New York Şehrinin Birbirinden Farklı Karakteristiği Olan Semtleri

New York semtleri nelerdir? Her biri ayrı bir hava taşıyan New York semtlerinin özelliklerini kısaca öğrenelim.
New York Şehrinin Birbirinden Farklı Karakteristiği Olan Semtleri

new york city dediğimiz yer 5 bölgeye ayrılır: bronx, manhattan, brooklyn, queens
ve o ayrı adacık parçası, staten island...

nüfusu 8.7 milyondur ve bunun 3.1 milyonu göçmendir (vatandaş olmayan ama geçerli vizesi olan). ve 560.000 undocumented (yani bildiğiniz kaçak ne vize ne herhangi bişey) insan vardır.

new york diğer eyaletlerden farklı olarak; kaçak yaşayan insanlara hiçbir müdahalede bulunmaz. hatta gider sağlık sigortası verir. sana bakar. garip bir şekilde teşvik eder. bir avukat bulup az zorlasan çalışma izni bile alırsın. ama tabi sen her zaman legal gel, legal kal. böyle işler bunu şu an okuduğun gibi kolay olmayabilir de... neyse başlayalım.

brooklyn

ben brooklyn’i severim, burası kuzey ve ortasında yahudi ağırlıklı, güneye indiğinde ise tamamen kafkasların ve rusçanın egemenliğine giren. queens’e doğru, sınıra dayandığında ispanyolcanızın olması gerektiği inanılmaz karışık bir yer. fiyatlar daha uygundur brooklyn’de genel olarak. parkları güzeldir. herkesin sandığının aksine central park’a beş çekecek prospect park’ı vardır. her türlü daha güzeldir. gelirseniz uğrayın. yanında bir botanik bahçesi var ki ağzınız düşer...

manhattan

pahalı ve gezmelik görmelik turistik yerlerin bolca olduğu ada parçasıdır. o ünlü times meydanı burda yer alır. empire state binası, central park... kısacası 5-6 günlüğüne turist vizesiyle gelenler burada takılır genelde. ada çok düzenlidir, gökdelenlerin mabedidir. çoğu sokaklarında gökyüzünü pek göremezsiniz yüksek binalardan. insanların yıllık gelir ortalaması yüksektir. en az 90-100 arası (afyon dinarı) ortalama diye atsak yalan olmaz. kiralar pahalıdır. yemekler de pahalıdır.

queens

ispanyolların, daha doğrusu hispaniklerin tekelindedir, yani latin amerika asıllı insanların ve mültecilerin yeridir queens. her yer latinodur. hayat daha da uygun burda. yaşam geneli olarak standartlar düşüktür. meksika’nın ciddi bir popülasyonu vardır. taco’nun kralını burda yersiniz. ama insanlar bu taraflarda biraz tavşandır, ve hırsızlık yolsuzluk daha çoktur, dikkatli dolanmak lazım bazı mahallelerinde.

staten island

new york city belediyesinin apayrı bir parçası olmayı başarmış bağımsız bir adadır ve brooklyn'den köprüyle geçersiniz. eskiden koca bir çöplükmüş bu ada. şimdi klasik 2-3 katlı bahçeli amerikan evlerinin doldurulduğu, nyc ile alakası olmayan, anasının nikahı bir yer. 1 kere gittim siz gitmeyin.

bronx

sesi yanık zenci abilerimizin türküler çağrıştırdığı efsane kafeleri olan bir yer. yolda gördüğünüz insanların 10’undan 13’ünün siyahi olduğu bir yerdir burası. bronx genel olarak sakin gözükse de, bazı mahalleleri geceleri pek tekin değildir ve çok garip insanlar yaşar. al pacino burdan çıkmıştır. bazı ünlü film yıldızları da burada doğmuşlardır. müziğe katkısı çoktur bu bölgenin. eskiden siyahiler buralarda demiryollarında çalıştırılırken keşfetmişler bazı müzik türlerini diye geyikler vardır.

velhasıl kelam; nyc...herkesin aksanı vardır. kimse kimsenin nereli olduğunu sallamaz. herkes para yapma derdindedir. ve yapar da. insanları umursamaz ve kabadır. ya da yapaydır ve umursamazdır. ilişkiler hızlıdır, hayat hızlıdır, para hızlı akar, hızlı gelir. dünyanın en ışıldak şehridir. herkes buraya gelmek ve burayı görmek ister. dünyada var olan her yemeğin tadına, her müzisyenin konserine bir trene atlayarak ulaşabilirsiniz.

kısacası ulaşamadığınız hiçbir şey kalmaz burada yaşıyorsanız. burada yaşadıktan sonra gittiğiniz hiçbir büyük kent sizi şaşırtamaz çünkü siz dünyanın başkentini görmüşsünüzdür artık.

new york güzeldir... ama şimdi california’nın daha daha güzel olduğunu söyleyenler var. öyle anlatıyorlar ki haklılar sanırım. ben henüz gidemedim. bakalım, ben de bu yaz artık işten güçten ve pandemiden zaman kalırsa bir uğrayacağım oraya... sağlıcakla kalın.