Klostrofobinin Zıttı Olarak Dışarıda Bulunmaktan Korkma Hali: Agorafobi

Agorafobi, güvensiz geldiğini düşündüğü için kişinin açık alana çıkmaktan kaçınması hali. Dışarı çıktığında başına gelebilecek durumları sürekli kafasında kurduğundan dolayı yaşam alanını sınırlayan bu kişiler evde oturmaktan güven duyarlar. Tabii bu güven korkunç bir hayatın da bedelidir aynı zamanda.
Klostrofobinin Zıttı Olarak Dışarıda Bulunmaktan Korkma Hali: Agorafobi
iStock


agorafobi, açık alan korkusu demek. klostrofobinin tam tersi. eskiden evde durmak istemezdim. geceleri sokakta yattığım zamanlar bile oldu. daralıyodum çünkü evde. ama şimdi evdeyim. çünkü dışarısı çok korkunç.

evdeyim, işe gitmediğim her gün evdeyim. 

işe gittiğimde de odamdan dışarı sadece sigara içmek için çıkıyorum. bi de öğle yemeği yemek için arkadaşlarla beraber. iş dışında birkaç tane arkadaşım var. onlar normal ama. normal hayatları var. dışarı falan çıkıyolar. geziyolar. çok imreniyorum. ben dışarı çıkamıyorum çünkü. hep evdeyim. her gün bana gelirler. ben onlara çok sık gitmem. kendi evimdeyim. arkadaşlarım bana geliyolar. hemen hemen her gün gelirler. iki tanesi hemen üst katımda oturuyolar. severim de. iyi çocuklar. ama sanki onlara yük oluyomuşum gibi hissediyorum. çünkü hep evdeyim. beni görmek için evime geliyolar. sanki bakıma muhtaç bi yaşlıymışım gibi. gelip yemeğimi verip, altımı değiştirip gidiyolarmış gibi.

dışarı çıkmak istiyorum. 

günde 3 paket sigara içiyorum. oturduğum yerde. bilgisayarın başında. camı açmak istiyorum. sırf biraz oksijen alayım diye. ama dışarısı çok gürültülü. çok korkunç. bazen balkona çıkıyorum. hoşuma gidiyo ilk birkaç saniye. sonra hemen içeri giriyorum. çünkü dışarısı çok korkunç. gerçekten korkunç. gerçekten korkuyorum.

kaldırımda yürürken binalara yakın yürümemeye çalışırım. çünkü kafama yukardan bi şey düşebilir. yola da yakın yürümemeye çalışırım. çünkü bi araba kaldırıma çıkıp beni ezebilir. tarihte bi kez olmuş bi şey yine olabilir. tarihte kafasına bi şey düşen ya da kaldırıma çıkan arabanın ezdiği bi sürü insan var. ya benim de başıma gelirse bu? gelebilir. olabilir. o yüzden evden çıkmamalıyım. evim çok güvenli. her gece kapıyı kilitlerim. yattığım yerde bi tane ufak boyutta balta var. nolur nolmaz diye. sahiden nolur nolmaz? herhangi bi şey olabilir. olmayadabilir. belli olmaz. ama güvenlik önemli.

mesela dışarda yürürken birisi bana omuz atıp yok yere kavga çıkarabilir. kavga etmekten nefret ederim. öfkelenmek çok saçma. ben hiç öfkelenmem. öfkelenirsem de hemen sakinleşirim. çünkü öfkelenmek hiç pragmatik değil. bir şey oldu ve öfkelendin. e sonra? çok öfkelendin ama. böyle için dışarı çıkmak istiyo. kanındaki gel-gitler damarlarını patlatacak. aşırı öfkelendin. ee? bi şeylere zarar vermen lazım. ya kendine, ya bi başkasına, ya da bi şeylere. hep zarar. en iyisi öfkelenmemek. sakin olmak lazım. sakinim. evimdeyim. güvendeyim.

insanlarla ilişki kurmak çok zor, anlıyorum çoğu şeyi ama anlamlandıramıyorum. 

bu ciddi bi sorun. mesela arabalar. çalışma prensibinden neden ihtiyaç duyulduğuna kadar, sosyal maliyetinden bireysel katkısına kadar her şeyi anlıyorum. ama anlamlandıramıyorum. yani araba olmayınca yaşanmaz mı? benim arabam yok. alabilirim. maddi açıdan yeterliyim bu konuda. ama almıyorum. çünkü anlamlandıramıyorum. mesela erkekler. ben de bi erkeğim. psikolojik olarak sağlıklıyım diyemem ama beden olarak oldukça sağlıklıyım. diğer tüm erkekler gibiyim yani genel olarak. ama anlamlandıramıyorum. yani yaptığımız şeyleri niye yaptığımızı anlıyorum ama anlamlandıramıyorum. çalışıyoruz. para kazanıyoruz. para harcıyoruz. güçlü görünmeye uğraşıyoruz. kadınların peşinde koşuyoruz. evet. hepsi çok mantıklı. gerçekten. ama aynı zamanda çok anlamsız. yani neden böyle ki? bilemiyorum. bu arada hala evdeyim.

müzik bence dünyanın en güzel şeyi. hiçbir enstrüman çalmıyorum. çabuk öğreniyorum. sonra sıkılıyorum. sonra unutuyorum. bilerek unutuyorum. bu çok garip. bilerek unutmak. yaşıyorum. sonra unutuyorum. yapıyorum. sonra unutuyorum. 50 first dates filmindeki kadın gibi. pek çok güne dünü unutup başlıyorum. önemli şeyleri hatırlıyorum tabi. mesela aşık olduğum kadından ayrıldığım tarih. 16 aralık 2010. 4 yıl olmuş. vay anasını. ama diğerlerini hatırlamıyorum. önemsizmişlerse demek ki. 

bu bi süper güç bence. süper gücüm var. unutuyorum. ama kontrolümü kaybetmemem lazım. çünkü kontrolü kaybedince arkadaşlarımın isimlerini bile unutuyorum. kontrolü kaybetmemek adına yeni tanıştığım insanların isimlerini sürekli tekrarlıyorum. tanıştığım gün. ertesi gün. birkaç gün sonra. çünkü kontrolümü kaybetmemem lazım. bu arada archieve diye bi grup var. uzun, upuzun şarkılar yapıyolar. bayılıyorum. sürekli müzik dinliyorum. çünkü sürekli evdeyim ve müzik dünyanın en güzel şeyi.