Kurtlar Vadisi'nin En Yanlış Yorumlanmış İsimlerinden Biri: Süleyman Çakır

Dizide öldüğünde, gerçek hayatta gıyabi cenaze namazı kılınacak kadar çok sevilen Kurtlar Vadisi karakteri Süleyman Çakır'a bir de bu açıdan bakalım.
Kurtlar Vadisi'nin En Yanlış Yorumlanmış İsimlerinden Biri: Süleyman Çakır

sadece kurtlar vadisi'nin değil, bence türk dizi tarihinin en abartılı ve en yanlış yorumlanmış karakteridir süleyman çakır. kendisi üzerinden ülke izleyicisinin ciddi bir tahlilini yapmak gerekir.

bir kere, süleyman çakır kahramanlaştırılacak biri değil. örnek alınacak biri hiç değil. kendi menfaatleri dışında hiçbir motivasyonu yok. o menfaatler için gerekirse ailesini tehlikeye atacak, kendisine yanlış yapanların çoluk çocuğunun, karısının, yeğeninin ölüm emrini gözünü kırpmadan verebilecek, sırf dediğini yapmadı diye kardeşi gibi görüp can diye hitap ettiği insanla bile zıtlaşacak, hatta boğaz boğaza gelecek biri. dizideki çoğu başat karakterin bir amacı, nihai hedefi var. misal en basiti yerli james bond gibi takılan ali candan (polat alemdar) mafyayı bitirme peşinde. ama çakır'ın tek motivasyonu kendisi ve menfaatleri...


aslında senaristler gayet bilinçli ve başarılı şekilde kendisinin tipik bir mafya babası olduğunu apaçık yazmışlar, buna rağmen süleyman çakır karakteri halk tarafından gene de sevilmiş, bağra basılmıştır. artık buna stockholm sendromu mu dersiniz, memleket insanının zalim ya da haksız olmasına bakmaksızın sağlıksız bir empati yöntemi sonucu kendini güçlü figürlerle özdeşleştirmesi mi dersiniz, bilemem orasını. tabii oktay kaynarca'nın efsanevi performansının da bunda etkisi var fakat senaryo sınırları içinde değerlendirecek olursak süleyman çakır basbayağı kötü bir adamdır. neden mi?
 

sahne sahne inceleyelim

1. kumarhanesine ses sistemini pahalı yapan adama, sırf uzun saçlı ve küpeli diye "hippi" diye hakaret etmiş (kaldı ki hippi'yi hakaret vasıtası olarak kullanmak da çok sığ bir bakış) ve adamın küpesini, kulağını da yırtmak yoluyla koparmıştır.ilgili sahne:


2. aynı ses sistemcisi arkadaş, "paranı veririm ama ses sistemimi de sökerim" dediği halde adamı hem darp etmiş, hem de ses sisteminin üzerine çökmüştür. adam hakkını arayıp mahkemeye gidince de, parasını verdiği halde adamı öldürtmüştür. üstelik delikanlı çakır, kendisine bu cinayet sorulduğunda basbayağı inkar etmiş, salağa yatmıştır.


3. aynı adamı mahkemede savunan avukat elif eylül'e, sırf kadın işini yapıyor, kendisine biat etmiyor diye tabanca çekmiştir. araya polat alemdar girmese bir kadını, hem de o sırada adamlarının kolundan tuttuğu bir kadını öldürmekte beis görmeyecekti.


4. kendisine biat etmeyenlere kızma sebebi, kendisinin baştan aşağı biat kültürü ile yükselmiş bir adam olmasından ileri gelir. daha dizinin ilk bölümünde karahanlı'nın emrine biat edip üç kişiyi öldürmüştür, bir yerde kiralık katildir. laz ziya'ya kayınpederi olduğundan ses edemez, şevko'ya, hatta deve tuncay'a bile abi çeker. sırf karahanlı istedi diye kız kardeşini öldüren tombalacı'nın elini öpmüştür.

söz konusu 3 cinayete binaen verilen kumarhane izni:


şevko ve tuncay'a abi çektiği sahneler:


tombalacı'nın elini öptüğü sahne:


5. çocuklarla top oynarken hakemlik yapan adamı serhat'a "adil yönet" dediği halde, sırf kendisine "faul yaptın patron" dedi diye adamı dövmüştür.

aşırı fair play bir sahne:


6. ekseriyetle iki çocuğunun annesi nesrin'i aldattığını, bunun için de seks işçisi rus kadınları tercih ettiğini dizinin ilerleyen bölümlerinde kendisi ifade etmiştir.


aile içi çarpık ilişkinin şöyle bir derlemesi de zaten mevcut:


7. hapishanedeyken hakkında aleyhte şahitlik yapan kumarhane müdürü servet'in ve karısı ile çocuğunun ölüm emrini vermiştir. emri eksik yerine getirtip, kadınla çocuğu bağışlayan polat'a fırçayı kaymış, böyle bir emre itaatsizlik halının tekrarı halinde iplerin kopacağını açık açık dile getirmiş, bir yerde tehdide başvurmuştur. sadece kadınları değil, çocukları da öldürmekte sakınca görmemektedir.


