Kanye West'in Merakla Beklenen Yeni Albümü Jesus Is King'in İncelemesi

2018'i Ye ve Kids See Ghosts albümleriyle dolu geçiren ama bir hit de çıkaramayan Kanye West, bir süredir beklenen yeni uzunçaları "Jesus Is King"i piyasaya sürdü. Sözlük'ün müzik yazarlarından "black monday" anlatıyor.
Kanye West'in Merakla Beklenen Yeni Albümü Jesus Is King'in İncelemesi
Görsel: The Daily Beast

kanye west, hız kesmeden ve sansasyondan uzak kalmadan müzik hayatına devam ediyor. geçen hafta west, çıkışı ufak bir yılan hikayesine dönen jesus is king albümü ile tekrardan kendini gösterdi. elbette albümün adı duyulduğu anda içeriği tahmin edilmişti ama yine de hiç kimse west'ten baştan sona bir hıristiyan rap albümü çıkaracağını beklemiyordu herhalde.

filmi biraz geriye saralım

2018 yılı west'in ye albümü ve kids see ghost projeleri ile geçmişti. kanye west'in bipolarlığının ekmeğinin yediği "ye" billboard'da bir numaraya çıksa da içindeki şarkılardan pek bir hit çıkarmadı. benim için, içinde iyi fikirler bulunsa da bunları pek iyi uygulayamayan, düet seçimleri işlemeyen ve sözleri garip bir albümdü. kids see ghost projesi ise zaafları ile ye'yi andırsa da daha derli toplu bir albüm görünümündeydi. ama buradan da bir hit çıkmadı. west'e 2018'de başarı getiren şarkı ise lil pump ile kaydettikleri i love it oldu. bunda klibinin de etkisi büyük oldu, çok da akılda kalıcı bir şarkıydı ama açıkçası çok da kötüydü. bu şarkının west'in yeni albümü yandhi'de yer alacağı söylenmişti. hatta albüm kayıtları için uganda'ya giden west'in yerel melodiler kullanacağı iddia ediliyordu. ama albüm, belirtilen çıkış tarihlerinde bir türlü çıkmadı. sonra bir anda albümün jesus is king adı ile çıkacağı açıklandı. bugün görülüyor ki albümde ise ne "i love it" ne de bir uganda havası var. bunlar yerine nur topu gibi yeni bir sansasyon ortaya sürülmüş.

sadece son iki senede trump hayranlığı, kölelik hakkındaki yorumları tve bipolarlığı gibi türlü türlü konu başlıkları sonrası bu seferki konu west'in tanrı'yı yeniden bulması. ben diğer sansasyonları gibi kanye west'in bu dini tavrında da bir samimiyetsizlik seziyor gibiyim. ama sezar'ın hakkı da sezar'a. bu tavır, west'in kids see ghost projesinde kid cudi'nın benzer konuları işlemesine izin vermesi, daha da geriye gidersek zamanında kendisine grammy de kazaran jesus walks şarkısında anlattıklarını düşününce çok da şaşırtıcı değil. west, bu yılın başından beri sunday service adlı toplantılar düzenleyip bir koro ve konuk sanatçılar ile dini şarkılar ya da günümüz hip-hop şarkılarının gospel yorumlarını söylemekte. hatta bu projeyi nisan ayında coachella'ya taşıdı. bu gospel havası albümün de dna'larına işlemiş. sunday service korosunun kendisi de zaten bazı şarkılarda yer almakta. ama gospel sevmeyecek dinleyiciler için de albümde çok güçlü anlar bulunmakta. albümdeki şarkı uzunlukları, düzenlemeleri, albümdeki konuk sanatçı sayısı ise "ye" albümünden çok farklı değil. albümün neredeyse bütün sözleri ise kanye'nin inancını tekrar bulması ve bu inancın ne kadar muhteşem olduğu hakkında. bir çok incil göndermesi var ki çok dindar olmayanların anlaması kolay değil. arada west'in ailesi, şöhreti ve yatırımları gibi bireysel konular ya da siyah hakları gibi toplumsal konular da işleniyor. ama bu konular da bir miktar alakasız yerlere yerleştirilmiş.

