Netflix'in, Sanat Dünyasını Yeren Gerilim Filmi Velvet Buzzsaw'un İncelemesi

Nightcrawler ile iyi eleştiriler alan Dan Gilroy'un yazıp yönettiği Netflix filmi Velvet Buzzsaw, yüksek beklentilere rağmen pek de tutulmadı. 27 Ocak'ta platforma düşen filmi inceleyelim.
Netflix'in, Sanat Dünyasını Yeren Gerilim Filmi Velvet Buzzsaw'un İncelemesi


velvet buzzsaw, ismiyle beni kendisine çeken filmlerden

spoiler yememek için yaptığım kısa araştırmada filmin sanat dünyası ile alakalı olduğunu öğrendim. ismindeki punk havadan dolayı da banksy kafasında bir film bekliyordum. belki de bir psikolojik gerilim olacaktı. ancak dan gilroy beni yanılttı ve teen slasher'dan bozma garip bir filmin içine attı.

filmin konusu şöyle; zawe ashton'ın canlandırdığı josephina bir sanat galerisinde asistan olarak çalışmaktadır. üst komşusunun öldüğünü görür. daha sonra adamın evinden yüzlerce resim çıktığını öğrenir. bu resimleri jake gyllenhaal'ın canlandırdığı morf karakterine gösterir. morf resimlere bayılır böylece resimleri satmaya karar verirler. ancak resimleri üreten dease ölmeden önce bütün çalışmalarının yakılmasını istemiştir. bu resimler de para, şöhret ve güç aşığı insanların eline geçince onlara musallat olmaya başlar.

hikayenin temel noktası şu; dease sanata değer vermeyenleri cezalandırıyor. fikir olarak çok güzel. her karakterin sanata nasıl zarar verdiğini anlatması falan iyi düşünülmüş ancak uygulama olarak pek iç açıcı sonuçlar çıkmamış ortaya. şimdi spoiler ibaresi ile filmi incelemeye başlayabiliriz.

Bundan sonrası spoiler içerir.


filmin ilk handikabı şu; giriş kısmı özensiz

gerilim filmlerinin giriş kısmında düzenli bir yapı vardır ve bu yapı film boyunca yıkılır. karakterler de kendi rutinlerinden uzaklaştıkça daha kötü duruma düşerler. huzurlu bir ailenin güvenli evlerinde saldırıya uğraması en basit örnektir. artık güvenli bildikleri bu yer değişmiştir. bu nedenle gerilim ortaya çıkar.

bu filmde ise sanatçı ortamlarında bulunmamış insanların kimin ne türde biri olduğunu anlaması zor. bu nedenle seyirci filmin atmosferine dahil olamıyor. bazı filmlerde atmosferin inşası yavaşça yapılır. ancak bunun gibi bambaşka dinamiklerin çalıştığı bir dünyaya girerken daha hızlı olmanız gerekir. bu kısımda asistan coco karakteri daha gözlemci bir yapıda bulunsaydı ve detayları bize hızlıca aktarsaydı filmin giriş kısmı da eli yüzü düzgün bir şekilde anlatılmış olurdu.


ilk hata nedeniyle karakterlerin yaptıkları bizim için mantık çerçevesine pek oturmuyor

film açıklama yapmadan stereotip karakterler vererek davranışların altında yatan motivasyonu tahmin etmenizi bekliyor. bu durum zamanla bir can sıkıntısına dönüşüyor. çünkü benim bir filmde en sevmediğim şey derinliği olmayan karakterlerdir. bu filmde de böyle bir yığın insan var. mesela üçüncü sınıf bir güldürü için sanat eleştirmeni yazılacak olsa ortaya üç aşağı beş yukarı morf gibi bir karakter çıkardı. ne bir derinliği var ne söylediği farklı bir şey. bir de sanat camiasındayım o zaman saçlarımı neden küt kestirmiyorum diyen bir karakter var ki evlerden ırak diyorum.

mesela bir örnek vereyim bu olmamışlığa. morf sert eleştiriler yapan biri buraya kadar tamam. josephina resimleri morf'a gösteriyor demiştim. bu sahnede morf resimleri neden beğeniyor belli değil. film boyunca hiçbir şeyi beğenmeyen adam bu resimlerde ne buldu? izleyiciye bunu anlatmanız lazım ki karakter havada kalmasın. gördüğünüz gibi bu sahne karakterlerin motivasyonu doğru düzgün açıklanmadığı için hayli anlamsız kalıyor.

