Nazi Almanyası'na Ait, II. Dünya Savaş'ı Esnasında Dünyadaki En Güçlü Ordusu: Wehrmacht

Adolf Hitler, hırsları uğruna korkunç işkencelerle öldürdüğü insanlar için gücüne güç katacak bir orduya ihtiyaç duymuştu. İşte Adolf Hitler'in korkunç rüyasını gerçekleştirmeye yardımcı olmuş ordunun hikayesine bakalım.
Nazi Almanyası'na Ait, II. Dünya Savaş'ı Esnasında Dünyadaki En Güçlü Ordusu: Wehrmacht


wehrmacht, kökenleri almanlığın meşhur ırkî karakteristiğinde ve prusya geleneğinde yatan, ikinci dünya savaşı'nda almanya'nın waffen-ss ile birlikte silahlı kuvvetler rolünü üstlenmiş askerî organizasyonu, devrinin en kuvvetli ordusuydu. nazi almanya'sına teslim olması birçok entrikaya dayanır, ne yazık ki pek çok subayı savaş suçlarına ss kuvvetleri ile birlikte karışmıştır. bu entry'de biraz genel olarak bunlardan bahsetmek istiyorum.

bilindiği gibi, almanya denilen arazi, kavimler göçünün ardından cermen kavimleri tarafından zaptedildiğinde, bu kavimler hıristiyanlaşarak kutsal roma germen imparatorluğunu kurmuşlardı; bu zayıf ve federal imparatorluk zamanla yine alman olan habsburg imparatorluğunun güdümüne girdi, ardından prusya adındaki minik alman devletçiği bu koskoca imparatorluğa kafa tutabilmek için isveç'in kara ordusunu tetkik ederek piyadeye dayalı bir ordu kurdu. daha da önemlisi, bugün orduların temeli ve harekât planlayıcıları olan ''kurmay subaylık'' müessesesini de icâd etti. bunların tafsilatını şurada okuyabilirsiniz: (bkz: türkiye'nin almanya olması için gerekenler/@fenahuyluspazo).

gel zaman git zaman, prusya ordusunun fransa ve avusturya'ya karşı üstün geldiği görüldü ve alman imparatorluğu ilan edilerek alman birliği sağlandı. 


birinci dünya savaşında hemen her cephede savaşan bu ordu, avrupa'nın en kudretli silahlı gücü olmasına rağmen, müttefiklerinin zayıflığı ve düşmanlarının sayısal üstünlüğü nedeniyle birçok cephede eridi ve savaşı kazanma imkânı kalmadığını alman yüksek komutası anlayınca da, alman imparatorluğu savaştan çekildi. bu savaşın akabinde almanya'da devrim oldu ve imparatorluk yıkıldı. liberal ilkelere dayalı weimar cumhuriyeti kuruldu. aynı zamanda kimi federal devletlerde (meselâ bavyera'nın başkenti münih'te) sosyalist devrimler oldu ve çeşitli komünist rejimler vücuda geldi. bunu savaş sonrası oluşturulan milis kuvvetleri, yani freikorps (daha önceden vardılar fakat savaştan sonra gaziler buraya katıldı ve formasyonu değişti) kanlı bir şekilde dağıtmıştır. 

çeşitli nedenlerle artan alman milliyetçiliği sonrası, adolf hitler bin tane entrika çevirerek iktidara geldi, olağanüstü yetkileri eline aldı ve ordusunu güçlendirmeye, silahsız bölgeleri silahlandırmaya başladı. versay antlaşması ile kısıtlanmış ordu bütçesini birkaç katına kadar arttırdı. hitler'in iktidarına kadar onun en büyük yardımcısı olan sturmabteilung milislerinin (yani sa'nın) lideri ernst röhm, sayısı artık 1930'ların ilk yarısında 3 milyona varmış olan paramiliter örgütünün ağır silahlarla donatılarak, nazi almanya'sının resmî ordusu olmasını istiyordu. 

