Kübizm Akımının Başlamasına Neden Olan Picasso Tablosu: Avignonlu Kızlar

Avignonlu Kızlar ya da orijinal adıyla Les Demoiselles d'Avignon, Pablo Picasso'nun Kübizm akımını başlatan tablosu olarak kabul ediliyor. Bu tablo nedir, ne değildir, ne anlatıyor; inceliyoruz.

avignonlu kızlar (les demoiselles d'avigno), kübizm akımının ilk eseri kabul edilen pablo picasso tablosudur. 

ispanyol ressam pablo picasso, bir genelevdeki kadınları resmettiği büyük boyutlu tablosunda seçtiği konunun cüretkarlığı ve yapılış stiliyle sanat dünyasını şok etmişti. tablonun adını başlangıçta “ felsefi genelev” (le bordel philosophique) koymuş, daha sonra arkadaşlarının uyarısıyla toplumun henüz buna hazır olmadığını düşünerek, “ avigon’lu kızlar” (les demoiselles d’ avignon) olarak değiştirmişti. bu çıplak kızların bu kadar meşhur olmasının sebebi, geleneksel resim sanatının bütün kurallarını altüst etmesi ve “kübizm” denilen yeni bir stilin doğuşuna yol açmasıdır. ayrıca bu yıllarda, o dönemde tedavileri henüz bulunamamış bazı bulaşıcı cinsel hastalıklara da dikkat çekmek istemiştir. başlangıçta aldığı olumsuz tepkilere rağmen, bu tablo sanat tarihinin başlıca eserlerinden bir olarak kabul ediliyor. 20. yüzyılın sanatına büyük bir damga vurduğu da tartışmasızdır. picasso, tablonun bu hale gelebilmesi için yüzden fazla eskiz çizmiş, kabile maskelerini incelemek için defalarca paris etnografya müzesi’ ne gitmiştir. henüz 25 yaşında olan picasso sanat eleştirmenleri tarafından, hiçbir resim yeteneği olmadığı ve halkı aldattığı iddialarıyla suçlandı. halbuki babası barcelona güzel sanatlar akademisi’ nin resim hocasıydı ve 3 yaşından beri oğlunun resim öğretmenliğini de yapıyordu. daha sonra yazdığı hatıralarında, 16 yaşında iken rönesans sanatçısı rafael gibi resim yaptığını ve sonra da bir çocuk gibi saf resim yapabilmek için 40 yıl çalıştığını yazmıştır.

temmuz 1907’ de tablo bittiğinde, atölyesinde montmartre’ dan ressam arkadaşlarının katıldığı bir davet vererek ne düşündüklerini öğrenmek istemişti. içlerinden biri, daha sonra kübizm’ de yol arkadaşı olan georges braque, “ sanki bize kıtık yedirmişsin de, üstüne petrol içirip ağzımızdan ateş çıkmasını istiyormuşsun gibi“ der. henri matisse ise “ etrafına öyle bir kabalık ve vahşilik yayıyor ki, göze asit değimiş gibi” diye söylenir. arkadaşlarının bu tepkilerinden etkilenen picasso, tablosunu atölyesinin karanlık bir köşesine atar. davetliler içinde sadece, sanat galerisi sahibi gertude stein’ la daniel kuhnweiler gerçek bir başyapıtla karşı karşıya olduklarını anlamıştır. (ticari kazanç olarak görüp, sansasyonel bir tablo olacağı için de olabilir)ama ikisi de onu ikna edemez. tabloyu ancak yapıldıktan 10 yıl sonra sergilemeye cesaret eder ve 30 yıl sonra da “avigon’ lu kızlar” new york moma müzesi tarafından satın alınmıştır.

picasso’nun vermek istediği mesajlar

tablodaki sahnede genelevde bulunan hayat kadınları yer alıyor. tabloya adını veren avignon sokağı, picasso’nun gençliğinin geçtiği bercelona şehrinin, sıcak mahallelerinden biri olup, bu tip evlerin bulunduğu bir sokaktı. kadınlar kendilerini bir tiyatro sahnesindelermiş gibi sergilemektedir. resmin en etkileyici yönlerinden birisi, kadınların kendi seksiliklerini teşhir etmelerinden daha çok, kendilerini gösteriş tarzıdır. gözlerini seyircilerine dikerek umarsızca bakmalarıdır. bu tezat, donmuş gibi durmaları ve ten renkleriyle hissedilir.

