Japonya'da Çalışan Bir Ekşi Sözlük Yazarının İş Hayatı Konusundaki Hayal Kırıklıkları

Japonya'da mühendis olarak işe başlayan bir Ekşi Sözlük yazarı "tam yaşanacak yer" dediği Japonya'da iş hayatı konusunda biraz hayal kırıklığına uğramış görünüyor.
Japonya'da Çalışan Bir Ekşi Sözlük Yazarının İş Hayatı Konusundaki Hayal Kırıklıkları

japonya tam yaşanılacak yerdir ama tam çalışılacak yer değildir. belki de benim çalıştığım şirket özelinde de olabilir, tam bilemiyorum.

uzun zamandır japonca öğrenip japonya’da mühendis olarak çalışma hayalini sonunda gerçekleştirdim. bugün işte ikinci günümdü. şimdiye kadar başımdan geçenleri anlatayım, devamını getiririm ilerleyen zamanlarda.

ilk gün işe gittim, 9:30’da oryantasyon başladı. 3 saat kadar sürdü. bu süre içerisinde her şeyi baştan sona anlattılar, ayrıca greyfurt rengi bir önlük verdiler. şirketteki herkes bu üstü giymek zorunda, gitmiyorsa da mutlaka beyaz gömlek giyecek. pantolon sadece chino veya kumaş pantolon olacak.

buradan çıktıktan sonra benim takım lideri toplantı odasının önünden çocuğunu okuldan alan veli gibi aldı çalıştığımız 8. kata çıkardı. burada ofisin kullanım kurallarını öğreten birinden tekrar 1 buçuk saate yakın oryantasyon aldık. mesela zarf mı aldın; ismini yazıyorsun, chris dorner zarf aldı diye. her şey için böyle. yemeğe mi gidiyorsun? dur gitme! önce bilgisayarı masanın altındaki çekmeceye koyacaksın. ha masa demişken, her şey japan sized olduğu için 1.86 boyla masaya doğru düzgün sığamamam da var. koltuk bildiğin indire indire tabure oldu; kahvehanedeki yancı dayılar gibi çalışıyorum masada.

ofis kurallarının ardından it biriminden bir arkadaş geldi, bilgisayarın olaylarını halletmek için. bilgisayar tamamen gözetim altında; istediğin gibi bir şey indiremiyorsun, google chrome bile yasak. edremit browser'a kaldık. bilgisayarın bios şifresi ayrı, kullanıcı şifresi ayrı vs. bir yığın tantana.

şu anda toplantı için kulaklığım olmadığımdan kulaklık siparişi verdik, şirketin sisteminden girip ne için verdin, yöneticin kim vs. hepsini dolduruyorsun. otomatik oluyor ama sistem bildiğin windows xp zamanı, 15-20 sene öncesinden kalma. her gün işe girip çıkarken yine xp zamanından kalma smash diye bir sistemden timetable dolduruyorsun; kaçta geldin, kaçta çıktın, yazıyorsun. mesai ücretin ona göre ve kart okumasını karşılaştırarak belli oluyor. normalde ise işe başlamadan önce yıllık ücretini söylerlerken haftada 20 saat mesai yaparsan ve işte şöyle performans gösterip, şöyle bonus alırsan bu kadar alacaksın diye söylüyorlar.

masada yemek yiyemiyorsun, yemek yeme yeri hemen ofisin dışında oturma alanı var orada. öğlen yemeği zamanı zil çalıyor, ilkokul gibi. öğlen arasına çıkıyorsun, tekrar zil çaldığında geri dönüyorsun. şirketin restoranı ve kafesi var içinde. cafe çok ucuz; 140 yene ice caramel latte satıyorlar. yine yemek de ucuz; bugün 400 yene büyük bir somon, pilav, miso çorbası ve 2 çeşit yan ürün yedim. miso çorbası otomattan geliyor, süper bir şey. aynı şekilde soğuk sıcak yeşil çay otomatından ücretsiz çay alabiliyorsunuz yemeğin yanında.

şimdilik gözlemlerim bu kadar.