Ernst Röhm

zira weimar cumhuriyetinin reichswehr ismini taşıyan silahlı kuvvetlerinin limiti 100.000 civarı askerle sınırlanmıştı. röhm'ün bu talebi, güçlü bir geleneği olan alman ordusu subaylarını endişelendirmiş ve hitler tarafından şiddetle reddedilmişti. daha evvelden de çeşitli vasıtalarla partiden özerklik kazanmaya çalışmış olan (1930'ların başında bazı sa militanları yatmayan maaşlar gibi gerekçeler ile nazi partisi'nin bürolarını bastılar ve etrafı yağmaladılar) bu örgütün kontrolünden çıkmasını an meselesi olarak gören hitler, meşhur ''uzun bıçaklar gecesi''ni tertip ettirdi ve sa liderliğini, röhm de dahil olmak üzere ortadan kaldırdı. aynı zamanda parti içerisindeki muhaliflerini (meselâ gregor strasser) öldürttü.

uzun bıçaklar gecesi, hitler'in ordunun yanında yer aldığının göstergesi oldu ve pek çok subay, bu olaydan etkilenerek nazi ideolojisinde olmasalar bile, hitler'in orduyu yeniden şekillendirme politikasına destek verdiler. hitler'in politikalarına öyle veya böyle direnen herkes ordudan tasfiye edildi. weimar cumhuriyetinde muhafazakâr ve nasyonal sosyalist kanadın ittifakıyla savunma bakanı olan (ismi ardından savaş bakanlığı olarak değişiyor) general werner von blomberg, aynı zamanda anayasaya göre başkan hidenburg ile birlikte başkomutan yetkisini almış fakat 1938 senesinde rejimin artan saldırgan politikasını desteklemediği için ''homoseksüel olduğu'' iftirasıyla azledilerek ordudan atılmıştı. 

aynı akıbet, kara kuvvetleri komutanı (oberkommando des heeres) werner von fritsch'in de başına geldi. esasen bu iki isim de nazi sempatizanı, yahudi düşmanı tipik alman sağcılarıydılar ve almanya'nın yenden eski görkemli günlerine kavuşup süper güç olmasının hitler gibi otoritaryan bir liderin tasallutu altında olabileceğine, yoksa almanya'nın kızıllar tarafından işgal edileceğine inanmışlardı. ama bir tanesi agresif dış politikaya, ötekisi ise sa'nin yerini alan ss'lerin ordunun özerkliğini tehdit edip onu siyasallaştırmasına karşı çıkarak, orduyu özerk bir yapı olarak korumaya çalışmışlardı; hitler bundan hoşlanmadı ve kendisine tâbi bir ordu kurmak için harekete geçti.


hitler zaten bir süredir ordu subaylarına kendi önünde sadakat yemini ettiriyordu. imparatorluk devrinde de ordu mensupları, kaiser'in önünde and içerdi. bunun ardından, ordunun organizasyon yapısı değişti. savunma bakanlığı iken savaş bakanlığı olan bakanlık kalktı, yerine oberkommando der wehrmacht (wehrmacht yüksek komutanlığı) kuruldu, başına fanatik bir nazi destekçisi olan (sonradan onursal parti üyeliği alacaktır) wilhelm keitel atandı ve keitel, direkt hitler'den emir almaya başladı. kara, deniz ve hava kuvvetleri komutanlıkları bunun altında toplandı. fakat aslında 1935'te kurulan oberkommando des heeres (kara kuvvetleri komutanlığı)'in başkomutanı, ordunun da başkomutanıydı. bu nedenle 1941'e kadar pek çok harekât okh'nin başkanı tarafından yürütüldü, fakat moskova taarruzundaki başarısızlığın ardından hitler, general walther von brauchitsch'i görevden alarak kendisini buraya ömür boyu atadı ve genelkurmay başkanlığı görevi, yani harekâtları planlama işi kara kuvvetleri komutanlığının içindeki kurmay başkanlığına kaldı, alman ordusunun genelkurmay başkanı da okh'nin kurmay başkanlığına verildi. 

okw, daha çok hitler'in şahsî askerî danışma kurulu olarak kaldı, resmî olarak tüm kuvvet komutanlıklarını bünyesinde toplamasına rağmen. görevi, hitler'in emirlerini kuvvet komutanlıklarını iletmek olsa da, savaşın bir noktasından sonra okh ile arasında bir yetki çatışması oluştu. okh'nin müşterek taarruz operasyonları için tüm kuvvetlerin desteğine (hava operasyonu gibi) ihtiyaç duymasından ötürü tüm ordunun kontrolünü istemesine rağmen, hitler okw lehine bir tavır aldı. bir noktadan sonra da savaşın doğu cephesini okh, kalan tüm cepheleri de okw yürütmeye başladı ki; bu da wehrmacht'ın iyice çift başlılığa düşmesine sebebiyet verdi. 


