Mindhunter Dizisinde Anlatılan Seri Katillerin Gerçek Hayat Hikayeleri

Seri katilleri konu edinen Mindhunter dizisini izlerken bu kişilerin ne kadar gerçek, ne kadar kurgu olduğunu merak ediyor insan. İşte bu kişilerin gerçek öyküleri.
Mindhunter Dizisinde Anlatılan Seri Katillerin Gerçek Hayat Hikayeleri

jerry brudos

1939 güney dakota doğumludur. ailenin 2. erkek çocuğu olarak dünyaya gelmiş. annesi 2. çocuğunun kız olmasını istediği için jerry'nin doğumu onda büyük hayal kırıklığına neden olmuş. bu yüzden tüm çocukluğu boyunca annesinin aşağılamalarına maruz kalmış. böyle bir ortamda büyüyen çoğu çocuk gibi sapkın davranışlar geliştirmiş. ergenlik çağına girdiği zaman kadın ayakkabılarına ilgi duymaya başlamış. çöplükte bulduğu kadın ayakkabılarını evine getirmiş, öğretmenlerinin ayakkabılarını çalmış. kadın ayakkabıları onda cinsel istekler uyandırıyormuş. zamanla kadın iç çamaşırlarına da ilgi duymaya başlamış.

17 yaşında ilk cinsel tacizini gerçekleştirmiş. bu olay yüzünden tutuklanmış ve 9 ay psikiyatri koğuşunda tedavi görmüş. kendisine paranoid şizofreni teşhisi konmuş. buradaki doktorlar jerry'nin tuhaf cinsel fantazilerinin ve şiddete meyilli olmasının sebebinin annesine duyduğu öfke olduğunu belirlemişler.

1961 yılında 17 yaşındaki darcie brudos'la evleniyor.

2 çocukları oluyor. tüm bunlara rağmen durulmayan jerry, cinsel sapkınlıklarına tam gaz devam ediyor ve hatta cinsel fantezilerine eşini de alet ediyor. karısı ev işlerini yaparken topuklu ayakkabı giymesini ve çıplak olmasını istiyor, bu haldeyken resimlerini çekiyor.

artık iyice zıvanadan çıkan jerry, 1968 yılında ilk cinayetini işliyor. 1969 yılı da dahil olmak üzere bu iki yılda 4 kadını vahşice öldürüyor. 28 haziran 1969 yakayı ele verip tutuklanıyor. tam 37 yıl tutuklu kaldıktan sonra 2006 yılında cezaevinde karaciğer kanserinden ölüyor.

elmer wayne henley

1956 yılında houston teksas'da doğmuş. annesi mary henley'nin 4 oğlundan en büyüğüymüş. babaları tam bir alkolikmiş. annesine, kendisine ve kardeşlerine fiziksel şiddet uyguluyormuş. elmer henüz 14 yaşındayken annesi ve babası boşanmış.

anne henley çocuklarının iyi bir eğitim almalarını çok istese de, elmer liseyi bitirmeden okuldan ayrılmış. 1972'de ilk suçunu hırsızlık yaparak işlemiş ve kısa bir süreliğine hapise girmiş.

henley okuldan ayrılmadan önce, bir üst sınıftan david brooks adında bir öğrenci ile arkadaş olmuş. david'le çok zaman geçirmeye başlamışlar. okuldan ayrıldıktan sonra da bu arkadaşlıkları devam etmiş. o günlerde arkadaşı david, elmer wayne henley'i dean corll isimli bir arkadaşıyla tanıştırmış. başlangıçta elmer, corll ve brooks'un arkadaşlıklarının gerçek boyutundan habersizmiş. üçü beraber zaman geçirmeye başladıklarında elmer, dean corll'un eşcinsel olduğundan şüphelenmeye başlamış.

bir gün david brooks ve henley, dean corll'un evinden buluşmuşlar. brooks ve corll, henley'e biraz para kazanabileceği bir anlaşma teklif etmişler. bu anlaşmaya göre henley'e seks kölesi olarak kullanılmak üzere dean corll için getireceği çocuk başına 200 dolar verilecekmiş. henley birkaç ay boyunca corll'un teklifini göz ardı etmiş. fakat o sıralar maddi olarak zor günler geçirdiği için en sonunda anlaşmayı kabul etmiş. böylelikle henley, dean corll için çocuk kaçırmaya başlamış. henley neredeyse 3 yıl boyunca kendi arkadaşları da dahil olmak onlarca çocuğu kaçırmış. dean corll ise bu çocuklara tecavüz edip, onları öldürüyormuş.