1. Every Hour

albüm çok ani bir şekilde sunday service korosunun söylediği every hour ile açılıyor. klasik bir kilise korosu şarkısı bu. arka planda sadece piyano ve daha derinden gelen bir org var. onun dışında soru-cevap şeklinde ilerleyen bir tanrı övgüsü dinliyoruz. başta ilginç gelse de sonlara doğru bayan bir performans bu. sanki farklı kayıtlardan farklı anlarda stüdyoda birleştirilmiş gibi. ya da kayıtlarda bir sıkıntı var. ana vokal de benim kulağıma biraz cızırtılı geliyor. şarkı başladığı gibi aniden bitiyor. albümün temasını ilk saniyeden verme açısından başarılı bir eser ama onun dışında dönüp dinleyeceğim bir şarkı hiç değil.


2. Selah

albümün gerçek açılışı selah ile yapılıyor. selah, incil'de birçok kez geçen ama anlamı konusunda halen tartışmaların olduğu bir nevi gizemli kelime(ymiş). cümlelerin sonunda kullanıldığı için dil bilimciler bunların bir geçiş olduğunu ve incil okunurken noktalama işareti yerine geçen bu kelimenin okunmaması gerektiğini iddia ediyorlar. şarkıya dönersek, albümün en iyi şarkılarından biri. kilise orgu ve bastığı akorlar, şarkının mistik bir havaya sahip olmasını sağlıyor. ilk kıtanın sonlarına doğru giren ve ikinci kıtada, özellikle sonlara doğru, volümü ve yırtıcılığı artan davullar sade ama güçlü bir ortam yaratıyor. kanye'nin rap performansı direkt ve vurucu. bütün şarkı boyunca bol bol incil referansı yaparak, zor günlerden dini inancıyla kurtulduğunu ve devam etmek için sahip olduğu enerjiyi buradan aldığını anlatıyor. bir de yandhi'ye ne olduğunu öğreniyoruz: "herkes yandhi'yi istedi, sonra isa bir temizlik yaptı". şarkının ortasındaki sunday service korosunun "hallelujah"ları çok etkileyici. herhangi bir dini inancı olmayan birinin bile bu bölümde tüyleri diken diken olabilir. en kötü "hallelujah, he is wonderful" kısmında içi titrer. şarkı west'in "woo woo" ünlemleriyle bitmekte. bu şekil ses efektlerini bir süredir çok kullanıyor kendisi. şarkı çok yırtıcı başlamasa da yırtıcı bir şekilde sona eriyor.

3. Follow God

bence albümün en iyi şarkısı follow god ve maalesef şarkıyı çok kısa tuttuğu için west'e teessüf ediyorum. beat'i çok hareketli. eski kanye west eserlerini anımsatıyor. whole truth adlı bir grubun can you lose by following god adlı şarkısından sample alınmış. bu soul/rock şarkısının melodik havası ve "father i stretch, stretch my hands to you" sözleri de şarkıya çok iyi gitmiş. şarkıda west, bir buçuk dakika boyunca durmadan, makina gibi rap yapıyor. söz olarak selah'da olduğu gibi eskiden yaptığı hatalardan sonra tanrıyı bulmasını incil göndermeleri ile anlatıyor. şarkı boyunca babasıyla yaptığı bir tartışmaya da gönderme yapmakta çünkü kendisi kanye'nin tavırlarını "isa-vari değil" diyerek eleştirmiş. bu da west'e çok dokunmuş olmalı. şarkıyı da "aaahhh" diye bağırarak bitiriyor. şarkı biraz daha uzun tutulup, sözlerini biraz daha heyecan verici yapsaymış kesinlikle bir hit olurmuş diyebilirim.