aynı zamanda bir de bu ordulardan müstakil bir otonomiyi hâiz olan, kendi komutanlarının kumandasında savaşan(bu komutanlar wehrmacht akademisinden gelmez, partiye katılmış ve 'alaylı' denilen şekilde yükselmiş, özel ss subayı hazırlama okullarından mezun olmuş fanatik nazilerden oluşur) fakat aynı zamanda wehrmacht çatısı altında bulunan waffen ss eklenince etrafta bir hiyerarşi karmaşası yaşandı; örneğin berlin savaşında ss generali wilhelm mohnke, alman parlamentosunu ve kamu binaları bölgesinin komutanlığına getirilmişti ve berlin savunmasını yürüten wehrmacht generali helmuth weidling'in komutası altında değildi. kampfgruppe mohnke (mohnke savaş grubu) adında geçici bir hiyerarşi oluşturdu ve kendi bölgesini wehrmacht'tan bağımsız olarak, iki taburdan oluşturduğu, esasen görevi hitler'i ve himmler'i korumak olan kalifiye ss tümenlerinden geriye kalan yaklaşık 1400 asker ile goebbels'in kurduğu halk savunma güçleri volkssturm ve eski sa gruplarından müteşekkil takriben 2000 muhariple müdafaa etti. weidling'in komutasında ise 45.000 civarında asker mevcuttu. hitler şahsî otoritesine itiraz gelmesini engellemek ve ordu üzerinde direkt söz sahibi olmak için, orduda bir yetki karmaşası oluşturmayı seçmiştir.

wehrmacht'ın da ss organizasyonu gibi savaş suçlarına karıştığı, iştirak ettiği, hiç değilse göz yumduğu kat'îdir. federal almanya'nın eski nazi subaylarından faydalanabilmek için ''temiz wehrmacht, pis ss'' doktrini ortaya atılmış olsa da, bu durum wehrmacht içerisinde görevli pek çok üst kademe subayın nazilere sempati duyduğu veya onların birçok politikasını desteklediği realitesini değiştirmiyor. pek çok alman komutan rejimle işbirliği karşısında vergi indirimleri gibi ''rüşvetler'' almıştır. alman kanunları, orduyu siyasetten ayırdığı için hiçbir subay nazi partisine üye olmamıştır (önceden olunan veya onursal olarak alınanlar dışında); buna rağmen onursal üyelik alanlar mevcuttur. nazi rejimine direnen veya politikaya karışmasa da şahsî olarak hoşlanmayan subaylar da vardır. birkaç alman yüksek komutası mensubunun nazi rejimiyle işbirliğine bakarsak (blomberg ve fritsch haricinde);

walther von brauchitsch

mareşal ve 1941'e kadar genelkurmay başkanı. nazi ideolojisine yakınlık duymasa da, hitler'in verdiği sovyet subaylarının esir alındıkları takdirde öldürülmesi emrine uydu ve askerlerini de buna teşvik etti, bu yönde emirler verdi. nazilerin yeniden silahlanma politikalarını hararetli bir şekilde destekledi. 1941'de moskova'da uğradığı başarısızlık sonucu görevinden alındı ve hitler kendi kendisini genelkurmay başkanı olarak atadı.

karl dönitz

büyükamiral. savaşta deniz kuvvetleri komutanı olarak görev yaptı. nazizmin hararetli bir destekleyicisi idi. anti-semitikti. hitler'le şahsî bağları tarihî olarak ispatlanmıştır.

albert kesselring

mareşal. rejimden rüşvet aldı, nazi değildi.

georg von küchler

mareşal. ss birliklerinin kanunsuz zulümlerine karşı çıkmıştır. buna rağmen ırkçı politikaları da makul buluyordu.

erhard milch

luftwaffe mareşali. 1929'da nazi partisine katıldı, fakat gizli tutuldu ve hitler mutlak yetkileri ele alana kadar onaylanmadı.

walter von reichenau

kara mareşali. 1942'de ölene kadar nazi rejimine sadık bir komutan olarak kaldı. nazi politikalarına her anlamda tam destek verdi, aynı zamanda nazi ideolojisine sempati duyuyordu, bu nedenle nazi partisine de katıldı.