elmer wayne henley 8 ağustos 1973'te rhonda williams ismindeki 15 yaşındaki genç bir kızı dean corll'a götürünce ortalık karışmış. bu duruma ilk başta çok sinirlenen corrl, daha sonra sakin kalmayı tercih etmiş. rhonda williams ve elmer wayne henley'nin esrar içip kendilerinden geçmelerini beklemiş. istediği olunca da ikisini de kelepçeleyip bağlamış. henley kendisine gelince, corll silah çekip onu öldürmekle tehdit etmiş. henley corll'a, eğer kendisini serbest bırakırsa cinayetlere ve tecavüzlere katılacağını söyleyince corll henley'i serbest bırakmış. bu sırada corll, henley'den kıza tecavüz etmesini istemiş. bu sırada bir arbede yaşanmış ve henley, dean corll'u öldürmüş. corll'u öldürdükten sonra polisi aramış ve houston'da yaşanan toplu cinayetlerindeki rolünü itiraf etmiş.

mahkemeden 6 kez ömür boyu hapis cezası almış ve kendisi hala hayatta.

darrell gene devier

1955 doğumlu olan bu psikopat ise bilinen tek suçunu 1979'da georgia eyaletinin bartow şehrinde işlemiş. ağaç budama işi yaptığı caddeden geçen, okuluna gitmek için her gün aynı yolu kullanan 12 yaşındaki mary frances stoner'ı birkaç gün boyunca takip etmiş.

kızı kamyonetiyle kaçırmış ve tecavüz edip öldürmüş. görgü tanıklarının ifadelerinden yola çıkan polisler devier'i sorguya çekmişler. devier sorgu sırasında suçunu itiraf etmiş.

1995'te 39 yaşındayken elektrikli sandalye ile idam edilmiş.

edmund kemper

sözlükteki başlığında yeterince bilgi var zaten ama kısaca özetlemek gerekirse; 1948'de california'nın burbank şehrinde 5,9 kg'lık bir tosuncuk olarak dünyaya gelmiş. ileride 2,06 boyunda bir çam yarması olacağının sinyallerini doğar doğmaz vermiş aslında. daha çocukken ebevynleri ayrılmış, bir süre annesinin yanında, bir süre babasının yanında, bir süre babaannesinin ve dedesinin yanında yaşamış. kaotik bir aile ortamında çocukluğunun geçmesi onu çok etkilemiş. hayvanları işkence ederek öldürüyor ve onları parçalara ayırıyormuş. kız kardeşinin oyuncak bebeklerininin ellerini, kollarını, kafalarını koparıyormuş.

1964 yılında 15 yaşındayken sırf nasıl olduğunu merak ettiği için babaannesini öldürmüş. hemen sonrasında da eve döndüğünde karısının ölümüne üzülmesin diye dedesini öldürmüş. nasıl bir psikopatlık lan bu? neyse, ilk cinayetlerini işleyen ed, ne yapacağını bilemeyince polisi aramış. yapılan tetkiklerde ed'in normal bir birey olmadığına kanaat getiren yetkililer onu akıl hastanesine nakil etmişler. burada yapılan testlerde iq'su 145 olarak belirlenmiş. 1969 yılında doktorların tüm itirazına rağmen hastaneden çıkarılıp annesinin gözetimine verilmiş.

akıl hastanesinden çıktıktan sonra da durulmayan ed, 1972 ve 1973 yıllarında annesi ve annesinin bir arkadaşı da dahil olmak üzere 8 kişiyi daha öldürmüş. kurbanlarını üniversite öğrencilerinden ve yolda kendisine otostop yapan kadınlardan seçmiş. kurbanlarını öldürdükten sonra kafalarını kesip onlara tecavüz etmiş.

ed'i diğer seri katillerden ayıran en önemli farklarından biri de asla yakalanmamış olmasıdır. babaannesi ve dedisini öldürdükten sonra yaptığı gibi, polisleri arayıp kendisini ihbar etmiştir.