karakterler konusunda beğendiğim tek şey john malkovic'in canlandırdığı piers oldu. bir yerde jake gyllenhaal olayları açıklamaya çalışırken karakterden çıkıyor. bir orası var zaten filmde oyunculuk olarak parlayan bir de malkovic'in performansı işte. yalnız piers gerilim konseptine dahil olmamış. onun filmin paralelinde geçen sakin bir hikayesi var. filmde sanırım düzgün bir şekilde başlayıp düzgün bir şekilde bağlanan tek şey de bu.


bir de filmin teknik meselelerine bakalım

öncelikle belirtmem lazım ki müzik kullanımında başarısız olmuşlar. gerilim filmlerinin başında sakin bir ortam yaratmanız gerekir demiştim. ki yaşanan değişim seyirciye etki etsin. bu filmde ise başından beri derinden derinden müzik vermişler. mesela morf ve josephina dışarıda oturmuş kahve içiyorlar. arkada dırım dırım müzik var. ne gerek var böyle bir şeye şimdi? haliyle gerilim başladığında sizi çarpmıyor çünkü film başından beri size ben gerilim filmiyim diye bağırıyor.

filmin olay akışı da problemli nerede ineceği nerede çıkacağı belli değil. gerilim filmlerindeki yukarı doğru ivmelenmesi gereken tempo burada da yok. araya alakasız alakasız nefes anları koyup tempoyu düşürmüşler. normalde filmin başında izleyici karakterler ile bağ kurduğu için böyle duraklama anlarında daha çok şey öğrenir. bu anların en iyi kullanıldığı filmlerden biri saving private ryan'dır mesela. bir sahnede askerler kilisede oturup kendileri hakkında konuşurlar siz de onları içselleştirdiğiniz için dinlersiniz. bu filmde ise kimse umurunuzda olmadığı için araya koydukları ilişki draması çokça sakil kalmış. belki dizi olsa böyle bir şey kabul edilebilirdi ama sinemada fazlalık ne varsa atılması gerekir. bu sahneler de o kıvamda olmuş.

bir de normalde oyuncuların doğal görünmesini savunan biriyim ancak bu filmde zawe ashton'ın gerçekten makyaja ihtiyacı varmış. görüntü yönetmeni de mi uyarmadı gözlerinin altı karanlık kalıyor diye? tamam kadın doğal haliyle böyle ama göz altlarını ve dudaklarındaki çizgileri göstermeyecek bir kapatıcı sürülmesi şartmış. kendisi hakkında da bir iki kelam edeyim. ashton'ı sherlock dizisindeki polis rolüyle hatırlarım ben. o rolünü sevmemiştim ancak oradaki karakteri bunu gerektiriyordu. buradaki hali ise beni oyunculuğu hakkında şüpheye düşürdü çünkü karakter olarak ortaya ne koymak istemiş anlaşılamıyor.

Natalia Dyer

not olarak da coco'yu canlandıran natalia dyer'dan bahsedeyim

kendisi bildiğiniz üzere stranger things ile ünlendi. 97 doğumlu bu oyuncu 2019 yılında iki filmde başrol olarak görünüyor. kariyeri açılmış. kendisini ünlü yönetmenlere fark ettirirse daha uzun zaman izleriz gibi. belki ileride bir oscar falan da gelir. çok göze çarpmıyor oyuncu olarak ama kendisini geliştirme potansiyeli olduğunu düşünüyorum yine de.

gördüğünüz üzere film çıkış noktası olarak çok orijinal değil ancak içine girdiği dünyayı iyi inşa edebilse farklı bir film olabilirmiş. şu anki hali ufak tefek dokunuşlarla kurtulacak gibi değil. o yüzden netflix'in bu yapımını es geçseniz de muhtemelen çok şey kaybetmezsiniz.

Senaryosuyla İlk Filmi Aratan Organize İşler: Sazan Sarmalı Filminin İsabetli Bir İncelemesi

Bienaller ve Çağdaş Sanatın Uzun Süredir Kapitalizmin En İlgi Çekici Kuklası Olması