ritter von greim

hava mareşali. nazi partisine katıldı, hitler'e hep sadık kaldı.

walter model

Walter Model (solda)

mareşal. hitler'in en güvendiği generallerinden bir tanesiydi. büyük bir savunma taktisyeni olmasıyla tanınır. fanatik bir nazi olduğu biliniyor.

ferdinand schörner

mareşal ve hitler'in intiharının ardından genelkurmay başkanı. nazi rejimine tam destek verdi. fanatik bir nasyonal sosyalistti.

wilhelm keitel

mareşal. hitler'in savunma bakanlığını lağvedip kurduğu oberkommando der wehrmacht'ın kurulduğu andan savaşın sonuna kadar başkanı olarak kaldı, yani teorik olarak alman ordusunun en yüksek kumandanıydı. ileriki dönemlerde nazi partisinin onursal üyesi oldu.

alfred jodl

kıdemli orgeneral. keitel'in altında okw'de operasyon dairesi başkanlığı yaptı, hitler'in sovyet subaylarının öldürülmesine dair hukuka aykırı emrinde imzası vardı.

heinz guderian

kıdemli orgeneral. rejimden rüşvet aldı. yıldırım harbinin mucidi. büyük bir taktisyen olması, nazi rejimine boyun eğmesine mâni olmadı.

erwin rommel

mareşal. bilinenin aksine, nazi rejimiyle ve hitler'le arası son derece iyiydi. nazilerin iktidarını ve güçlenmelerini hoş karşıladı. nazi sempatizanıydı. adı hitler’e suikast davasına karışınca, alâkası olmamasına rağmen intihara zorlandı. böylece idam edilmekten kurtuldu ve çocuklarının onurunu kurtardı.

erich von manstein

mareşal. siyasetle ilgilenmeyen bir subaydı. nazilerden hoşlanmasa da, ss birliklerinin görev bölgesinde gerçekleştirdiği anti semitik katliamlara göz yumdu. bu yüzden yargılandı.

lothar rendulic

kıdemli orgeneral. doktora yapmıştı. 1932 senesinde iken nazi partisine üye oldu. savaşın sonuna kadar da bu doktrine bağlı kaldı.

erich barefenger

kara tümgeneral. nazilerin savaşı yitirdiğini görünce intihar etti.

gotthard heinrici

kıdemli orgeneral. dindar bir insan olduğu için nazilerin ırkçı politikalarını, partiye katılmasına mâni olarak gördü, bu da nazi güdümündeki wehrmacht generalleri arasında kendisinin popülaritesini azalttı. ama rejimin yayılmacı dış politikasına tam bir destek verdiği bilinmekte.

friedrich fromm

hitler’in iktidara geldikten sonra almanya’nın askerî gücünü arttırmak için kurduğu silahlanma biriminin başına getirdiği kıdemli orgeneral. hitler’e suikast teşebbüsünden ötürü idam edildi.

eduard dietl

kıdemli orgeneral. hitler’in favori generallerindendi ve kamuoyunca nazi olarak tanınıyordu, zira daha evvelden nsdap'nin ilk formu olan dap'a üye olmuştu. daha sonra 1944’te uçak kazasında öldü.

hans krebs, wilhelm burgdorf gibi generaller, aynı hitler gibi intihar ederek rejimle mutabık olduklarını zaten deklare etmişlerdir. burgdorf, aynı zamanda hitler'in emir subayıydı.

örnekler arttırılabilir. hülâsa olarak, wehrmacht 1935’ten 1945’e kadar nazi rejiminin sadık bir işbirlikçisi olarak kalmıştır denirse, yanlış olmaz. bu rejime karşı çıkan subaylar ya tasfiye edildi, ya da darbeye kalkışıp kendilerini açık etti ve idam edildiler. veya sustular. belli bir noktadan sonra alman ordusu, geçmişte imparatora tâbi olmadığı kadar hitler'e tâbi olmuştu.

belki hitler ordunun yapısıyla bu denli oynamasa ve hakikaten çağının ötesinde kumandanlar olan; rommel, guderian, heinrici, manstein, rundstedt gibi komutanlara görevi tevdi etse idi almanya belki de savaştan muzaffer olarak çıkacaktı.

Bu içeriği de beğenebilirsiniz