1973'te yargılanıp suçlu bulunduktan sonra california tıbbi tesisi’ne gönderilmiş. orada charles manson ve herbert mullin gibi suçlularla aynı hücreyi paylaşmış. kendisi hala hayatta.

david berkowitz

1953 new york doğumludur. gerçek ismi richard david falco'dur. pearl ve nathan berkowitz çifti tarafından evlat edinilmiştir.

berkowitz'i evlat edinen annesi, berkowitz on dört yaşındayken kanserden ölmüş. onu evlat edinen babası da başka bir kadınla evlenmiş. babasının yeni evlendiği bu kadınla arası hiç iyi olmamış. berkowitz'in çocukluğu, çoğu psikopat gibi oldukça sorunlu geçmiş. ortalamanın üstünde bir zekaya sahip olmasına rağmen erken yaşta okula ve öğrenmeye ilgisini kaybetmiş. daha çok küçük yaşta ufak tefek suçlar işlemeye başlamış. komşuları ve akrabaları berkowitz'i zor, şımarık ve zorba olarak tanımlıyorlarmış.

Pearl ve Nathan Berkowitz.

berkowitz 1971'de 17 yaşındayken amerika birleşik devletleri ordusuna katılmış ve güney kore'de görev yapmış. 1974'te terhis olmuş. terhis olduktan sonra öz annesi elizabeth broder'ı bulmuş. annesinden evlatlık olarak verilme sürecini ve doğumunun detaylarını öğrenmiş. öğrendiği bu bilgileri hayatının birincil şoku olarak tanımlamış. o yıllarda yaşadığı bu kimlik bölünmesi işleyeceği suçların kıvılcımı olmuş adeta.

1976 ve 1977 yıllarında 6 kişiyi öldürüp 7 kişiyi yaralamış. 44 kalibrelik charter arms bulldog marka tabancasıyla kurbanlarını öldüren berkowitz, 13 ay boyunca tüm new york'u dehşete düşürmüş. saçları uzun ve kahverengi olan kadınları öldürdüğü için, o ara new york'lu kadınlar saçlarını kısa kestirip sarıya boyatmaya başlamışlar.

Mevzubahis tabanca.

berkowitz, cinaylerinden birini işleyip olay yerinden uzaklaştığı sırada cacilia davis isimli bir kadın köpeğini gezdirirken berkowitz'in aracını görmüş ve şüphelenmiş. kadın, aynı araca, araç oradan uzaklaşmadan önce bir polis memurunun park cezası yazdığını da görmüş. polise haber vermiş. yapılan araştırmaların ardından park cezası kayıtlarına ulaşılmış. bu kişinin postahane görevlisi david berkowitz olduğu tespit edilmiş. polis ertesi gün berkowitz'in evininin önünde park halinde olan aracı bulmuşlar. aracı aradıklarında bagajında adeta bir cephanelik bulmuşlar. polisler arama iznini beklerken berkowitz aracına binmek evinden çıkmış, aracına bindiği sırada kıskıvrak yakalamışlar.

Cacilia Davis

yakalandıktan sonra üç ayrı doktor kendisini muayene etmiş ve üçü de yargılanabilir olduğuna kanaat getirmiş. buna rağmen savunma avukatları berkowitz'in deli olduğunu, akıl sağlığının yerinde olmadığını ileri sürerek yargılanmamasını istemişler. ancak berkowitz bunu reddetmiş. kendisi şu an hala hayatta ve cezasını çekmeye devam ediyor.

tex watson

1945 teksas doğumlu. son derece normal bir ailenin normal bir çocuğuymuş. lisede şeref öğrencisi ve başarılı bir sporcuymuş. okul gazetesinde editör olarak çalışmış. liseyi bitirdikten sonra north texas state üniversitesi'ne girmiş.

bu yıllarda bir arkadaşını ziyaret etmek için kaliforniya'ya gidince hayatı sonsuza dek değişmiş. kaliforniya'da manson ailesi'nden bazı kadınlarla tanışmış ve daha sonra da charles manson'la tanışmış. ve bir süre sonra da manson ailesi'ne katılmış. charles manson'ın tuhaf öğretileri, lsd ve uyuşturucu ile birleşince zıvanadan çıkmış.

