Mühendisliğin Hayata Bakış Açısını Müthiş Yansıtan Mühendis Fıkraları

Farklı dallara ayrılmış olsa da ülkemizin en çok mezun veren bölümlerinden olan mühendislik, günlük hayatın içinde yorumlandığında çok komik olabiliyor.
Mühendisliğin Hayata Bakış Açısını Müthiş Yansıtan Mühendis Fıkraları
Iron Man zırhı ve mühendis Tony Stark

büyük bir şirketin üst düzey yöneticilerinden biri bir gün new york üzerinde balonla dolaşmaya çıkar. aksilik bu ya, pusulasını aşağıya düşürür ve kaybolur. inmek için uygun bir yer ararken bir gökdelenin tepesinde sigara içen bir adam görür ve alçalır. "pardon. ben neredeyim acaba?" diye sorar. "yerden 500 feet yükseklikte bir balonun içindesin" der adam.

yönetici sinirlenir: "sen mühendissin değil mi?" diye sorar.

"evet." der adam. "nereden bildin?" "çünkü başım belada ve sana bir soru soruyorum. verdiğin cevap 100% doğru fakat hiç bir işime yaramıyor."

"sen de yöneticisin değil mi?"

"evet sen nereden bildin?"

"çünkü yerden 500 feet yükseklikte bir balonun içinde kaybolmuşsun. pusulan yok, berbat durumdasın. fakat bu şimdi benim suçum oldu."

adamın biri bir gün yolda giderken bir kurbağa görür ve kurbağa dile gelir: "ben aslında bir insanım, eğer beni bir kere öpersen çok güzel bir prenses haline gelirim." adam kurbağayı eline alır ve cebine koyar. kurbağa tekrar dile gelir, "eğer beni öpersen çok güzel bir prenses olacağım" onu yeniden cebine koyar. kurbağa yalvarmaya başlar: "eğer beni öper ve güzel bir prenses haline çevirirsen seninle bir hafta kalırım ve istediğin her şeyi yaparım" adam tekrar kurbağayı çıkarır, şöyle bir bakar ve gülümseyerek cebine koyar.

sonunda kurbağa dayanamaz:

"senin neyin var? sana çok güzel bir prenses olduğumu ve beni öpersen 1 hafta seninle kalıp istediğin her şeyi yapacağımı söyledim. neden beni öpmüyorsun?"

sonunda adam konuşur: "bak, ben bir mühendisim. kızlarla uğraşacak vaktim yok, fakat konuşan bir kurbağa çok ilginç geliyor."

bir mühendis uçakla seyahat edeceği zaman çantasında mutlaka bir tane bomba taşırmış... bir gün bunu farketmişler ve sebebini sormuşlar mühendise,

o da durumu şöyle açıklamış:

- bir uçakta bir tane bomba bulunma olasılığı hesaplarıma göre 1/1000'dir. ancak 2 tane bomba bulunma olasılığı da 1/1000 x 1/1000 yani 1/1000000 'dur. ben yanımda her zaman bir bomba taşıyarak, uçakta ciddi bir terörist bomba bulunma olasılığını 1/1000'den 1/1000000 'a düşürüyorum...

bir makine, bir elektronik bir de bilgisayar mühendisi otomobil ile yolculuk ediyorlarmış. otomobil işsiz bir yolda arıza yapmış.

makine mühendisi atlamış: "kesin motordandır ben bir bakayım."

orasına burasına bakmış motorun, ama bir işe yaramamış.

ardından elektronik mühendisinin aklına sorunun elektrik aksamından olabileceği gelmiş. o da uzunca bir süre kurcalamış arabanın bir yerlerini ama nafile.

sonunda kimsenin yapacak bişeyi kalmayınca bilgisayar mühendisi çaresiz bir ifadeyle;

"bence bi inip tekrar binelim..."

bir mühendis, bir rahip ve bir doktor bowling oynamaya giderler. gelin görün ki bowling salonu doludur. bir iki saat bekleyip de sıranın kendilerine gelmediğini görünce salon sahibinin yanına giderler ve durumu anlatırlar. adam bunları dinler ve açıklamasını yapar:

"bakın arkadaşlar sizleri anlıyorum, lakin durum sizin bildiğiniz gibi değil, içeride bowling oynayanlar aslında itfaiyeciler. bundan yıllar önce burada bir yangın çıkmıştı ve bu arkadaşlar canları pahasına yangını söndürdüler. ama ne yazık ki kör oldular. ben de onlara olan borcumu ödemek için istedikleri kadar bowling oynama hakkı tanıdım onlara." demiş.

bunun üzerine rahip:

- çok acıklı bir hikaye, bütün rahip arkadaşlarıma haber verip onlar için dua edeceğim. tanrıya gözlerinin açılması için yalvaracağım demiş.

ve doktor da:

- evet tam bir drama ne yazık ki. ben de doktor arkadaşlarla düşünüp ve tıbbın bütün imkanlarını zorlayıp bu insanlara gün ışığını bir kere daha göstermek için çalışacağım.

bunları dinleyen mühendis biraz düşünür ve konuşmaya başlar:

- bu arkadaşlar neden gece oynamıyor?

