Kayıp Bir Kabilenin Yaşayan Son Üyesi, Dünyanın En Yalnız Adamı Aura'nın Hikayesi

1987'de Brezilya'da, Amazon ormanlarının derinliklerinden çıkagelen, kayıp bir kabilenin son üyesi, kimsenin dilini konuşamadığı adam Aura'nın hikayesi.
Kayıp Bir Kabilenin Yaşayan Son Üyesi, Dünyanın En Yalnız Adamı Aura'nın Hikayesi
Fotoğraf: NHK World

35 yıl önce brezilya'nın kuzeyinde pará'da, amazon ormanlarının derinliklerinden iki adam çıkagelmiş. kayıp bir kabilenin son üyeleri olduğu anlaşılan bu iki adama, aura ve aure demiş yetkililer. civardaki öteki yerli halklar, kabileler az buçuk biliniyormuş. ama bu ikisinin konuştuğu dili kimse anlayamamış.


dil uzmanları getirmişler. bunlar uzak, küçük yerli kabilelerin dillerini bile konuşabiliyormuş. ne var ki, onca yıllık eğitimleri, devirdikleri onca lügat, o kadar bilgi dağarcığı, bu iki yabanı adamın dilini çözmeye gelince pire olmuş, bit kadar olmuş, gözden kaybolmuş. yetkililer, iki yabanı adamı 1987'de ormanda ortaya çıkışlarından itibaren o toplama kampından bu toplama kampına sürükleyip durmuş. ama uyum sağlayamamış, yerleşik yaşama geçememiş ikisi de. 

sonra bir dil uzmanı gelmiş, kendini konuya vakfetmiş. onlarla zaman geçirip, doğaya çıkıp, kaynaşmaya çalışıp, epeyce sözcük öğrenmiş. kayda 800'e yakın, başka örneğini görmedikleri sözcük geçirmiş. yerli dillerinde sıkça görüldüğü üzere, bunların çoğu hayvan, bitki, meyve adları. çok azı eylem, bağlaç.

aure, sanki abisiymiş gibi ardına saklanmış aura'nın. pek iletişim kuramamış öteki insanlarla. aura, onu kollamaya çalışmış. yıllar sonra sancıdan ayağa kalkamaz olmuş. bir sürü macerayla büyük kente hastaneye götürmüşler. son evre kanser. kısa bir tedavi sonrası göçüp gitmiş aure.

Aure

şimdi aura; ihtiyar, topal bir adam olarak bir kulübede boncuk diziyor. göğe bakıyor. hamağında uyuyor. arada çıkıp konuşursa da kimsecikler anlayamıyor. zaman zaman uğrayan o dil uzmanını saymazsak. kameraya çekerken vefat eden arkadaşını soruyorlar. kendi dilinde bir meyve ismi, kuş ismi söyleyip gökleri gösteriyor.

yalnızlıktan çatlayacak gibi olduğu bir gece, gidip kampta önüne çıkan kim varsa iletişim kurmaya çalışıyor. ama öbürleri hadi oturup dinleseler, ağzından çıkan tek sözcüğü bile anlayamıyorlar.

Aura

aura öyle bunalmış, öyle daralmış ki... anlatıyor, çiziktiriyor, söylüyor, konuşuyor, soruyor, anlatıyor. belki dünyanın en yalnız adamı şimdi. orada, amazon ormanlarının kıyıcığında. virane bir kulübede kimsenin işitemediği, kavrayamadığı şeylere çenesini yoran. asla anlaşılmayan. günün sonunda kimsesizliğin, yankısızlığın, yapayalnızlığın içinde gözlerini yumup, sabah doğacak günü bekleyen topal ihtiyar.

öyküsünün tamamı: nhk'nın belgeseli