Ödemiş'te Sadece 10 Kişinin Yaşadığı Terk Edilmiş Yer: Lübbey Köyü

Yakın zamanda turizme kazandırılması planlanan, İzmir'in Ödemiş ilçesine bağlı Lübbey Köyü, etkileyici bir atmosfere sahip.
Ödemiş'te Sadece 10 Kişinin Yaşadığı Terk Edilmiş Yer: Lübbey Köyü

izmir'in ödemiş ilçesine yaklaşık 10 km uzaklıktaki terk edilmiş bir köydür lübbey. şu an için köyde 10 kişi yaşamakta.

köy, kurtuluş savaşı zamanında efelerin ve zeybeklerin geçiş noktalarından bir tanesiymiş. köyün tarihi neolitik çağlara kadar uzanmaktadır. ancak yaklaşık olarak son 30 yıldır terk edilmiş ve harap halde.

lübbey köyü, acayip bir atmosfere sahip. bozdağ eteklerinde, çam ağaçlarıyla kaplı yollardan geçilerek ulaşılan, yemyeşil bir vadiye kurulmuş bir köy. 30 yıldır göç vere vere hayalet köye dönüşmüş. (elektrik ve geniş tarım arazisi olmaması gibi sebepler yüzünden.)

köyün yolu, yakınlardaki baraj inşaatı sebebiyle çakıl ve toz kaplı. ödemiş'ten sonra mesafe kısa olsa da biraz vakit alıyor ulaşmak.


köyde yaşayan yaklaşık 10 kişi kalmış. bunlardan birine rastladım köyde dolaşırken. yaşlıca bir teyze. geceleri çok tenha oluyor buralar, korkuyorum dedi. diyemedim ki gündüzü zaten fazlasıyla tenha teyzecim.

evlerin çoğu bakımsızlık ve yalnızlıktan yıkık, viran. ama hala çok güzeller. taş-ahşap karışımı doğal, geleneksel mimarileri ile güzel bir manzaraya sahip. yolu ödemiş tarafına düşen olursa, çıkıp gezmelerini tavsiye edebilirim. ilginç bir deneyim olacağına eminim.

ilk defa geçtiğimiz pazartesi gecesi bir sosyal mecra paylaşımı sayesinde tanıdım bu köyü. sonra hakkında yazılanları okudum, çekilenleri izledim. rüyama falan girmeye başladı artık. ben köy hayatından falan hazzeden insan değilim. ama içten içe çekti beni kendine. pazar günü arkadaşlarımı gaza getirdim ve gittik.

öncelikle köy cinli, hayaletli vs. falan değil.  konumu sebebiyle oksijene doyacağınız bir yerde, mis gibi temiz hava. çok tatlı bir çiftin işlettiği bir kahvaltı evi var, ismi "ninemin kahvaltı evi". öncelikle orada kahvaltımızı yaptık, hatta tabiri caizse ne varsa önümüze yığdılar, neyi yiyeceğimizi şaşırdık. ve hepsi organik, çok lezzetli.


oradan çıkıp köyü dolaştık, zaten 10-15 dk sürüyor. sonra kahveci mehmet abi'nin kahvesini içtik. kendisi çok tatlı bir insan, çok sevdim. saydığım kişiler dahil köy nüfusu 10 kişiymiş. ben yaşlıların nasıl geçindiğini, nasıl yaşadığını çok kafama takmıştım. düşündüğüm gibi değilmiş; yaylaya gidip geliyorlarmış.


evler yıkık dökük, bu manzara çok üzücü. kendi içimin dışa vurumu gibiydi sanki, belki de buydu beni oraya çeken. ama devlet oraya elini atmış, her türlü çalışması yapılmış, ilerleyen zamanlarda planlandığı gibi olursa bu yer ıssız olmaktan çıkar, şirince gibi ziyaretçi akınına uğrar. ulaşımın biraz zor olması dışında hiçbir sıkıntısı yok. en yakın zamanda tek başıma, kafamı dinlemek için yeniden gideceğim.