8. baldızı meral, testere necmi ile ilişki yaşamaya başlayınca bunu haliyle hemen laz ziya'ya bildirmiş ve devamında, eğer laz ziya dilerse ve emrederse meral'in infazını gerçekleştirmek için müsaade istemiştir. gördüğünüz üzere gene kadın vurma konusunda tereddütsüz bir soğukkanlılık.


9. gene meral kaldığı hastaneden kaçırıldığı gün, olaylarla en ufak alakası olmayan allah'ın gariban hasta bakıcı (ya da hemşire) kadınını alenen ölümle tehdit etmiştir.


10. cerrahpaşalı halit'in yeğenini (ki olaylarla alakası olmayan, kendi halinde bir ergen bozması) öldürtme konusunda güllü erhan tarafından sunulan sapıkça fikri, hiç sorgulamadan kabul etmiştir ve emri vermiştir. devamında delikanlılık yahut racon denilen olayın kralını, eşini ve çocuklarını yakaladığı halde onlara bir şey yapmayan halit'ten görmüş, bir yerde ayar yemiştir.

çocuğun ölümü:


halit'in çakır'a verdiği ayar sonrası çakır'ın durumu:


bir çırpıda aklıma gelenler bunlar

baktığın zaman; gözünü kan bürümüş, kadın ve çocuk öldürmekte sakınca görmeyen, racon denen şeyden bihaber, yükselmek için kendinden büyük herkese biat eden ve kardeşinin katilinin kanlı elini dahi öpen, eşine ve ailesine bağlılığı zayıf, tutarsız bir adam. fevri hareketleri sonucu felaketlere yol açan, öldüğü an dahi aslında üstlerinden aldığı emri ifa eden bir kiralık, uyuşturucuya karşı olmasına karşın hal, hareket ve tavırlarından (misal boyuna kokainman gibi burnunu çekmesi) aslında bir uyuşturucu geçmişi veya rtük sebebiyle gösterilemediği için belki de bilmediğimiz mevcut bir uyuşturucu kullanıcılığı olan, bu genel resimde bakılınca da öyle ciddi bir hayranlık yaratacak numarası olmayan bir adam. yanlış anlamayın lakin polat alemdar karakteri böyle uçan kaçan ve bir türlü ölmeyen bir karakter olarak resmedilmese, hatta necati şaşmaz gibi oyunculuk kariyeri olmayan, yeteneği ise osman sınav'ın reji kabiliyeti ve çabası ile bir yere kadar olan bir adam değil de, daha ünlü biri tarafından canlandırılsa (dizi için ilk düşünülen isim olan kenan imirzalıoğlu gibi) süleyman çakır karakteri böyle ön plana çıkmazdı.

bahsettiğim şeyleri ben uydurmadım. dizinin senaryo ekibi tarafından açık açık yazılıp izleyicinin gözüne sokulan gerçekler. bütün bunlara rağmen gene de bizim millet bayılmıştır çakır'a. halbuki bana sorarsanız şu dizide sevilecek en son karakterlerden biridir çakır. klasik, basit bir mafya babasıdır. delikanlı falan değildir. hastanede kendisiyle takışan, kendi ekmeğinde olan deli hikmet bin defa daha delikanlıdır çakır'dan. kaldı ki söz konusu hastane sahnesinde de bu verilir, hikmet orada baştan aşağı haklıdır.

söz konusu sahne:


süleyman çakır gibiler, hukuka ve kolluk kuvvetlerine itimadın azaldığı toplumlarda saygı görür. fakat doğu eşrefoğlu'na gönderme olacak şekilde ifade etmem gerekirse; iyi işleyen bir devlet teşkilatında çakır'lar birer gölgedir, isimleri bile geçmez. kahramanlaştırılan süleyman çakır'lar içinse tek önemli şey kendi mevkileri ve maddi durumlarıdır. şimdi söyleyin, tek bir kişi çıkar mı şöyle bir adamla arkadaşlık etsin, şöyle bir adamın iş yerinde çalışsın, şöyle bir adam için üzülsün?

hiç sanmıyorum.