picasso bu resminde, kendisinin “modern resmin babası” diye ifade ettiği paul cezanne’ ın tekniklerinden esinlenerek, 3 boyutlu bir tarz yaratmaya çalışmıştır. vücutlar, beyaz ve siyah çizgilerle sınırlandırılmış, renkler formları doldurmak için kullanılmıştır. beş kadın figür, taştan yontulmuş heykeller gibi hacim kazanmıştır. büyük el ve ayaklara ek olarak, kalın kenarlar ve açılarla bu his kuvvetlendirilmiştir.

picasso, mekanı ve figürler arası boşlukları parçalara ayırması ve patlama hissi vermesiyle izleyiciyi sarsmaktadır. picasso tabiatı olduğu gibi aktarma geleneğinden ayrılıyor. ne simetri, ne de objeler arası orantıya önem veriyor. bundan böyle formlar gerçeği aktarmak yerine, gerçekte anlatılmak istenilene göre yapılıyor. sanatçı geometrik formlar, kırık çizgiler ve çok sayıda görüş noktaları ile yeni bir resim dili icat ediyor. böylece “abstraction” yolunu açmış oluyor.

kadınların kollarını kaldırması, sanat modelleri için çok klasik ve sanat tarihi boyunca antik devirlerden bu yana kullanılmış bir duruş biçimi. picasso bunula , kendisinden önce yapılmış olan tabloları hatırlatıyor. manet’nin olympia’sı, goya’ nın gaya’sı, ingres’in türk hamamını, delacroix’nın harem tablolarını anımsatıyor. o tablolarda da bütün kadınlar kollarını böyle kaldırmışlardı. ayrıca cezanne gibi renkleri düz fırça darbeleriyle kullanıp hacim yaratması ve hatta fauvizm’e gönderme yapmasının bile bir amacı vardı. 19. yüzyıl sanatçılarının kullandığı stilleri hatırlatarak, onların bir sentezini yapmak ve onları bir adım daha geçerek yenilikler yaptığını ispatlamak istiyordu.

sanatçı tabloyu yaptığı tarihlerde afrika sanatını keşfediyor ve çok etkileniyor. afrika maskelerindeki tahta figürlerin basit çizgilerle yüz ifadelerini anlatmasına hayran olan picasso, 1900 yıllarında trocadero meydanı’ndaki etnografya müzesi’ nde saatlerini geçirip onları nasıl tuvale aktaracağını düşünmüştü. picasso, bu köşeli yüzler, büyük boş gözler ve kübik burunlarla, hayatın endişelerini aktarabileceğini anlamıştı. sağdaki iki figürün yüzlerinin maske gibi çizilmesi de, afrika’ da bu maskeleri takanların kötülüklerden korunduğuna inanılmasına hareketle bu kadınların cinsel hastalık açısından tehlike altında olduğunu gösteriyor.

çömelmiş, bacakları ayrılmış, çenesi kocaman, bir eli dayalı, yüzü önden ve aynı zamanda profilden görülen bu tamamen çarpıtılmış kadın yüzünün niye bu kadar korkunç olduğunu sanat tarihçi john kirk train varnedoe şu şekilde açıklamıştır: "bu çarpıtılmış şiddet görüntüsü, kadının içindeki korkuyu tercüme ediyor. sergilediği cinselliğinin etrafındaki tezat, zevk ve ölüm korkusu ( zührevi hastalık) aynı anda hissediliyor."

picasso’nun bu toblo için yaptığı eskizlerde, kadınlar meyve yerken görülüyordu. sonra fikrini değiştirdi ama meyve sepeti yerinde kaldı. sepetin birinci planda olması, yine cezanne’ın elmalı, portakallı natürmortlarına bir gönderme niteliği taşıyor. sepetin, seyirciye doğru eğik olması, seks fikrini yineleyerek onlara zevke davet ettiğinin işaretidir.

Picasso’nun En Ünlü Tablolarından Guernica'nın Altında Yatan Gizli Anlamlar