4. Closed On Sunday

albümün en hoş beat'i closed on sunday'e sahip. beat, iki bölümden oluşuyor. birincisinde çok tatlı bir klasik gitar melodisinin üstüne geri vokaller eklenerek, çok sıcak, bir yandan da hüzünlü bir hava ortaya çıkarılmış. west'in vokali de bu atmosferi başarı ile tamamlıyor. ye'de en sevdiğim şeylerden biri kanye west'in şarkıcılığıydı. bu şarkıda da bu yeteneği ön planda. şarkının ikinci bölümünde ise orgun çaldığı akorlar öne çıkarken, west'in sesinin sertliği biraz artıyor. elbette west'in farklı vokal tarzları sözlerde anlatmak istedikleriyle paralel ilerliyor. ilk bölümde "selfieleri bırak, instagram'ı bir kenara koy, aileni topla, el ele tutuş ve dua et" diyerek materyalizmden uzaklaşıp, inançlara tutunmayı öğütlüyor. west'in kardashian ailesinin bir üyesi olduğunu düşünürsek, kulağa biraz komik geliyor bu sözler açıkçası. ama vermek istediği mesaj olumlu bir doğrultuda. ikinci bölümde ise kendini tanrıya adadığını, şakası olmadığını söyleyerek herkese meydan okuyor ve ailesine bir şey diyeceklere tehdit savuruyor. tabii şarkının "closed on sunday, you're my chick-fil-a" sözlerine değinmeden olmaz. chick-fil-a, hıristiyan sahiplerinden dolayı pazar günleri kapalı olan bir fast food zinciri. hem zekice hem de saçma olmayı başaran bir gönderme bu. zekice çünkü konuya çok uygun. saçma çünkü bu kadar romantik ve içten, bir de maneviyattan bahseden bir şarkıda fast food referansı komik duruyor. şarkının sonundaki chick-fil-a çığlığı ise tamamen saçma.

5. On God

ingilizce'de "sick beat" diye tabir edilen altyapılardan biri on god için yapılmış. burada prodüktör pi'erre bourne'u takdir etmek gerekir. bu sürprizsiz ama gaz beat'in üstüne kanye west hiç durmadan rap yaparak bugün hayatta olmasını ve sahip olduğu başarılarını arkadaşlarına ve daha da önemlisi tanrı'ya bağlıyor. şarkının bu hiç durmadan ilerleyen enerjik havası muhteşem. sözleri için ise bir takım soru işaretlerim var. ilk bölümdeki toplumsal mesajlar doğru. siyahların çektiği zorluklar ajite edilmeden anlatılıyor. amerikan anayasasının köleliği şartlı kaldıran 13. değişikliğine eleştirileri yerinde. ama bu kadar derin giden şarkıda önce kanye west'in egosu ve narsizmine dalıyoruz. hadi bu da anlaşılır, sonuçta bu adam kanye west - meşhur megaloman. ama şarkının sonlarında kendi spor ayakkabı markası yeezy'nin başarısını tanrı'ya bağlıyor ama kazandığının çoğunu vergi yüzünden kaybettiğini, bu yüzden fiyatların yüksek olduğunu ve ailesini geçirmesi için kendi ürünlerinin pahalı olması gerektiğini anlatıyor. bu da elbette tanrı ve maneviyat konusuna tamamen ters düşen bir tavır. işte böyle tavırlar nedeniyle albümün anlattığı şeylerin samimiyetine şüphe ile yaklaşıyorum.

6. Everything We Need

albüm bu ana kadar müzikal olarak çok sağlam ilerlese de bu noktada heyecanını yitirmeye başlıyor. everything we need albüm daha çıkmadan yorumlanmaya başlayan bir şarkıydı. şarkıda ty dollar $ign ve ant clemons vokalleri yer almakta. bu ikili "ye" albümünde de all mine'ı söylemişler ama vokallerin onlara ait olduğu nedense albüm yayınlandıktan bir süre sonra ortaya çıkmıştı. bu sefer gereksiz bir gizleme yok. bu üçlünün bir önceki ortaklığı olan "all mine" seks üstüne yazılmışken, bu şarkı bir kilise şarkısı gibi. bu da çok ironik. şarkının en güzel kısmı west ama kendisinin vokalleri şarkıda çok yer kaplamıyor. auto tune yedirilmiş clemons'ın ve herhalde 5 kez üst üste kaydedilmiş ty dollar $ign'ın vokalleri şarkıda daha çok öne çıkmakta. beat'i çok düz. sözler çok düz. iki dakikadan kısa bir şarkı olduğunu da düşünürsek bir demo gibi bir şarkı dinliyoruz.

