Kurtuluş Savaşı Zamanında Yunanistan'a Çalışan Gerçek Bir Dış Güç: Basil Zaharoff

Günümüzdeki örneklerin aksine 'dış güçler' tanımının hakkını veren gerçek bir savaş lordunu, Yunanistan'ın Anadolu'ya girmesinde pay sahibi olan Zaharoff'u bir tanıyalım.
Kurtuluş Savaşı Zamanında Yunanistan'a Çalışan Gerçek Bir Dış Güç: Basil Zaharoff


basil zaharoff
adını duydunuz mu hiç?

kendisi muğla doğumlu rum asıllı bir osmanlı vatandaşıdır. dünyaca ünlü silah tüccarı, savaş lordudur. ingilizlerin yunanistan'ı anadolu'ya işgale götürmesinin sebebi işte bu adamdır. zira zaharoff silah tüccarı olduğu gibi aynı zamanda uluslararası bir tefecidir ve yunan hükümetinin kendisine son derece yüksek meblağda borcu vardır.

zaharoff, yunanistan'ın anadolu'yu işgalini hem alacağını tahsil etmek, hem de yunanistan'a yeni silahlar satmak için desteklemiş ve bu işe ön ayak olmuştur. bu işgal için yunan hükümetine borç verip silah satarken aynı zamanda tam yarım milyar altın frank da bağışta bulunmuştur.

tabi tüm bunların, basil zaharoff'un yunanistan'a borç ve hibe para vermesinin bir karşılığı vardı: yunan işgali başarılı olması halinde anadolu'daki tüm maden sahalarının ruhsatı basil zaharoff'a verilecekti. ama bir yere kadar... sakarya zaferimizin ardından her şey tersine döndü. yunan ordusu afyon-kütahya hattında çakıldı. fransızlar ve italyanlar tbmm hükümeti ile anlaşma yoluna gittiler.


ve her şey tersine dönerken, basil zaharoff da 180 derece döndü

istanbul'da bulunan şirket temsilcisine talimat vererek mim mim grubu ile temas kurmasını sağladı. dünyanın en büyük silah tüccarı, türk ordusuna istediği kadar top, silah, cephane vermeye hazırdı. istenilen her şeyi mersin limanında teslim edeceklerdi. karşılığında 5 kuruş para istemiyordu. "bedelinin savaştan sonra ödenmesine razıyız" diye teklif gönderdiler ankara'ya...

tabi büyük taarruz'a hazırlanan ankara için bu teklif çok önemliydi. zaharoff'tan gelen bu teklif mustafa kemal paşa'ya arz edildi. mustafa kemal paşa bu teklife karşı şu cevabı verdi:

"bu fırsatlardan yararlanarak savaşı çabuk bitirebiliriz, ama sonra bunu bize ağır ödetirler. biz türkler, dünyayı soymadığımız için yoksuluz. bu fırsattan yararlanarak bizi, geleceğimizi satmaya zorluyorlar. istanbul'a bildiriniz, teklifi reddetsinler ve teması kessinler..." (kaynak: nutuk)

ve başkomutan şöyle devam etti:

"bak çocuk...! minnet altında kalmamak için yarı aç olmamıza rağmen sovyetlere 600 ton tahıl gönderdik..." (kaynak: nutuk)

evet, sovyetlere o yokluk yıllarında tam 600 ton tahıl göndermiştik sovyetlerin bize gönderdiği silah ve mühimmat karşılığında. yani sağda solda duyduğunuz, okuduğunuz kurtuluş savaşındaki sovyet yardımı bize karşılıksız yapılmadı, karşılığını o yokluk yıllarında ödemiştik sovyetlere. çünkü türk'ün ebedi başkomutanı öyle bir liderdi ki, kurtuluş savaşı verirken, diğer yandan da kimseye borçlu kalmamaya özen gösteriyordu.

sadece basil zaharoff ve sovyetler değil, amerikalı, japon, ingiliz, fransız ve italyan silah tüccarlarından da, yani tüm dış güçlerden de benzer teklifler aldık. bedelini ödemediğimiz tek bir silah almadık, bedelini ödemediğimiz tek bir mermiyi düşmana sıkmadık...

artık şu dış güçler yalanını bırakın. düşman sakarya'ya dayanmışken bu ülkeyi kuran kahramanlar diz çökmediler, ağlamadılar, sızlanmadılar, dış güçler bahanesine sığınmadılar...