Müzik Dosyalarının Uzantısı Olarak Gördüğümüz FLAC Tam Olarak Nedir?

Streaming platformlarının yükselişi sonrasında eskisi kadar MP3 indirilmese de, daha yüksek kalite müziğe imkan verdiği sebebiyle zaman zaman görmeye devam ettiğimiz FLAC nedir, ne değildir bir bakalım.
Müzik Dosyalarının Uzantısı Olarak Gördüğümüz FLAC Tam Olarak Nedir?

Nedir?

flac'in açılımı: free lossless audio codec. mp3, ogg vorbis, mpc gibi lossy (kayıplı) müzik formatlarından farklı olarak, bir nevi zip gibi wav dosyaları sıkıştıran codec. ortalama yüzde 50-60 civarı sıkıştırabilmekte, böylece 4 dakikalık bir şarkıyı yaklaşık 50 mb iken ancak 25 mb'a kadar küçültebilmektedir.

Detaylandıralım

wav (waveform) kayıpsız, ses dalgası halidir. aiff ile birlikte tüm prodüksiyon aşamalarında bu format kullanılır. aiff, wav'a apple markalı eşdeğer.

prodüksiyon aşamasında genel olarak standart 44.1khz/24bit'dir. yine prodüksiyon aşamasında yapımcılara bağlı olarak 44.1,48,88.2,96,176.4,192 khz şeklinde çalışılabilir. bu master cd formatında satışa 44.1khz/16bit olarak convert edilerek sunulur.

bu konuda odyofil abiler, sektörün (teknik olarak) ağır abileri aralarında ikiye bölünmüş bir takım vay efendim 44.1/16bit yeterlidir insan algısı için derken, diğer taraflar vay arkadaş sen nasıl 96khz'in stereo imajıyla 44khz'in farkını duyamaz ve bir tutarsın diye birbirine girmiştir ve girmektedir. benim şahsi görüşüm farkın olduğu yönünde. tabi 44.1/24 projeyle çalışmakla 96, 192khz çalışmak arasında pratikte dağlar kadar fark var. kapladığı alan, sistemlere olan yük vb. bu yüzden kullanımı halen tercih meselesi.


dönelim konumuza. cd'den çevrilmiş bir flac, 44100hz ve 16bit'lik verinin detayını taşıyacaktır. bu senaryoda flac algoritmasının vaadettiğine göre cd ile arasında bir fark olmayacaktır, mb cinsinden kapladığı yerden başka. eğerki fark var ise, sıkıntı var demektir.

cd harici yollardan edinilen eserlerde örneğin daft punk'ın random access memories albümünü 88khz/24bit formatında şuradan temin edebilirsiniz. direkt flac olarak indirdiğinizde cd'den daha yüksek kaliteye erişmiş olacaksınız. çünkü cd formatına uyarlanmamış, prodüksiyon aşamasındaki kalitesindedir. cd ile karşılaştırmaların bunu göze alarak yapılması gerekmektedir. zaten flac bilgilerinde kaynağın cd olup olmadığı yazar (genel olarak)

son olarak gelelim duyum kısmına. bu detayları gerçek anlamda duymak istiyorsanız öncelikle belli bir seviyede dac'a (digital analog converter). ardından da frekans aralığı geniş ve belli frekansları vereyim derken, diğer aralıkları perdeleyip, yemeyecek olabildiğince düzgün hoparlörlere ihtiyacınız var. neticede duyduğunuz ya da duyduğunuzu sandığınız şeyi, sisteminizin doğru verdiği ne malum?

Fark nasıl anlaşılır, anlaşılabilir mi?

albüm albüm değil, grup grup hatta müzik türü müzik türü olarak bkz verilse bile farkın 192 kpbs ile karşılaştırıldığında anlaşılamayacağı formattır flac. bakın loseless ismine takılıp kalıyorsunuz, bu belli bir zaman sonra plaseboya dönüşüyor. kaldı ki plak kopyaların flac'ında (ister 24/96 olsun ister 24/192, hatta isterse 32/192i yetmedi dsd256 olsun) klik'ler, hiss'ler varken daha kirli bir ses duyuyor olacaksınız. o yüzden plak olayına hiç girmeyin. sacd derseniz anlarım, blu-ray audio derseniz anlarım, mfsl edition derseniz kat be kat anlarım, çünkü belli bir noktadan sonra remastering devreye giriyor. ama plağın sesi, cd'den master volume olarak daha düşük ve daha hiss noise'lu olacak. nasıl ki eskiden manyetik bant dediğimiz kasetlerde noise sesi vardı (hatta bunun için dolby noise reduction diye bir şey icat edildi) plakta da hiss sesi vardır, olacaktır.

burada player'ın etkisi sıfıra yakındır. en önemli kavram stereo ya da kulaklıktır. sesi en çok etkileyen ekipman parçası bu ikisidir. ardından dac gelir. uzun uzun yazmaktan gına gelse de, kablo bile player dediğimiz kaynaktan daha etkili olabilir. yoksa kaynak ister bilgisayar, ister mac, ister bir cd çalar, isterse master tape olsun, player'ın -en azından- mp3 ve flac arasındaki farkı duymaya etkisi yoktur.

mp3 dediğin şey, overtoneu devre dışı bırakır. o da tam anlamıyla bir devre dışı bırakmak değil. yani notanın doğuşkanlarını emer bir yerde. ve fakat sen bu doğuşkanları zaten kendini yırtsan da duyamazsın. en basit haliyle şöyle anlatayım: wav formatında datalar aaabcdaaabbcccdddd iken, flac'ta datalar 6a3b4c4d şeklindedir. ne gibi diyelim, hani defrag yaparsın da dosyalar düzene girer ya, o hesap. mp3 ise 6a3b4c4d değil de 4a3b3c2d gibi şey sunar sana. hani wav aaabcdaaabbcccdddd'ydi ya, 6 tane a yok da 4 tane a var gibi. o 2 tane a'yı neden almaz dersen, o senin 'overtone' dediğin datalar. onları zaten duymuyorsun. sen yarasa değilsin, insansın. duyma yetin de bir yere kadar.

burada insanların inatlaştıkları şey de bu noktada başlıyor zaten: "bende milyon dolarlık ekipman var, ben her şeyi duyuyorum. dahası duymak zorundayım..." demek istediğim şey, bu işi artık sayısal kavramlara, paralara dökmeyin. mp3 ile flac arasındaki fark böyle kendinizi yırttığınız kadar yok, hatta 192 sonrası hiç yok. evet, hiç yok. adım antiflac mermize'ye çıkacak bu yolda. ama durum bundan ibaret. kavramlar birbirine karışıyor ama, bahsettiğiniz sayısallıkla formatlar arasındaki fark birbirinden ayrı şeyler. şey gibi bunu sunmak; "anneni mi daha çok seviyorsun yoksa baban mı daha hızlı koşuyor?.."

elimde 500 gigabaytın üstünde flac ve hep o böbürlene böbürlene bahsettiğiniz binlerce dolarlık hi-fi ekipman varken bunu söylüyorum. player diyorsunuz binlerce liralık hi-res dap'lardan sandisk sansa clip yelpazesine kadar 10'a yakın çalıcı kullandım. sonuç aynı, sonuç aynı...

Endüstriyel Müziğin Yapay Numaralarına Bulaşmayan Samimi Müzik Türü: Lo-Fi