son derece normal başlayan bir hayat onu charles manson'ın sağ kolu olmaya kadar götürmüş. abigail folger, wojciech frykowski, steven parent, roman polanski'nin sekiz aylık hamile eşi sharon tate polanski, jay sebring, leno labianca ve rosemary labianca cinayetlerini manson ailesi'nin diğer üyeleriyle birlikte işlemiş ve bu suçlar yüzünden ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış. hala hayatta ve şartlı tahliye istekleri sürekli reddedilmektedir.

william pierce jr

1931'de büyük buhran yıllarında doğmuş. çocukluğu fakirlik içinde geçmiş. babası onu daha çok küçükken terk etmiş. annesi tarafından büyütülmüş. gençliğinde georgia otoban departmanından kamyon şöförlüğü yapmış.

1970'de hırsızlık ve benzeri suçlar yüzünden hapse atılmış. psikologlar suça meyilli olduğuğunu tespit etmişler ve salıverilmemesi için rapor yazmışlar. yine de aynı yıl içinde serbest bırakılmış. dışarıya çıkar çıkmaz dönemin güney carolina eyalet senatörü olan james cuttino'nun 13 yaşındaki kızı peggy cuttino'yu öldürmüş. 2'si erkek olmak üzere 6 kadını daha öldürmüş.

1971'de yakalanmış. bilinen toplam 9 cinayeti için ömür boyu hapis cezası almış.

monte ralph rissell

1959 kansas doğumludur. biyolojik babası o daha çok küçükken evlerini terketmiş. 12 yaşına geldiğinde annesi çoktan bir kaç kere evlenip boşanmış. böyle bir çocukluk geçirince suç işlemeye meyili olması kaçınılmaz olmuş. 1973'de henüz 14 yaşında iken ilk tecavüz girişiminde bulunmuş. akıl hastanesine kaldırılmış. 2 yıl burada kalmış. hastaneden çıktıktan sonra suç işlemeye devam etmiş. bıçakla soygun girişiminde bulununca bu sefer hapse mahkum edilmiş. bir kaç yıl sonra serbest bırakılmış.

ilk cinayetini eski kız arkadaşını başka bir erkekle gördükten hemen sonra kendisi ile aynı apartmanda oturan seks işçisi aura marina gabor'u öldürerek işlemiş. kadınla seks yaptıktan sonra onu boğarak öldürmüş. ikinci cinayetini mcdonald's stajyeri ursula miltenberger'i teceavüz edip öldürerek işlemiş.

tecavüz ve cinayetlere devam ettiği günlerde kurbanlarından birini tam öldürecekken, kurbanın babasının kanser olduğunu öğrenip öldürmekten vazgeçmiş. kardeşi de kanser olduğu için bu konuda çok duyarlıymış.

daha sonra gladys ross bradley, jeanette mcclelland ve aletha byrd isimli kadınları da tecavüz edip öldürmüş. 5 cinayet işleyen ve onlarca kadına tecavüz eden rissel, 1977'de yakalandığında 5 kez ömür boyu hapse mahkum edilmiş. hala yaşamakta ve suçlarının cezasını çekmektedir.

william henry hance

1951 georgia doğumlu. daha çok küçükken annesini tecavüz edip öldürmüşler. babası ve varsa kardeşleri hakkında bilinen bir bilgi yok. gençliğinde er olarak abd ordusuna katılmış.

