Kimse Çaktırmasa da Hayatın Her Alanında Etkili Olan Hiyerarşi: Sosyal Statü

Sosyal statü nedir, nerelerde karşımıza çıkar? Görünmez sosyal hiyerarşiyi masaya yatıralım biraz.
Kimse Çaktırmasa da Hayatın Her Alanında Etkili Olan Hiyerarşi: Sosyal Statü
iStock

Sosyal statü nedir?

1. sahibi olmak için karakterden ödün verilebilen sosyal olgu.

2. ana ölçütleri, kişinin maddi ve eğitim durumu olan ve toplumun kişiye hangi kastta olduğunu göstermeye çalıştığı etiketin yapıştırıcısı.

3. "her şeyin bir fiyatı vardır" sözünün söylenebilme sebebi.

4. önem vermemenin zor olduğu, önem vermenin de son derece "insanca" olduğunun kabul edilmesini gerektiren olgunlaştırıcı toplum yargısı. (belki de yarası)

5. kişinin bilinçaltına an be an yapılan telkinlerden statüsünün eksik olduğunu düşündüklerini geçiren, eksik olmadığını düşündüklerini geçirmeyen, hücre çeperi.

6. yeni tanışılan bir kişinin sizi daha yakından tanımak istemesine ya da istememesine sebep olan önyargı oluşturucu.

7. yaşın ilerlemesiyle artan ya da azalan içsel bir yargı mekanizması.

tüm genellemelerin yanlış olduğunu unutmadan, kişinin dış görünüşünün ortalama bir dış görünüş olduğunu kabul ederek genellemeye gidelim ve son derece alakasız bir yerde yeni tanışılan kişi üzerinde sosyal statünün nasıl etkileri olduğunu örneklerle açıklayalım:

varolan durum: yeni tanışılan kişinin önem verdiği sosyal statü sıralaması; meslek>eğitim>kültür>gelir şeklinde.

potansiyel durum (yani daha iletişime geçilmedi ama geçilmek üzere ve bu kişinin size karşı olan hazır kıta değerlendirme durumu): yeni tanışılmak üzere olan bu kişinin ilk sorusu doğal olarak ne iş yaptığınızı anlamak üzerine olacaktır ve...

gelişme: bu kişinin, öncelikle hangi işle iştigal ettiğinizi öğrenmek istemesindeki sebep; mesleğinizin "onun yaptığı meslekten" daha saygın bir meslek olup olmadığını anlamak istemesinden ileri gelir. buradaki kıstas; "toplumun kabul ettiği ölçütler"dir. eğer, ondan daha saygın bir mesleğe sahip olduğunuzu düşünürse, bu durumda size ikinci sosyal statü sorusunu sorar. zira, kendi "ne yapamamıştır da sizin sahip olduğunuz bu meslekten daha iyi bir mesleğe sahip olamamıştır?" sorusunun cevabını bulmaya çalışmaktadır. zaten ikinci soruya geçmesinin sebebi ve sizi daha iyi tanımak istemesinin sebebi budur dolayısıyla aksi durumda ikinci soruya geçilmez. neden olduğunu bana değil sistem yöneticisine sorunuz.

sonraki soruya geçilmez çünkü olay tek yönlü bir yolda gidermişçesine işler. yani geri dönemezsiniz. einstein'ın insanın önyargısını kırmanın ne kadar zor olduğu tarifini hatırlayınız.


hatırladıysanız ve şanslıysanız ikinci soruya geçebilirsiniz

çünkü karşınızdaki çok değerli bir insandır. sizin için zamanını harcamaya başlamış ve size ikinci bir soru sormak istemektedir. bu soru yukarıdaki öncelik sıralamasına göre gidersek; "ondan daha iyi bir eğitim seviyesinde olup olmadığınızı anlamaya çalışması yönünde" olacaktır. fakat burada unutulmaması gereken bir nokta, vereceğiniz cevapların toplum normlarında değerlendirilmesidir. bu şekilde yargılanacağınızı unutmadan cevap verebilirsiniz... cevabınız, toplum normlarının kabulleri dışında olmadığı sürece muhabbet devam edecektir. yani toplum normlarında kabul gören cevap nedir? üniversite mezunu olup olmadığınızdır. eğer üniversite mezunuysanız üniversitenizin kalitesidir. (bkz: üniversite küçümsemede sütçü imam eşiği) eğer karşıdaki kişi orta seviye bir üniversiteden ama siz düşük kalite bir üniversitenin düşük kalitedeki bir bölümden mezunsanız bu sahibi olduğunuz mesleğe (daha saygın olduğunu kabul ettiği) nasıl sahip olduğunuz sorusunu düşünür ve sinirlenir. çünkü o orayı daha çok hak ediyordur. dünya adaletsizdir. sistem boktandır. işte sizin gibiler böyle konumlara geldiği için bu memleket bu durumdadır. hatta küresel ısınmanın bir suçlusu da sizsinizdir. yok hemen hemen eşit seviye de bir eğitim seviyesine sahipseniz bu soru geçilir ve sıra üçüncü soruya gelir.

(bu arada aklıma gelmişken belirtmek istediğim bir nokta: her seviye de sorulan soruların dolaylılığı artar ve ilk başta direk "ne iş yapıyorsun?" gibi sorulan bir soru 3. soruda "son zamanlarda ne yapıyorsun?" kıvamını almaya başlar ve olaylar gelişir.)

