Kapitalizmin Ürün Satın Aldırmadan Önce Söylediği Sözler

Aslında ihtiyacımız olmayan bir şeyi bile ihtiyacımız varmış gibi gösterip satın aldıran kapitalizm, satın aldırmadan önce bakın bize neler söylüyor.
Kapitalizmin Ürün Satın Aldırmadan Önce Söylediği Sözler
iStock.com

(bkz: bir kere evleniyorsunuz)

her yeni çift bu lafı duyar. kredi çekip düğün masrafını ödeyen kişi de(ki genelde erkek tarafı olur) 36 ay boyunca bu vibratörü hisseder içeride.

kendinizi şımartın..

7 liralık daha ürün alırsanız, 38 liralık detarjan 15 liraya düşüyor.

kaç taksit yapalım?

ben ne zaman bir esnaf ya da satış görevlisinden "aynısı bende var çok memnunum" lafını duysam anında güveniyorum. nasıl çözdüyse şifremizi aradan birkaç hafta geçince oğlum ben neden playstation, tablet ya da mini fırın aldım lan sorusunu kendime sorup anca farkediyorum.

(bkz: kapatıyoruz)

"bir kaç lira fark ile büyük boy olsun mu?"
"hangi boy?"
siz bunları menü veya kahve boyunuz sanıyordunuz değil mi? kazık diyor, hangi boy diyor kapitalizm...
"venti olsun şöyle uzun kocaman ohh."
zevk almaya bakınız.

(bkz: sizin için özel dikilmiş gibi oldu)

-evet sanki. cuk oturdu. buyrun 450 tl.

1 ay sonra

-ya bu ceketin önü pantolun fermuari kapanmıyor. evet sanki biraz çekmiş. oysa daha 3 taksidi var. aha şimdi de çük oturdu.

kapitalizmi çökertecek yegane felsefe, "bir numara/beden büyüğünü al seneye de giyersin" mottosudur. kapitalizmle etkin mücadelenin temeli bu anne ilkesidir. ben bunu bilir buna göre bedel öderim.

(bkz: sana şu kadara olur)

niye bana o kadar oluyor, ben senin babanın oğlu muyum?

ayrıcalık. bu kelime kullanıldığı zaman size iyi kilitleyecekler demektir.

.... ayrıcalığıyla
ayrıcalıklar dünyası

parayı verirsen milyonlarca kişiden ayrıcalıklı oluyorsun, yersen...

kapitalizm ile tanışmam çok uzun zaman önce oldu.

ortaokul 2. sınıftayım. 7/g sınıfındayım o zamanlar. sıra arkadaşım volkan, çok şık giyinen bi tip. converse ayakkabılar da çok moda. ayrıca bu volkanın bi de sevgilisi var o zamanlar. sevgililik falan çok enteresan şeyler gibi geliyor kulağa. "ne yapıyorsunuz mesela sevgili olunca" diye sormuşluğum vardır. ama okul bahçesinde ampır ampır dolaşıyorlardı sadece. aynı servisle evlere gidiyorlardı falan.

neyse. çocuğu gözümde nasıl büyüttüysem o ayakkabıdan benim de almam lazım, belki benim de sevgilim olur o vakit diyerek o minik heyecanımla lc waikikiye gittim. ayakkabı reyonuna girdim. baktım converse ayakkabı. aha dedim ne kadarmış? 20 lira fiyatı vardı o dönem. eve gittim, ayakkabı alacağım 20 lira verir misin anne dedim. sağolsun çıkarttı verdi. gittim lc waikikiden converse ayakkabı aldım.

ertesi gün nasıl mutlu nasıl huzurlu girdim okula. yine ders başladı falan, aramızda sohbet ediyoruz. volkan'ı dürttüm ve ayakkabılarımı göstererek "nasıl bak, converse aldım ben de" dedim.
"haha oğlum gerçek converse değil ki bu" dedi.
"nasıl gerçek converse değil lan, bas baya converse işte, seninkiyle aynı" dedim
ayakkabının arkasındaki o all star yazısını gösterdi "bak bu yazı yok seninkinde, sahte seninkisi" dedi

"sahte seninkisi"
"sahte seninkisi"
"sahte seninkisi"

ulan içime nasıl bir hüzün çöktü nasıl kötü oldum anlatamam. baya kazıklanmış gibi hissettim. kapitalizm, sahtesi gerçeği gibi bir ayrımla benim o biricik ruhumu incitti. allah belanı versin kapitalizm.