değeri yüksek ürünlere (elektronik aygıtlar, robotlar) yöneldiler. bölgesel eşitsizliklerini giderdiler, dış yatırımları çoğalttılar (bugün japon otomobillerinin 2/3'ü ülke dışında üretiliyor). 1976'dan başlayarak yılda ortalama %5'lik bir büyüme hızı tutturdular.

2. dünya savaşı'ndan bu yana onca yıl geçmiş olmasına karşın japonya abd'nin uydusu olarak kaldı. uyduluk kültür alanında bile görülüyor. dünyada bir yaygınlık kazanamamış olan, abd'nin kendine özgü beyzbol oyunu japonya'da tuttu. beyzbol deyince şimdi abd ve japonya akla geliyor.

* abd japonya'nın kendisine yaptığı ihracat hacminden rahatsız olunca, 1985'te japon parası yen'in değerlenmesini istedi. japonlar buna uymak zorunluluğunu hissettiler. azalan ihracata karşılık iç tüketimi özendirecek önlemler aldılar. ama japon ekonomisinin dengesi giderek bozuldu.

* 1989 sonunda tokyo borsasının çökmesiyle, 1990'larda bunalım baş gösterdi. japonya'da görülmemiş şey: işten çıkarmalar başladı. oysa bir japon bir işe girince ömrünün sonuna kadar o işte kalmayı beklerdi. borsalarda, taşınmazlarda büyük düşüşler yaşandı.

* 1994'te abd kendisiyle japonya arasındaki büyük ticaret açığını azaltmak için japon pazarına daha fazla girmek istedi. japonya önce direndiyse sonradan razı oldu. böylece sigortacılık, cam, telekomünikasyon, tıbbi malzeme alanları dış rekabete açıldı. 1998 asya bunalımı süregiden bunalımı daha da şiddetlendirdi.


* japonya'nın siyasetinde göze çarpan bir nokta, sosyal demokrat (sosyalist) bir partinin varlığına rağmen, seçimleri 1947'den itibaren, başta liberal demokrat parti olmak üzere, hep tutucu partilerin kazanmasıydı. oysa bu partinin adamları birçok kez yolsuzluk rezaletleri yüzünden çekilmek zorunda kaldılar, hatta mahkemelere düştüler. türkiye'ye benzeyen bir durum var demek ki. bizde de 1950'den başlayarak sağcı, tutucu partiler bugüne dek her zaman tbmm'deki sandalyelerin çoğunluğuna sahip oldular.

acaba japonya ve türkiye'deki bu durumun ortak paydası var mı? şu olabilir: her iki ülkede, özellikle japonya'da maddi modernleşme alanında birçok gelişmeye karşın ideolojik hegemonyasını sürdüren bir feodalizm söz konusudur. olasılıkla, ortalama japon'un kafasında imparatorla liberal demokrat parti özdeşleşiyor ve zihniyet bakımından feodal olduğu için, o partiye oy veriyor olabilir. oysa sosyal demokratlar (sosyalistler) belki de imparatora ya da imparatorluğa daha az saygılı (belki düpedüz saygısız) görüldükleri için seçimleri kazanamıyorlar.

* 1993'te iktisadi bunalımın had aşamada olduğu sırada liberal demokrat parti iktidarı yitirdi, ama 1996'da yine iktidardaydı.

* japonya'da 1945'ten sonra kadın-erkek eşitliği hukuken sağlanmış olsa da uygulamada bu eşitliğin bulunmadığını gösteren pek çok işaret var. kadınların erkekler denli eğitilmiş olmaları da davranışları fazla etkileyemiyor. japonya denli gelişmiş olmayan türkiye'de de böyle olduğunu görüyoruz. bunlar eğitim, teknoloji ve maddi gelişmelere karşın feodalizmin zihniyet, davranış biçimleri olarak canlılığını koruyabildiğinin göstergesidir. oysa japonya'da okuryazarlık %99'dur. çoğunluk, en az 12 yıl eğitim görür.

2020 yılında japonya

* nüfusu 126 milyon (dünya'da 11.) ve her sene yılda 276 bin kişi azalıyor.
* nüfusun %98'i japon.
* dünyanın en büyük 4. ekonomisi (5,5 trilyon dolar)
* kişi başına düşen geliri yılda 43 bin dolar (dünya'da 28.)
* yetişkin bezi satışının bebek bezi satışından fazla olduğu ilk ülke.

bonus: 1937-1945 yılları arasında 2. dünya savaşı sebebiyle 3 milyon kişi hayatını kaybediyor. 1945 yılındaki nüfusu 71 milyon.

kaynaklar
sina akşin / kısa 20. yüzyıl tarihi kitabı
vikipedi