Kimseyle Eşleşemiyorum Diyenler İçin Kapsamlı Bir Tinder Kullanma Kılavuzu

Tinder nasıl kullanılır? Tinder nasıl çalışır? Tinder eşleşme mantığı nedir? Eşleşmelerde bir hata mı var? Eşleşme bulmuyor? Bu ve benzeri soruların hepsini cevaplayan pratik bir rehberle karşınızdayız.
Kimseyle Eşleşemiyorum Diyenler İçin Kapsamlı Bir Tinder Kullanma Kılavuzu

selam dostlar. yıllardır farklı ülke ve şehirlerde tinder'ın her türlü versiyonunu kullanmış bir kardeşiniz olarak, boşa zaman ve para harcamamanız adına sizlerle tecrübelerimi paylaşarak yardımcı olabilmeyi umut ediyorum. en çok yakınılan sorunla başlayabiliriz.

1) "iki yıldır kullanıyorum ama 10 kişiyle eşleşemedim"

eşleşme olmamasının sebebi sandığınız gibi ne özgüveninizi yerle bir eden çirkinliğiniz, ne de paranızın olmaması... sadece sistemin nasıl çalıştığını bilmiyorsunuz, o kadar. sistemin özünde money talks mantığı yatıyor ve her şey bu doğrultuda ilerliyor. birçok oyunda olduğu gibi burada da elo sistemi geçerli. denizden babam çıksa yerim mantığıyla taktaktaktaktak şeklinde beğendiğiniz kızlar elo'nuzu yerle bir edip, aşağıya çekiyor. peki elo'nuz düşünce ne oluyor? siz karşı cinsi beğeniyorsunuz ama o kız sizin varlığınızdan bile haberdar olmuyor. haliyle oyuna giremeden oyunu kaybediyorsunuz . sonrasında da ya sistemin pompaladığı "plus üyelik al, kızları kap" düşüncesine yöneliyor ya da kendi kendinize hiç eşleşme alamadan tüm beğeni haklarınızı "vay aminiyum avrata bak" diyerek tüketiyorsunuz.

peki kızların sizi beğenmeyip elo'nuzu düşürmesi sorununun çözümü nedir? burada trick'ler devreye giriyor. iki temel strateji var.

birincisi: üyeliğinizi silip tekrar açıyorsunuz. tinder size plus üyelik satabilmek adına ilk açtığınızda ücretsiz olarak boost'luyor ve eşleşme yakalamanızı sağlıyor. (tabi bir kısmını da bilinçli olarak göstermiyor ki kim olduklarını görebilmek adına gold üyelik alasın.)

ikincisi: bilgisayar üzerinden tinder.com'a giriyor, konumunuzu dandiridunduk bi asya ülkesine ayarlıyorsunuz. burası önemli ne amerika, ne ingiltere aksine sizin değerli olacağınız bir asya ülkesi. bıyıklı, şişman çirkin kızlar sizi beğeniyor ve elo'nuzu en üst seviyelere çıkarıyor sonrasında da tekrar yaşadığınız lokasyona geri ayarlıyorsunuz. artık elo'nuz yüksek ve eşleşmelere hazırsınız.

teoriyi pratikte de gösterebilmek adına bugün konumumu filipinlere ayarladım ve 1 saat içinde 50'den fazla beğeni geldi:


2) koyulan resim önemli mi?

resimden çok, yakışıklı olup olmadığınız önemli. eğer yakışıklıysanız yaptığınız espriler otomatikmen ballanıyor, değilseniz komik misin? oluyor. yine de yakışıklı değilseniz bile üzülmeyin. yapılan birkaç araştırma gösteriyor ki kadınlar öncelikli olarak para ve statüye, erkekler ise gençlik ve güzelliğe bakıyor. gerçekten de öyle. en basitinden günümüz topçularına bakarsak birçoğunun eşinin taş gibi modeller olduğunu görüyoruz. örneğin mesut özil'in doğum gününde 82 milyon tl'lik ev hediye ettiği eşi miss turkey birincisi. karizmasıyla göz kamaştıran emenikenin son 3 aşkının hepsinin nijerya güzeli olması vs. bunun gibi onlarca örnek sayabiliriz. yine de örneklerden tatmin olmayanlar için meşhur çapkın casanova'nın tipini ve national geographic’in konuyla ilgili deney videosunu şuraya bırakıyorum:


kadın psikolojisi ve dış görünüş


3) eşleştik, ne yazacağız? sohbet hep bir yerde tıkanıyor.

en kritik noktalardan birisi. buradaki asıl amacınız nedir bunu sorgulamak gerekiyor. eğer amacınız boş muhabbete girmeden sadece seks yapmaksa ya sex ya terk et ruhuyla "akşam bir şeyler mi içsex" diyerek ilk mesajdan resti çekebilirsiniz. büyük ihtimalle patlarsınız ama her daim %15'lik ihtimaliniz var.