1977-1978 yıllarında gail jackson ve irene thirkield isimli siyahi hayat kadınlarını öldürmüş. yine bu yıllarda kendisi gibi orduda er olarak görev yapan karen hickman isimli beyaz bir kadını öldürmüş.

bu yıllarda georgia'da, daha sonra yakalanınca isminin carlton gary olduğu anlaşılacak olan "çoraplı gırtlaklayan" lakaplı bir seri katil ihtiyar beyaz kadınları ardı ardına öldürüyormuş. william henry hance, gail jackson'ı öldürdükten 5 hafta sonra polise, kötülüğün güçleri adında beyaz bir grup olduklarını ileri süren mektup yazmış. mektupta; gail jackson'ın, çoraplı gırtlaklayan'ın georgia'da öldürdüğü 7 ihtiyar beyaz kadının intikamı olarak kaçırıldığını, eğer gırtlaklayan yakalanmazsa gail'in öldürüleceğini yazmış.

polisler çoraplı gırtlaklayan'ın bir siyah olduğunu düşündüğü için, dikkatleri beyazların üzerine çekmeye çalışmış. yani bu iki olayı birleştirerek işlediği cinayetlerden yırtmaya çalışmış. irene thirkield'ı öldürdüktren sonra bir mektup daha yazmış.

yakalandıktan sonra yapılan iq testlerinden düşük puan almasına şaşmamalı. bu gerizekalı arkadaş yazdığı mektupları orduda kullanılan kağıtların üzerine yazınca yakayı ele vermiş. 1994'te elektrikli sandalye ile idam edilmiş.

dennis rader

1945 kansas doğumlu. ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelmiş. kendisinden sonra 3 erkek kardeşi daha doğmuş. çocukluğunda herhangi bir travma yaşamamış. üniversiteye kadar normal bir öğrenciymiş. arkadaşları onu kendi halinde ve kibar biri olarak olarak tarif ederlermiş. düzenli olarak kiliseye gider izci kamplarına katılırmış. dışarıdan her ne kadar böyle görünse de yakalandıktan sonraki ifadelerinden anlaşılacağı üzere aslında normal bir çocuk değilmiş. daha çok küçük yaşından itibaren kendi iç dünyasında sapkın cinsel fantaziler geliştirmeye başlamış. macdonald triad davranışlarından biri olan hayvanlara zulüm eğilimi varmış. hayvanlara işkence edip onları öldürüyormuş.

liseden sonra üniversiteye de başlamış fakat kötü notlar alınca ilk yıldan sonra üniversiteyi bırakmış. bu yıllarda kadın iç çamaşırlarına ilgi duymaya başlamış. yine bu yıllarda röntgencilik de yapmaya başlamış.

1966'da 21 yaşındayken abd hava kuvvetlerine katılmış. vietnam'da savaşına katılmış. türkiye, yunanistan, güney kore ve japonya'da da bulunmuş. 1970'de terhis olmuş. bir süpermarkette çalışmaya başlamış. 1971'de paula dietz ile evlenmiş. iki çocukları olmuş. ilerleyen yıllarda çeşitlere işlere girip çıkmış. insanların evlerine kolaylıkla girip eşyalarını çalabileceği ve röntgencilik arzusunu bastırabileceği işlerde çalışmayı tercih etmiş. kamera ve güvenlik sistemleri kuran bir güvenlik şirketinde çalışmış. nüfus sayımı saha operasyon şefliği yapmış.

bu yıllarda fantezilerini yaşayabilmek için evinin bodrum katında kendisine gizli bir oda yapmış. burada girdiği evlerden çaldığı iç çamaşırlarını giyip, kendini bağlayıp, kendi kendisinin resimlerini çekmeye başlamış.

1974'te ilk cinayetini, mahalleye yeni taşınan latin bir aile'den 4 kişiyi öldürerek işlemiş. olaydan sonra polis soruşturma başlatmış ve yanlış kişileri gözaltına almış. buna sinirlenen dennis rader yerel bir gazeteciye mektup ulaştırmış. mektupta; "kimsenin yardımı olmadan kendim yaptım. bu da imzam: btk; bind them, toture them, kill them" yazıyormuş.

daha sonra kathryn bright, nancy fox, shirley vian'ı öldürür. 70'lerin sonuna kadar 7 kişiyi öldüren dennis rader cinayetlere bir süre ara verir. 1985'te 8. kurbanı marine hedge'i öldürünceye kadar geçen süreci röntgencilikle ve çaldığı kadın eşyalarını giyip resimlerini çekerek kendini tatmin ederek geçirmiş. ara ara da yerel gazetelere mektuplar yollamış. mektuplardan birinde şöyle yazmış; "benden bahsedilmesi için daha kaç kişiyi öldüreyim? btk" 1986'da tamirci kılığında evine girdiği vicki wegerle'yi ve son olarak da 1991'de 62 yaşındaki dolores davis'i öldürmüş.

dennis rader kurbanlarını öldürürken hep aynı ritüeli uygulamış; izleme, saklanma, silahla tehdit, iple bağlama, işkence, boğma ve tatmin olma.

