Kaba Sayılabilecek Derecede Süslemeden Uzak Eserlerin Yapıldığı Akım: Romanesk Sanat

11.ve 12. yüzyıllarda Batı Avrupa’da etkili olan bu mimari akım için güçlü, ağır, akılcı, dinin gereklerine karşılık veren bir mimari diyebiliriz. Ortaya çıkan eserler açısından bir değerlendirme yapınca "kaba" olarak nitelendirilebilecek bu sanat akımını Sözlük yazarı "paranormal paranoyak" ile inceleyelim.
Kaba Sayılabilecek Derecede Süslemeden Uzak Eserlerin Yapıldığı Akım: Romanesk Sanat
iStock


romanesk için kısaca, 11.ve 12. yüzyıllarda, batı avrupa’da etkili olan mimari üsluba verilen isim diyebiliriz. bir nevi karolenj ile gotik arası geçiş dönemi. bundan dolayı temelinin karolenj ve otto hanedanlığı döneminde atıldığı söylenebilir. "romanesk" terimi ilk olarak 19.yy’da kullanılmış. kelime olarak “roma’dan kaynaklanan” anlamına geliyor. bunun nedeni bu tarzın bazı yönlerinin antik roma mimarisine benzemesidir biraz da.

nedir, ne değildir demeden önce o dönem neler olmuş bakmak lazım biraz da

ilk olarak şehirlerin geliştiği, nüfus ve ticaretin arttığı bir dönem. yavaş yavaş manastır kökenli reform hareketleri başlıyor. insanlar santiago de compostela gibi manastır kiliselerine hac için gelmeye başlıyorlar. aynı zamanda 11. yy'ddan itibaren kudüs ve çevresini ele geçirmek için papa önderliğinde yapılan 9 haçlı seferi mevcut. reconquista hareketi de yine bu dönemlerde oluyor.

ismini aldığı antik roma mimarisine 3 özelliğiyle benzerliğini görüyoruz

- bazilikal plan

- tonoz örtü

- yuvarlak kemer

sonuçta, bu 3 özellikten yeni tip bir mimari yaratılmıştır. ortaya çıkan güçlü, ağır, akılcı, dinin gereklerine karşılık veren bir mimaridir. 

bu tip benzerliklere rağmen romanesk antik roma mimarisinden bazı noktalarda ayrılıyor

- roma bazilikası uzun ve alçak bir yapıyken; romanesk kiliseler daha yüksek inşa edilmiş ve gotik kadar olmasa da göğe yükselen kuleleri mevcuttur.

- roma dönemi yapılarında sütun tek bir gövdeyken ve kemerler sade bir görünüme sahipken; romanesk yapılardaki sütunlar ve kemerler daha hareketli, daha kalındır.

- romanesk tarzı kiliselerin duvarları daha kalın yapılmıştır. bunun nedeni ahşap yerine taş tonoz kullanması.

Galata Kulesi

bu dönem kilise mimarisinde uzunlamasına plan tercih edilmiş ve latin haçı planı geliştirilmiştir. daha önceki kiliseler gibi yangında yok olmasını ve tahribatı önlemek için kiliselerin üzeri ahşap yerine taş tonozla örtülmüş. tonozun ağırlığını karşılamak için kalın dış duvarlar yapılmış ve bunlar payandalarla desteklenmiş. kiliselerin içinde sütun yerine daha çok kalın taşıyıcı ayaklar kullanılmaya başlanmış. bunlar aynı zamanda nef tonozlarını da taşıyor. romanesk dönem sonuna doğru kaburgalı haç tonozlar yapılmaya başlanmış.

yine bu dönem kiliselerin içinde genellikle 3 katlı bir düzenlemeye rastlanır. altta nef arkadı denilen kısım bulunur ve bir kemer sırasından oluşur. onun üzerinde triforyum bulunur. triforyum, kilisede üst kattaki galerinin ana nefe bakan kısmında yer alan kemer sırası aynı zamanda. üzerinde 3. kat olarak pencere katı bulunur. kapı, pencere ve nef arkadındaki kemerler yuvarlak biçimli. romanesk’in yüksek evresinde ilk kez sivri kemer kullanılmaya başlanmış. bu, aynı zamanda ileride gotik üslubun ayrılmaz bir parçası olacaktır.

Bazı romanesk mimari örnekleri ise şöyle

Santiago de Compostela
St. Sernin
Battistero di San Giovanni
Speyer Katedrali


Patlamış Mısır Hakkında Daha Önce Duymadığınız Enteresan Gerçekler