%15 için:

%15 'lik oranı (evet farkındayım çok verdim) ülkemiz için veriyorum eğer yurt dışındaysanız (özellikle avrupa) %80'e dönüyor oran. ingiltere'deyken ortalama bir tipe sahip olduğum halde, hiçbir şey demeden direkt sana atlarım mesajlarıma oyşh yiğidim şapkan var mı tarzında cevaplar geliyordu. üstelik resimlerim de ekşını olmayan sıradan resimlerdi.


(not: burada 2'e ek küçük bir karşılaştırma yapacak olursak: ingilteredeki tinder profilime sadece üç resim koydum, birincisi süper ligte bjk ile oynarkenki (satranç) haşin bakışlı resmim. ikincisi; denizin ayaklar altında olduğu bir yaz gününde, gün batımı yaşanırken araba kapıları açık ellerde biralar eğlenmeli gülmeli bir resim. üçüncüsü ise köpeğim ve kedimle birlikte samimi bir şekilde (içten olması önemli, güven verir) tebessüm ettiğim bir resim. ingiliz kültüründe köpekler, öncelik sırası olarak erkeklerden önde olduğu için (birçok farklı kadın ve erkekten duydum. ben de onların yalancısıyım) yağan match'lerde üçüncü fotoğrafımın büyük etkisinin olduğunu düşünmekteyim.

türkiye'de ise aynı resimlerle günde 2-3 match anca alıyodum. istisnasız en çok match aldığım resim sıralamam ise şöyle:

1- araba kullandığım (audi a3, motor tayfaya karşı +9 point)

2- evimin balkonunda şarap içtiğim (dolmabahçe'yi gören bi deniz manzarası mevcut:


3- birçok kameranın olduğu binlerce insan önünde konuşma yaptığım (üni zamanlarından, ilber ortaylı’yı getirdiğimiz bir etkinlikten kalma)

4- dükkkanın açılışında balon çelenk vs önünde takım elbiseyle çekildiğim

5- ve son; klasik spor salonu, kaslıyım ben pozu (3 yıllık bi geçmişim var ayıboğan gibi olmasam da fitim ).

bu profilde aldığım matchlerde "dıt dırı dırığ mana mana", "at gibisin, halis karataşın olayım", "akşam bir şeyler içmeseks mi?" gibi kıro cümleler bile yazsam olumlu geri dönüşler alıyordum. o yüzden fotoğraflar sağlamsa kasmaya gerek yok "selam" deyip geçebilirsiniz cevap gelecektir.

şu anki kullandığım profilimdeki gibi sağlam değilse ise; (ayna karşısı spor pozu. arka profilden gökdelenlere karşı verdiğim seni yeneceğim londra pozu (rocky balboa) ve köpeğimin resmi) ekmeğinizi taştan çıkarmanız gerekiyor. slm, mrb, nbr tarzı mesajlara çoğunlukla cevap gelmeyecek, gelse bile muhabbeti devam ettirmek adına güzel bir başlangıç olmayacaktır. profili inceleyip ortak noktalardan yola çıkmak başlangıç için idealdir)

peki amaç seks değil karşı taraf ile sevgili olmaksa o zaman dostlar "bilgi güçtür" felsefesini benimseyip, birçok alanda (dawkins-hawking- (carl sagan -karanlık bir dünyada bilimin mum ışığı hariç- aşırı sıkıcı) okumalar yapıp, kendini geliştirmelisiniz. derseniz ki iş acil, bu işin kestirmesi nedir? ilk önerim; iknanın psikolojisi kitabı. yazarı prof ve gerçekten işe yarar, önemli bilgiler aktarıyor. ikinci olarak; tinder'daki kızlar genelde bipolarım, depresyondayım triplerinde olduğu için tıpla ilgili kaynakları da es geçmemelisiniz.

yaklaşık 10 sayfalık sağlıklı yaşam entry'me göz atmak için:


youtube'da haluk tatar, prof dr. sinan canan gibi sizlere bir şeyler katabilecek kanalları takip edebilir, kendinize birkaç yönetmen seçip filmlerini izleyerek yönetmenin bakış açısını anlamaya çalışabilirsiniz. mümkünse tarantino olmasın, martin scorsese olabilir. aynı mantıkla felsefeye yönelip kendinize yakın hissettiğiniz filozoflar hakkında bilgi edinebilirsiniz (bir çıkmaza girdiğinizde hegel’in diyalektiği ve cialdini'nin yakınlık ilkesi çoğu zaman kurtarıcıdır).

