Nefesini 24 Dakika 37 Saniye Tutarak Rekor Kıran Hırvat Yüzücü: Budimir Sobat

Hırvat yüzücü Budimir Sobat, nefesini suyun altında tam 24 dakika 37 saniye tutarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi.


Budimir Sobat bunu nasıl başardı?

teknik olarak statik apne yönteminin alt uygulamarından biriyle kırılmış bir rekor bu. sobat'ın yaptığı sanılanın aksine insan vücudunun yapamayacağı bir şey değil. özellikle kan basıncının ve kalp ritminin düşürülmesiyle ve bunun yıllar süren pratiğiyle fiziksel olarak bir zarar görmeden yapılabilir. ayrıca çoğu zaman hiç hareket etmeden durulduğu için kaslar yorulmuyor; kuvvetle muhtemel hipnogojik bir hal yaşandığı için de zihinsel olarak da daha sakin oluyorsunuz. haliyle bütün bunlar bu kadar uzun süre nefes almamanızı kolaylaştırıyor.

klasik statik apne pür oksijen solunarak uygulanmıyor, fakat budimir sobat iki yönteme de aşina olduğu için bireysel rekorlar listesinde daha çok pür oksijen soluyarak performans sergiliyor. birkaç yıl önce pranayama araştırırken denk geldiğimde bu abinin rekoru 24 dakika 11 saniye idi (2018 imiş). şu an bu rekor yaklaşık 20 saniye geliştirilmiş durumda. pür oksijen uygulamasındaki en yüksek süre hali hazırda sobat'a ait.

fakat klasik statik apne'de (yani saf oksijen solumaksızın) rekor yaklaşık 12 dakikaymış. bu 12 dakikalık eşiğe bazen beta bloker ile ulaşılıyormuş. yüzde 20'ye ulaşan oranlarda daha uzun süre nefessiz kalmayı sağlıyormuş. aşağıdaki vikipedi linkinde iki adet rekor listesi var.

https://en.wikipedia.org/wiki/static_apnea

buraya kadar bahsettiğimiz şeyler mevzunun sportif tezahürü. bir de işin kültürel bir kısmı var. yukarıda "insan beyni bu kadar süre oksijensiz kalmak için dizayn edilmedi" denmiş. sevgili konfüçyus, insan beyni dizayn edilmedi zaten. beynimizin ne kadar süre oksijensiz kalabileceğine veya çok az oksijenle ne kadar süre çalışabileceğine dair bilgimizi bu denemeler ilerledikçe ve dünya'nın bazı bölgelerinde uygulanan geleneksel pratikleri keşfettikçe yenileyeceğiz.

örnekse bajau kabilesi bireylerinin akciğer kapasitelerinin ve beyinlerinin oksijensizliğe dayanıklılığının genetik olarak ortalamadan yüksek olduğunu biliyoruz. genetik faktörü olan örnekler dışında, hindistan ve nepal'de görülebilen yoga pratiklerinde çok uzun süreler boyunca çok az oksijenle meditasyon yapan çileciler ve yogi'ler mevcut. hint ve budist spiritüel pratiğinde nefes egzersizi olarak bildiğimiz pranayama, esasen pratiğin sonunda "neredeyse nefes almıyormuş gibi az nefes alma" hedefiyle yapılır. yani söz konusu yogi veya sadhu, (bir tür nirvana diyebileceğim) samadhi haline ulaşmak için meditasyon yapar ve pranayama ile neredeyse nefes almadığı bir noktaya ulaşmaya çalışır. öyle ki bunu ölüme kadar giden bir oruçla birleştirdiklerinde; kendilerini bir anlamda mumyalayarak ölmüş olurlar.

(bkz: sokushinbutsuhttps://en.wikipedia.org/wiki/sokushinbutsu


ekleme: kafa karışıklığını engellemek için; saf oksijen soluyarak yapıyor derken performans sırasında oksijen soluduğunu kast etmiyoruz. videoda açıkça görülüyor. önce nefesini düzenleyip saf oksijen soluyor ve nefesini tutmaya başlıyor. muhtemelen bedeninizi ve zihninizi nefes alma refleksine karşı eğittiğinizde oksijen alınmadan ulaşılan ortalama 12 dakikaya bir o kadar daha ekliyorsunuz. zira beyin ve kan için en başta alınan oksijen yeterli oluyor ve fiziksel bir zarar görmüyorsunuz.