7. Water

water benzer bir tarzda ilerliyor. zaten bu şarkıda da ant clemons'ı dinliyoruz. ayrıca bu şarkı da albüm çıkmadan konserlerde yorumlanmıştı. ama bir önceki şarkıya göre daha bir gideri var sanki. clemons'ın vokali bir miktar daha tolere edilebilecek bir şekilde. belki de sesi geri vokallerde duyduğumuz sunday service sayesinde kulağa daha iyi geliyor. koro, bu şarkıda çok doğru yerlerde, çok doğru bir ses seviyesinde kullanılmış. şarkının en güzel yanı da bu koronun performansı. keza clemons çok iyi bir şarkıcı değil. west de aksi gibi bu şarkıda kendini çok tekrarlıyor. "hay senin jesus'una, yeter be, tövbe tövbe" gibi bir tepki veriyorum kendisini dinleyince. ama "su" teması şarkının ve albümün havasına iyi gitmekte. nakaratta bu saflık temasını çok iyi yansıttıklarını düşünüyorum.

8. God Is

god is, 1979 tarihli rev. james cleveland adlı bir gospel sanatçısının aynı isimli şarkısının üstüne kurulmuş. orijinal şarkıyı bir miktar tize çekmeyi tercih etmişler. güzel bir keşif olmuş. zaten genel olarak west sample'ları her zaman kalitelidir. west'in baştaki vokali de sample'ın üstüne cuk oturuyor. şarkı başında da çok etkileyici ilerliyor. ama kısa süre sonra west'in sesi çatallaşmaya başlıyor. en sonunda da oldukça kirli ve rahatsız edici bir hale bürünüyor. çok büyük ihtimalle "işte kanye west tüm çıplaklığı ile tanrı için tanrı hakkında şarkı söylüyor" imajı vermek için bu kirli sesi albümde tutmuşlar. ama bu tercih şarkıyı gerçekten çok zor dinlenebilir hale sokuyor. bir de bu bölümde sample'ın sesi kısılıp, şarkı biraz daha klasik rap havasına girdiği için şarkı özelliğini de kaybediyor. sözlerde yine bir sürpriz görmüyoruz. tüm albümde olduğu gibi burada da tanrı'nın rahmeti ve kanye west'e bahşettikleri anlatılıyor.

9. Hands On

albümde en az sevdiğim şarkı hands on oldu. bunda şarkının hem sözlerinin hem de müziğinin etkisi var. "hands on"da west, açık açık hıristiyanlara laf çakıyor ki bu kadar hıristiyan bir albümde bu tavır bence çok ilginç. kendisini "yarım ağız hıristiyan" olarak görenlere "beni dinlemiyorlar, beni sevmiyorlar" derken hatta "iki yüzlü birinden daha kötüsü yoktur" diyerek de laf çakıyor. yani bir yandan "dostluk", "sevgi" falan derken , bir yandan da kendisinin yeni yönelimini ilk önce benimsemesi gerekenlerle bir polemik yaratma çabası var. şarkının devamında fred hammond adlı gospel şarkıcısı da kanye'nin mesajını tekrarlıyor. ama şarkı sözlerinin kafası biraz karışık. mesela girişteki siyah hakları bölümü çok havada kalıyor. ya da nakarattaki "elleri kaldır, bana dua et" kısmı da tüm bu eleştirilerden alakasız duruyor. sözleri bir kenara bıraktığımızda fred hammond'un flow'unu rahatsız edici, vokalini ise ortalama buluyorum. west'in rap'i de genel olarak yavaş ve bayık. altyapıdaki tek nota çello sesi de kulak tırmalıyor.