üç işletmeciyle üç mühendis aynı trenle istanbul'dan ankara'ya gidiyorlarmış... 3 işletmecinin hepsi kendileri için birer bilet almalarına rağmen mühendislerin sadece 1 bilet aldıklarını görmüşler. doğal olarak şaşırmışlar ve trene binmişler...

zaman ilerlemiş kondüktör bilet kontrole gelince bunu gören mühendislerin üçü birden tuvalete girmiş. kondüktör kapıyı çaldığında birisi elindeki bileti kondüktöre uzatmış ve böylece 3 kişi tek biletle yolculuklarını tamamlamışlar. bunun üzerine dönüşte işletmeciler topluca 1 bilet almışlar fakat mühendisler hiç bilet almamış... işletmeciler tekrar hayrete düşmüşler. yolculuk sırasında kondüktörün geldiğini gören işletmeciler topluca tuvalete girmişler. mühendislerden biri hemen gidip tuvaletin kapısını çalıp işletmecilerin biletini almış ve mühendisler diğer tuvalete girmişler ve bu fıkra da böylece bitmiş.. :)

bir rahip, bir ayyaş bir de mühendis giyotinde idam edileceklermiş. önce rahip gelmiş. rahip yüzüstü ölmek istediğini, ölürken yüzünün tanrıya dönük olmasını söylemiş. kabul etmişler. rahibi yatırıp giyotini bırakmışlar ama bıçak tam rahibin boynunda durmuş. bunu tanrıdan bir işaret olarak kabul etmişler ve rahibi azad etmişler.

sıra ayyaşa gelmiş. o da aynı şekilde sırtüstü ölmek istediğini söylemiş. adamı sırtüstü yatırıp giyotini bırakmışlar ve aynı şey yine tekrarlanmış. bıçak tam adamın boynunda durmuş. bunu da tanrıdan bir işaret sayıp, onu da azad etmişler.

son olarak mühendis gelmiş. o da sırt üstü ölmek istediğini söylemiş. sırt üstü yatırmışlar, tam bıçağı bırakacakları sırada mühendis bağırmış:

- durun durun! bıçaktaki problemi buldum...

bir matematikçi, bir fizikçi ve bir mühendisin önüne küçük turuncu zıplayan birer top koyup onlara bu topların hacimlerini ölçmelerini istemişler.

matematikçi düşünmüş, bir mezura yardımıyla, küçük turuncu zıplayan topun yarıçapını bulmuş, ordan hacim formülünden hacmini hesaplamış.

fizikçi düşünmüş, sonuna kadar dolu bir bardak su istemiş ve içine küçük turuncu zıplayan topu atmış. taşan suyun ağırlığını tartmış, ve ardından hacmini bulmuş.

mühendis küçük turuncu zıplayan topa bakmış ve "bana küçük turuncu zıplayan top katoloğunu verir misiniz?" demiş...

bir mühendis gecenin bir yarısı yolda kalmış, yakındaki evlerden birine sığınmış. evde yalnız başına dul bir kadın yaşıyormuş. kadın bunu içeri almış, çorba yapmış, yemek hazırlamış, yatağını sermiş. elinden gelen tüm misafirperverliği göstermiş. hatta daha ilerisini de göstermeye niyetliymiş amma ve lakin bizim mühendis pek oralı değilmiş. dul kadın son bir hamleyle gecenin ilerleyen saatlerinde adamın yanına gidip yatağına girmiş ama bizim mühendis dönmüş kıçını yatmış.

sabah olur olmaz adam erkenden kalkmış, etrafta dolanmaya başlamış, bahçede bir kümes görmüş. içerde 3 horoz, 10 tavuk. bakmış ki horozların ikisi paso yatıyo, diğer horozsa bütün tavukları tek tek sıradan geçiriyor. bir anlam verememiş o analitik beyniyle, içeri girmiş. o sırada uyanmış olan kadın homurdana homurdana adama kahvaltı hazırlamaktaymış. mühendisimizin aklıysa hala kümeste gördüğü manzarayla meşgul...bakmış kendi çözemiyor bu problemi, demiş bari bi kadına soriim. "ya ben sabah dolaşırken baktım da kümesteki 3 horozun 2 si sürekli uyuyo, diger horozsa durmadan tavuklarla iş üstünde. niye öyle?"

kadın tereddütsüz cevap vermiş :"onların yalnızca biri horoz, diğer ikisi mühendis."

3 mühendislik öğrencisi insanın tasarımına bakıp tanrı'nın ne türden bir mühendis olabileceğini tartışıyormuş.

birisi demiş ki: "bence bir makina mühendisi, mafsallara baksanıza!"

diğeri demiş ki: "hayır bence elektrik mühendisi, sinir sistemindeki kablolamaya bak!"

ve en sonuncusu demiş ki: "bence inşaat mühendisi! başka kimin aklına keyfe, eğlenceye ayrılmış arazinin ortasına zehirli atık borulaması yapmak gelirdi ki?"