özetle anlatmak istediğim farklı alanlarda basic şeylere hakim olmanız. örneğin; doğmadan önce anne karnında testosterona maruz kalındığında yüzük parmağının işaretten daha uzun, östrojen'e maruz kalındığında ise işaret parmağının yüzük parmağından uzun veya eşit, yüzük uzunsa erkek, işaret uzun veya eşitse kadın beynine sahip olunduğun bilgisi seni karşı taraf hakkında daha bilgili kılacaktır. 

fakat dikkat edilmelidir ki; bilgili olunduğu kadar bu bilgiler doğru yerde doğru zamanda kullanılmalıdır. misal karşı cins "depresyondayım pffs" derse, o zaman dopaminden bahsedip mutluluk kimyasalı seratonine, seratoninin de melatonin hormonuna, bu hormonun kişiyi dinlenmiş ve zinde uyandıracağını, karanlıkta salgılandığını seratoninden geldiği için doktorların depresyon tedavisinde erken uyanın önerisinde bulundunduğundan bahsedebilirsiniz. diğer türlü durduk yere "piştt pişttt starbucks’ın kahvesinin sırrının kahveyi ortalamanın üstünde kavurarak tadını yok etmesi olduğunu biliyor muydun yavru kuş?" demek sizi ukala ve itici gösterecektir. bu sebeple yeri geldiğinde konuya hakimseniz konuşun ya da eşinizi etkilemek adına "mış" gibi yapın. eğer eşiniz boş birisiyse size hayran kalacak, bilgili birisiyse sizi bozup göt gibi kalmanızı sağlayacaktır. seçim sizin.

o yüzden bir kere geldiğimiz şu zalım dünyada naçizane önerim, bunları birilerine şov için değil, kendiniz istediğiniz için yapın ki üç gün sonra sıkılıp bırakmayın.

4) kendinizi önemseyin

ülkemizde bir kız ismine hayrünisagül yazıp profiline gül resmi koysa bile maksimum beğeniye kısa süre içerisinde ulaşacaktır. haliyle birden sen kimsin, benimle senin gibi yatmak isteyen yüzlerce erkek var haddini bil modlarına girebiliyorlar. bu sebeple, birisi sizi tersliyorsa, boşverin. bir kadın uğruna kendinizi şekilden şekile sokup küçük durumlara düşmeyin.

5) hayatta bir şeyler mi başardınız? dillendirmeyip, onun görmesini sağlayın

her daim bir şeyi sizin söylemenizle karşı tarafın görmesi arasında çok büyük fark vardır. o yüzden bir şey de iyiyseniz bırakın siz söylemeyin, onun görmesini sağlayın. o görünce emin olun, etkisi en az iki kat artacaktır. kendimden örnek verecek olursak; tinder profilime eğer satranç resmi eklemediysem, kimseye prof satrançcıyım ya da şöyleyim böyleyim demem. eve geldiklerinde salonda ve odamdaki madalya-kupa koleksiyonlarımı gördüklerindeki "ouvv" etkisini neden sıfırlayayım?


bitirmeden genel geçer şeylere de değinecek olursak

eğer bir profilde "buraya çok bakmıyorum instagram'dan yazın" yazısı görürseniz koşarak uzaklaşın. amacı takipçi kasmaktır.

ortalama bir profile sahipseniz; kimseye ilk mesajdan "çok tatlısın, gözlerin tanrıya olan inancımı arttırıyor" tarzı mesajlar yollamayın. 10 erkekten 6’sı bu şekilde yaklaşıyor zaten. (kaynağı sormayın salladım )

hoşlandığınız bir match'le konuştuğunuz zaman, gelen mesaja salisesinde roman yazar gibi uzun uzun cevaplar vermeyin. şarkı sözünde dediği gibi "zor olanı seviyor insan her defa". doğru söylüyor ablamız, kim istiyor cepteki kolay lokmayı?

dengeyi koruyun. ilk mesajı attınız, eşiniz de sizden hoşlandı ve konuşmaya başladınız. lütfen on saat (!) boyunca aralıksız konuşmayın. çünkü bir süre sonra konuşacak konunuz kalmayacak ve birbirinizden sıkılacaksınız. konuşmanın zirve noktasında işinizin olduğunu daha sonra konuşabileceğinizi belirtin ve ortamdan ayrılın. ki bu sayede siz yazdığınızda hala size karşı heyecan duyuyor olabilsin.

ekleme: elo'nuzun çok yüksek olması da problem yaratıyor. örneğin; sizin 2800 elo'nuz varsa 1300 elolu kişiler sizi göremiyor. haliyle türkiye'de 10 erkekten 10'unun beğenip superlikeların yağdığı kızlar da, şişirilmiş elolu sizin profilinizi seçmiyor. en temizi "saat dilimine" dikkat edip seçtiğiniz ülkeden 40-45 like alıp (eşleşmeye gerek yok) konumunuzu tekrar yaşadığınız lokasyona ayarlamak.

Tinder'da Daha Çekici İnsanlarla Eşleşmenizi Sağlayacak Olan ELO Puanı Algoritması