Mihail Tal'ın, Hayatın Ne Kadar Kolay Olabileceğini Kanıtlayan Satranç Maçları

Sekizinci dünya satranç şampiyonu Mikhail Tal'ın efsane satranç maçlarının hamle hamle görselleştirilmiş videoları.
Mihail Tal'ın, Hayatın Ne Kadar Kolay Olabileceğini Kanıtlayan Satranç Maçları

mihail tal öleli neredeyse 27 sene olmuş. huzur içinde uyusun, kendisi belki satranç tahtasında 15-20 hamle sonrasını tahmin ediyordu ama bu oyunların yıllar sonra benim gibi adamın derdine ortak olacağını, bir nebze de olsa ufkunu açacağını inanın tal bile tahmin edemezdi.

canım sıkkın olunca, moralim dipteyken ya deli gibi bahis oynarım ya da satranca sararım. bahis işinde salak gibi para kaybediyorsun, zaten canın sıkkın bir de paran gidiyor daha da sıkılıyorsun. o yüzden son 1 aydır günde 4-5 saat satranç izliyorum. oynuyorum demiyorum çünkü ben sapık gibi satrancı izlemeyi oynamaktan daha çok seviyorum. bu keyfim de 6-7 sene önce youtube’da mato jelic isimli satranç kanalını keşfetmemle başladı.


mato’yu da ayrı seviyorum (bu kadar senelik takip ve platonik arkadaşlığımızdan dolayı kendisine ismiyle hitap etmem sorun olmaz herhalde) ve yorumladığı oyunların hastasıyım. mihail tal’i de kendisi sayesinde keşfetmiştim zaten. 2 gündür sadece tal oyunları izliyorum. böyle bi içime su serpiliyor sanki, böyle moral point'lerim bir bir artıyor gibi hissediyorum. 

kaknem suratlı petrosian ile oynadığı parti

burada atını, kalesini "al len senin olsun" dercesine feda edip mata yürürken sanki ben de böyle ferah, hafif meltemli bir sahilde yürüyüşe çıkmış gibi hissediyorum.

dönemin bir satranç bilgisayarından farksız olan botvinnik'le oynadığı parti

burada ise yaptığı at fedasıyla makine gibi işleyen botvinnik'in elini ayağına dolaştırmasıyla ters orantılı beni daha bir rahatlatıyor sanki.

mark pasman'la letonya şampiyonasında oynadığı parti

sanki evde kardeşimle oynadığım "kaybeden bakkala ekmek almaya gider" temalı rahat bir oyunmuş gibi yaptığı hamlelerle sanki "hayat kolay gibi lan" diye düşündürtüyor beni.

henüz 12 yaşındayken kholmov ile oynadığı parti

burada "lan benim de böyle 12 yaşında çocuğum olur mu acep?" diye kendime sordurup bu kirli dünyaya belki de bir çocuk getirebileceğimi düşündürüyor.

rannanjarvi ile oynadığı uluslar satranç şampiyonasındaki parti

bunu izlerken "atlan ye atlan ye!" nidalarıma rağmen umursamayıp rakibini oyundan terk ettirirken aynı zaman da bana da "ben de böyle olmalıyım, detaylarla değil sonuçla ilgilenmeliyim" dedirtiyor.

rakibin sıkıntıdan içini şişirerek kazanmalarıyla meşhur karpov ile oynadığı parti

karpov oyunu terk ederken sanki benim de böyle bütün iç sıkıntılarım kalkıyor gidiyor.

ölmek üzereyken hastaneden gelip kasparov ile oynadığı parti

bu oyunda kasparov'a adeta "senin güttüğün koyun kadar benim siktiğim çoban var" dercesine oynarken kasparov'un süresinin tükenmesi beni de adeta bir pollyanna'ya çevirip "bu yaşadıkların hep tecrübe lan, bozma moralini!" dedirtiyordu.

hocası nedzmetdinov ile oynadığı parti

burada da, kaybetmesine rağmen tahtada yaşanan güzelliklerle, heyecanla "hayat sevdiklerinle çok daha güzel" hissini yaşatmayı başarabilmiştir.

tüm bunların yanında bobby fischer, jan tinman, bent larsen, polugaevsky ve daha niceleriyle oynadığı efsane partileri izlerken daha iyi hissetmemi sağladığı için bir kez daha teşekkür ederim riga büyücüsü.

Evde Oturarak Mezun Olabilmeyi Sağlayan Güzel Olay: Online Üniversite

Bilgisayarların Hegemonyasında Yoluna Devam Eden Satrancın İnsan Ruhu: Mihail Tal