10. Use This Gospel

ama use your gospel ile albüm tekrardan can kazanıyor. çok akılda kalıcı bir şarkı. şarkının ana melodisi çok hoş. zaten bütün şarkı boyunca geri vokaller bu melodiyi mırıldanmakta. nakarat da akla hemen kazınıyor. albümü ilk dinlediğimden beri kafamın içinde "use your gospel for protection" diye diye geziyorum - ki bu şarkının albüm sonunda olmasının da akılda kalıcılığında etkisi var. pusha t'nin verse'ünün tadı damakta kalıyor. kanye'nin hıristiyanlığa geç dönüşü ve kendi eksiklikleri hakkında söyledikleri bana samimi ve güzel geliyor. no malice'in verse'ü de oldukça güçlü. diğer vokallere göre daha sert bir vokal kullanmış. ama şarkının yıldızı kesinlikle kenny g. 90'ların başında büyük başarı toplayan saksafon yıldızı kenny g günümüzde nostaljik ve kitsch bir karakter olarak bilindiği için, adını albümde ilk gördüğümde kendisinin mizah amaçlı kullanıldığını düşünmüştüm. ama şarkının ana melodisini muhteşem bir şekilde çalmış. notalara oktavlar arasında dans ediyor adeta. kenny g çalarken tüm şarkıyı durdurup, bu saksafon soloyu öne çıkarmaları çok etkileyici olmuş. "iyi ki kanye west, 14 şubat'ta eşini mutlu etmek adına kenny g'yi özel bir performans için kiralamış" demek gerek. bu bölümden sonra beat'in biraz daha hızlı bir versiyonunun girmesi ve west'in "oh oh oh"ları da çok gaz.

11. Jesus Is Lord

albüm, üflemelilerin üstüne west'in "her diz yere çökecek, her dil itiraf edecek, jesus is lord, jesus is lord" sözleri ya da duası ile bitiyor. arka planda trompetlerin çaldığı melodi çok hoş. ama onun dışında şarkı hakkında çok şey demek mümkün değil. zaten 49 saniye sürüyor. ama şu kesin ki bu albümü olması gerektiği gibi isa ve tanrı'yı anarak kapıyor.


ye için dediğimi bu albüm için de söylemek gerek

müzikal olarak çok iyi fikirler var. özellikle albümün ilk yarısını dinlemek eğlenceli. ama albümün genelinde bayık ya da sıradan müzikal numaralar da var. yani müzikal kalitenin belli bir standardı yok. kanye west, seçtiği konudan ötürü sözlerinde de büyük sürprizler ya da şaşırtmacalar yapamıyor. evet, albüm konusu itibariyle ters köşe yapıyor ama şarkı sözlerine baktığımızda provokatif, akıllı, ironik ya da cin gibi sözler yerine, pazar günü herhangi bir kilisenin herhangi bir rahibinin söyleyeceği şeylerden fazlası yok. ep kısalığında bir albümde de bu kadar çok "meh" anın olması göze batıyor. en önemlisi de tüm entry boyunca dediğim gibi bu sözlerin samimiyeti hakkında büyük şüphelerim olması. west, gerçekten de selfie çekmeyi bırakacak mı? egosunu yok edecek mi? instagram'ı kapatacak mı? gerçekten de kariyerine hiç küfretmeden mi devam edecek? peki eşi kim kardashian'ın gerçekten de sosyal medyadan çekilip, kocasını, çocuklarını ve tanrı'yı seven bir kadın olabileceğine west inanabiliyor mu? bunların hepsi bence büyük bir "hayır". bu bir problem. ama bu soruların cevapları "evet" olsaydı da bir problemdi çünkü eğer west böyle bir yola girecekse bütün albenisini kaybedecek. west, bundan sonraki projesinin sunday service grubu ile "jesus is born" olduğunu söylüyor. gerçekten bu albüm yayınlanacak mı, belli değil. hatta yayınlanmayacak olması bana daha olası geliyor ama "jesus is born" da "jesus is king" tadında bir eser olacaksa, west için kariyerini gözden geçirme vakti gelir. yani bardağın yarısı dolu ve çok lezzetli ama diğer yarısı da bomboş be kanye.

2,5/5 verdim gitti.

albümü en iyi anlatan şarkılar: water, follow god, god is

Dönünce Sizi Aylarca TBT'siz Bırakmayacak Muhteşem Tatil Yerleri


Old Town Road ile Listeleri Darmadağın Eden Lil Nas X'in "7" İsimli Albümünün İncelemesi


Kanye West'in Kendini Aştığı Albüm: My Beautiful Dark Twisted Fantasy