1991 yılından 2005 yılında yakalanıncaya kadar gazetelere sürekli btk imzalı mektuplar göndermiş. mektuplarla birlikte öldürdüğü kurbanlardan aldığı hatıra eşyalarını da gönderiyormuş. işlediği cinayetlerin davalarını büyük bir zevkle takip ediyormuş.

2005 yılında polise ve bir yerel kanala mektup yollar. mektubun içinde bir disket ve kurbanına ait bir ehliyet vardır. disketin içindeki microsoft word dosyasının izini süren polis, diskin dennis rader'in üye olduğu kiliseden doldurulduğunu tespit eder.

rader'in aranan btk killer oldğuna kanaat getiren polis onu şüphelendirmemek amacıyla bir şekilde kızının dna örneğini alarak olay yerinden alınan sperm örnekleri ile karşılaştırır ve olayı çözer.

daha sonra rader'in gizli odasını araştıran polis, rader'in çizimleriyle karşılaşır. kansas'da idam cezası olmadığından ömür boyu ağır hapis cezasına carptırılır. rader günümüzde hala hayatta ve cezasını çekmekle meşgul.

Rader'in çizimlerinden biri.

richard speck

1941 yılında illinois'da ailesininin yedinci çocuğu olarak dünyaya gelmiş. 6 yaşında çok düşkün olduğu babasını kaybetmek onu çok üzmüş. babasız geçen bir kaç yıldan sonra annesi de alkolik bir adamla evlenince çok zor günler geçirmeye başlamış. sürekli şiddete maruz kaldığı için çok erken yaşta alkolik olmuş. 1966'da ilk cinayetini işleyene kadar bir çok defa cezaevine girip çıkmış.

13 temmuz 1966'da uyuşturucu madde etkisi altında ve sarhoş bir haldeyken hemşire öğrencilerinin kaldığı bir yurda girerek 8 genç kızı sadece bıçak kullanarak öldürmüş. cora amurao adındaki bir diğer öğrenci ise yataklardan birinin altına saklanarak kurtulmuş.

cinayetlerden iki gün sonra claude lunsford isimli bir sokak serserisi richard speck'i polise ihbar etmiş fakat polis lunsford'u pek sallamamış. bu sırada yakalanacağını anlayan speck intihara teşebbüs edip kendini öldürmeye kalkınca hastaneye kaldırılmış. hastanede çalışan doktorlardan biri olan leroy smith, speck'in kolundaki "born to raise hell" dövmesinden şüphelenerek polisi aramış ve böylelikle richard speck yakalanmış.

yapılan testlerin sonucunda kendisine obsesif kompulsif bozukluk teşhisi konulmuş. psikologların raporuna göre ilk gençlik yıllarında kadınları kutsal bir varlık olarak gören richard speck daha sonra kadınların kendisine ihanet ettiğine inanmaya başlamış.

ilk çıkarıldığı mahkemede idama mahkum edilsede bu cezası daha sonra ömür boyu hapse dönüştürülmüş. 1991'de 49 yaşında iken geçirdiği bir kalp krizi yüzünden hapishanede ölmüş.

wayne williams

1958 atlanta doğumlu. annesi de babası da öğretmen. büyürken yaşadığı tek sıkıntı yaşadığı yerdeki ırk çatışmaları gibi görünmekte. liseden mezun olduktan sonra radyo ve gazeteciliğe ilgi göstermiş. müzik yapımcılığı, menajerlik gibi işlerle de uğraşmış.