üçüncü soru yukarıda da belirttiğim gibi son zamanlarda neler yaptığınız, hobileriniz, ne gibi yeteneklerinizin olup olmadığını açığa çıkarma temayülündedir ve dolaylı sorulur. burada kullandığınız kelimelere daha fazla dikkat edilir. kişinin buradaki kıstası toplum normlarından çıkmaya başlar ve şahsının kullandığı kelimelerle olan benzerliğe doğru kayar. misal karşınızdaki kişi "*mınakoyim" kelimesini rahat bir şekilde kullanabiliyorsa önce sizin bunu kullanıp kullanmadığınıza ve ardından bu gibi referans kelimeleri ne sıklıkta kullandığınıza bakar. referans kelimelerinden kasıt tamamen muhatap olunan kişiye bağlı olarak değişebileceğinden buradaki "*mınakoyim" kelimesi de ekstrem bir örnek teşkil edebilir ya da etmeyebilir. karşınızdaki kişi ile kullanılan referans kelimelerin frekansı/sayısı ne kadar fazla ise kişi sizinle ne kadar iyi anlaşabildiğini düşünmeye başlar ve bu boktan sohbet gittikçe derinleşir.

derinleştikçe, arkadaş gelir durumunuzu anlamaya çalışmak ister. yani eğer önceki konuşmalarınızdan anlayamadıysa sizin gelir durumunuzu anlamaya yönelik sorular sormaya başlar. buna ihtiyacı vardır. örneğin; yurtdışına çıkıp çıkmadığınızı, çıktıysanız ne sebeple çıktığınızı (business or pleasure) ya da olimpos'a gidip gitmediğinizi ya da ne tür parfüm kullandığınızı ya da nerelerde takıldığınızı ya da arabanızın olup olmadığı, eğer varsa markasını, modelini, şasi numarasını, motor hacmini falan sorar.

örnekleri çoğaltıp 4.3.2.1 yani 24 farklı kombinasyonu yazmak isterim ama maslow'un ihityaçlar hiyerarşisinin doğruluğunu kanıtlamasını istemiyorum.


şimdi neden bu kadar anlattım?

yaşam tarzım ve görece kısa süreli iş yaşantım nedeniyle belli açılardan toplumun kabul ettiği, belli açılardan da ayıpladığı bir insanım. sosyal statünün ön plana çıktığı durumların gittikçe artması insanı ister istemez düşüncelere sevk ediyor. bu düşüncelerin oluşmasındaki en önemli etken çevre faktörü. çevrenizdeki insanların hayata bakış açıları, sevdiğiniz kişinin hayata bakış açısı ve insanları nasıl değerlendirdikleri... (ve siz ne kadar istemeseniz de bunu yapmaya devam etmeleri) zira sosyal bir mesleğe sahipseniz karşınıza çok fazla sayı ve çeşitte insan çıkıyor. kast ettiğim iş kurumsal bir firmada çalışan (banka gibi) her gün aynı yüzlerle birlikte olan kişiler için en az seviyede geçerli ama geçerli. ancak sosyal bir ortamda daha genel geçer bir durum. hani eğer bir gün karşınıza sosyal statünüzle birlikte olmaktan ziyade sizinle birlikte olmaktan zevk alan bir kişi çıkarsa ve bu kişi hemcinsinizse onunla arkadaş olun yok eğer karşı cinsten biriyse onunla evlenin diyemem ama evlenmeyi düşünebilirsiniz diyebilirim. zira sosyal statü kalıcı olan bir şey olsaydı ne cem uzan fransa'ya sığınırdı ne de oxford mezunu bir adam eskişehir tren istasyonunda simit satardı ne de "çok kültürlü lan bu adam" denilen bir adamın saygısını kaybetmesi gibi bir durum söz konusu olurdu falan...

sosyal statü paranın nasıl kazanıldığıyla değil, nasıl harcandığıyla ilgili olan bir durumdur

toplumsal açıdan oldukça önemlidir, weber (bkz: max weber) toplumsal tabakalaşmadan bahsederken sadece sınıfsal değil, statüsel bir hiyerarşi de olduğunu (ayrıca bir de siyasal partiler hiyerarşisi vardır ama kurumsal parti anlamında değil, daha çok baskı çıkar grupları gibi) söyler (toplumsal statüler hiyerarşisi).

statü grupları sınıflardan farklıdır, girmek için nesnel koşullar (marx'da sınıfın nesnel ölçütü gibi) yeterli değildir. mesela sonradan çok para kazanmış kırsal kökenli ve eğitimsiz biri istese de jet set'e giremez, ama hiç parası olmayan ama kökleri önceki dönemlerin aristokratlara dayanan biri en üst statü grubuna kabul edilebilir. her statü grubunun kendine ait norm ve değerleri vardır, bu açıdan her birini bir alt kültür grubu olarak görmek mümkündür.

emre yılmaz'dan

"statü sembollerine en çok orta ve ortanın biraz üstü sınıflar rağbet ederler. lüks arabalar, pahalı saatler, gözlükler ve çantalar ancak o sınıfların alametidirler. hatta bu tarz statü sembolleri, ortanın biraz üstünde ve biraz altında olanların zenginliklerinin bir işaretinden çok, en üst sınıflardan gizlemek istedikleri göreceli 'fakirliklerinin' işaretidir. en tepedekiler ise, bu acınası çırpınışları hemen sezerler ve kendilerini de onların seviyesine indirecek her türlü statü sembolünden uzak dururlar. gerçek dolar milyonerlerinin çok azı, gerçek dolar milyarderlerinin hiçbiri bmw veya rolex kullanmazlar, bu tarz şeylere ehemmiyet vermezler. onların ayrıcalık belirten değerleri çok farklıdır ve alt sınıflar onları taklit edemezler. çünkü o doruklarda para geçmez, başka şeyler geçer."