Kartpostallardaki Kadar Güzel Ülke: Bahamalar Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Karayipler'de bulunan ve resmi adı Bahama Milletler Topluluğu olan Bahamalar, gerçekten doğal güzellikleriyle insanı cezbeden bir ülke. Gelirinin büyük kısmı turizm olan bu güzel ülkeyi biraz tanıyalım.
Kartpostallardaki Kadar Güzel Ülke: Bahamalar Hakkında Bilinmesi Gerekenler
iStock

bahamalar, florida'nın 70-80 mil açıklarında bulunan, onlarca hatta yüzlerce irili ufaklı adadan müteşekkil takımadanın oluşturduğu bir ülke. ülke, üç büyük adanın etrafındaki küçük adalardan oluşmaktadır. bu üç büyük ada grand bahama (büyük bahama adası), bimini ve new providence (nassau)'dir (gerçi başka irice adalar da var ama en önemlileri bunlar olduğu için andım. gemi turlarında da bu üç ada daha sıklıkla ziyaret edilir).


eski bir ingiliz kolonisi olan ülke 1973'te bağımsız olsa da hala ingiliz kraliyet ailesi'ni monarşi olarak tanır

her yerde kraliçe'nin portrelerini görmek mümkündür. yönetimde ve sosyal hayatta da ingiliz etkisi elle tutulacak ölçüde belirgindir. zamanında ülkeye getirilen köleler (hepsi köle olarak gelmemiş, bazıları amerikan bağımsızlık savaşı sırasında ingiliz yönetiminin tanıdığı hürriyet döneminde gelmiş, aşağıda tekrar bahsedeceğim) sayesinde ülkenin nufusunun önemli çoğunluğu siyahlardan oluşuyor. ülkenin nufusu yaklaşık 400 bin ve ingilizce konuşuluyor ülkede. konuşulan ingilizce gayet anlaşılır bir ingilizce, diğer kolonilerdeki gibi bozuk bir aksan yok. muhtemelen amerikan etkisi sayesinde. para birimi bahama doları olsa da, 1 bsd eşittir 1 usd olduğu için pratikte ikisi beraber kullanılıyor.


bahamalar, amerikan bağımsızlık savaşı sırasında önemli bir rol de oynamış

dönemin amerikan sömürge yöeneticilerinden biri olan iskoç asilzadesi john murray (4. earl of dunmore), savaş sürecinde işlerin kötü gittiğini görünce, siyahlara ingiliz ordusu saflarında savaşmaları karşılığında özgürlül vaadetmiş ve epey bir siyah bu sayede özgürlüğünü kazanmış. bütün bunlar abraham lincoln'den yüzyıl kadar önce vuku buluyor ama john murray epey tartışmalı bir isim çünkü bu yaptığının ahlaki nedenlerden çok stratejik nedenlere dayandığı iddia ediliyor. bu iddiayı desteklemek için de savaştan sonra bulaştığı köle ticareti ve bir çok konuşmasına yansıyan ırkçı söylemler öne sürülüyor (şahsen ben ikna oldum). ingiliz askeri savaştan yenik ayrılınca kanada ve bahamalar'a çekiliyorlar. işte o sırada ingiliz ordusunda bulunan eski köleler buradaki insanların ataları (tabi daha öncesinde adaya getirilmiş siyahi köleler de var).


askeri açıdan da önemli bir tarihi var adanın

hiç saldırıya uğramamış olsa da john murray son savunma hattını bahamalar'a kurmuş. onun döneminde yapılmış olan bir kaç tane kale ve karakol (ingilizce'de fort olarak geçiyor; bir tanesi hariç kale denemez, daha küçük yapılar, o yüzden karakol olarak çevirdim ama başka önerilere açığım) yapılmış. ziyarete açık olan bu 'fort'lara bir uğramanızı tavsiye ederim. muhtemelen savaş sonrasında yeterli donanıma sahip olmayan amerikan donanması adaları almak için üstelememiş ve 4. earl of dunmore john murray, başarısızlıkları dolayısıyla geri çağrılmış.


bugün bahamalar'ın ekonomisi turizme bağımlı ve hemen her şeyi amerika'dan (abd) ithal ediyorlar

dolayısıyla her şey ateş pahası. özellikle düğün seromonisi ve/veya balayı için amerikalıların başlıca uğrak yerlerinden biri. zaten girişte elinize tutuşturulan gümrük kartlarında ziyaret amacı olarak seçeneklerden ikisi 'wedding' ve 'honeymoon' (düğün ve balayı). zaten her yerde yeni evli çiftler ve hatta gazinoda düğün sonrası kumar oynayan davetliler (hatta gelin ve damat; abartmıyorum gözümle gördüm) görürseniz şaşırmayın.


ülke, kağıt üzerinde epey zenginmiş gibi görünse de istatistik biliminin kör noktası sizi yanlış düşüncelere yöneltmesin

çok gelişmiş, gelir adaletinin sağlandığı bir ülke değil. hatta fakirlik diz boyu. ingiliz kolonilerinin genelinde görüldüğü üzere altyapı çok da sağlıklı değil. temiz su kaynakları bol olmasına rağmen musluk suyu bırakın içmeyi banyo yapmaya bile müsait değil. mecburiyetten banyo yaptığınızda, kaldığınız süre boyunca saçlarınız diken diken gezmeye hazır olun ve suyu sakın içmeyin. ishal olup (ya da midesini bozup) tatilini zehir eden alman ve israilli turistleri görünce ne demek istediğimi anlayacaksınız. yine sokaklarda pek kaldırım yok. yolun ortasından yürüyorsunuz. trafik lambaları çok az ve genelde sadece araçlar için. ayrıca trafik soldan akmasına rağmen hem sağdan hem soldan direksiyonlu araçlar var ve sürücüler hiç durmayacaklarmış gibi geliyorlar. yani demek istediğim, dikkatli olun.


daha önce nassau başlığına yazdığım şeyleri burada tekrar etmek istemediğim için burada kesiyorum. ilgi duyanlar aşağıdaki bağlantıdan nassau özelinde diğer detaylara ulaşabilirler:


iyi yolculuklar!

Henüz Kömür Formundaki Elmas Kıvamındaki Adalar Topluluğu: Seyşeller