1979-1981 yılları arasında atlanta'da arka arkaya çocuklar kaybolmaktaydı. daha sonra da çocukların cesetleri bulunuyordu. 22 mayıs 1981'de cinayetlerin işlendiği bölgenin civarındaki bir köprünün altındaki su birikintisinden yüksek bir ses duyulur. o esnada bir polis köprü üzerindeki beyaz bir chevrolet'in u dönüşü yaparak uzaklaştığını görür.

iki polis arabası şüpheli aracı durdurur ve arabanın içerisindeki 23 yaşındaki wayne bertram williams'ı sorguya çekerler. wayne williams fotoğrafçı olduğunu, aracın ailesine ait olduğunu söyler. evinin yakındaki bir kasabada yaşadığını, o esnada da cheryl johnson adlı bir şarkıcının yanına gittiğini söyler. arabasının araştırılmasına izin verir ve sonrasında serbest bırakılır.

iki gün sonra wayne williams'ın aracının görüldüğü köprünün altından geçen nehirde bir ceset bulunur. bu cesedin polislerin duyduğu sesin kaynağı olduğunu düşünürler. bu olay wayne williams'ı iyice şüpheli hale getirir. yapılan testlerde arabasından toplanan fiber kalıntılarının, cesedin üzerinde bulunanlarla uyumlu olduğu anlaşılır. wayne williams tutuklanır.

yapılan duruşmaların ardından wayne williams tüm cinayetler arasından sadece iki tanesi için resmen suçlu bulunur. zaman zaman yeniden davalar açılsa da williams'ın çocuk cinayetleriyle alakalı olduğu bir türlü ispatlanamaz. ayrıca wayne williams yakalandıktan sonra cinayetler de tamamen durmuş.

wayne wiliams'ın avukatına göre charles sanders adında bir ku klux klan üyesi, 21 tane siyah genci kaçırıp öldürmede ku klux klan'a yardım ettiğini itiraf etmiş ama bu kanıt bir ırk savaşını önlemek için gizli tutulmuş.

wayne williams günümüzde hayatta ve hapiste cezasını çekmektedir. 30'dan fazla çoçuğun ölümünden şüpheli olsa bile, hala cinayetlerle alakası olmadığını söylemektedir.

paul bateson

24 ağustos 1940 pensilvanya doğumludur. 1960 yılllarının başlarından abd ordusunda görev yapmış. orduda görev yaparken almanya'da bulunmuş. o yıllarda alkolizmle mücadele etmiş. ordudan ayrıldıktan sonra 1964'te new york'a taşınmış. new york üniversitesi tıp merkezi'nde x-ray teknisyeni olarak çalışmaya başlamış.

1973'de gösterime giren the exorcist'in hastane sahnelerinde rol almış. alkol sorununun devam ettiği bu yıllarda adsız alkolikler toplantılarına katılıyor, eşcinsel erkeklerle takılıyormuş.

1977 yılında bir gay barında tanıştığı film eleştirmeni addison verrill'i seks yaptıktan sonra öldürüyor. tutuklanıp cezaevine gönderiliyor.

paul bateson, addison verrill'i öldürmeden önce, new york'da kimliği belirlenememiş altı kişinin uzuvları, çöp poşetine konularak hudson nehrine atılmıştı. bu olayın üzerine addison verril'in öldürülmesi, olayla ilgili şüheleri paul bateson'ın üzerine çekmiş.

paul bateson yargılama boyunca masum olduğunu iddia etse de savcılar, bateson'ın arkadaşı richard ryan'a "çöp poşeti cinayetleri"ne tutarlı olacak şekilde altı erkeği öldürdüğü hakkında böbürlendiğini iddia etmişler.

yaşanan olaylar, al pacino'nun oynadığı cruising filmine esin kaynağı olmuş.

paul bateson 1979 yılında yargılandı ve 20 senelik hapis cezasına mahkum edildi. 24 sene hapis yattıktan sonra 2003 yılında serbest bırakıldı ve bugün nerede olduğu, hatta yaşayıp yaşamadığı bile bilinmiyor.

charles manson

hakkında detaylı bilgi öğrenmek için sözlükteki başlığına bakmak yeterli olacaktır.


Charles Manson - I'm Nobody

"ben hiç kimseyim
ben bir serseriyim, başıboş aylağın tekiyim.
bir sürahi şarabın içindeki yük vagonuyum.
ve bana çok yaklaşırsan bir ustura olurum."

2.06 M Boyu ve 136 IQ'su ile Tarihin Gördüğü En Korkunç Seri Katil ve Nekrofil: Edmund Kemper