Öğrenme İstediğinin Arzuya Dönüşmesi Bir Çeşit Dopamin Bağımlılığı Olabilir mi?

Yeni bir bilgiyi öğrenmek isterken bu bir süre sonra arzuya dönüşebiliyor ve aslında öğrendiklerimiz uçup gidiyor. Sözlük yazarı kutup cizgisinde ask, bu konuyu örneklerle açıklamaya çalışmış.
Öğrenme İstediğinin Arzuya Dönüşmesi Bir Çeşit Dopamin Bağımlılığı Olabilir mi?
iStock.com

bilgiye açlığın bir çeşit dopamin bağımlılığı olması. işin sosyal statü ve bireysel yönelim tarzına değinmeden beynin fiziki olarak çalışma şekline baktığımızda çıkartılabilen bir sonuç. yeni bilgiye olan açlık. yeni bilgiyi öğrenme isteğinin arzuya dönüşmesi ve yeni bilgiye ulaşınca doymak. işin sosyal kısmı her ne kadar psikolojik çerçevede ego tatmini gibi görünse de arka planda bu dopamin unsurunun yatığı fikrini ortaya atabiliriz. evrimsel süreçte insanoğlu yeni bilgi sayesinde hayat kalma becerilerini artırdığı için bize genetik bir miras. her bilgiden sonra verilen ödül.

internet çağından sonra bu bilgi-ödül döngüsü tıpkı porno-seks ilişkisi gibi beynin farklı ihtiyaçlarını simüle ettiği durumlarda olduğu gibi öne çıkmaya başladı. kolay bilgi temalı her bilginin öğrenme kabiliyeti kazanmaktan çok bir çeşit bağımlı beynin dopamin ihtiyacını anlık olarak gideriyor. fakat beyin yeni bilgiyi aldıktan sonra depolanması yönünde geliştiği için porno izlerken kandırdığımız gibi kolay bilgide de kandırmış oluyoruz ama bilgi kalıcı olmuyor.

iStock.com


çünkü kolay bilgiyi edinirken beyne bir lineer bir hikaye sunamıyoruz. hikaye sunamadığı için beyin bunu sadece hippokampus'ta (ramde) tutuyormuş gibi yapıp daha sonra bu bilgiye ulaşamıyor. hatta yıllar önce yaşadığımız anlamsız ve işe yaramayan anılar(güzel ya da kötü olmayan) aklımızda kalırken kolay edindiğimiz belki ileride işimize yaraması mümkün(evrimsel olarak hayatta kalma) olan kolay bilgi depolanamıyor.

bunun sebebi beynin evrimsel olarak bilgiye bu şekilde bakmamasıyla ilgili. çünkü beyin edindiği her bilgiyi kişinin yaşadığını öğrenme sürecindeki olayların bireye yaşattığı psikolojik deneyimin şiddetine göre depoluyor. yani bahsettiğim bilgiyi hikayeleştirme olayı.

iStock.com


beyin bilgiyi hikayeleştiremediği için kalıcı olmadığı öğrenme gibi yeni bilgi-ödül bir çeşit bağımlılığa dönüşüyor ve daha çok yeni yani daha çok dopamin ihtiyacın karşılanması adına harekete geçiyoruz.
 

tabii buna farklı bir çerçeveden bakan makaleler de var. daha çok dopamin bağımlılığı üzerinde durulup öğrenme kabiliyetinin geliştirilmesi yönünde. kulağa sanki yeni bilgiye bağımlı eğitilmiş ordu gibi kurgusal gelse de heyecan verici.


buradan çıkarım yapmak istediğim sonuç aslında her bireyin farklı bir karaktere sahip olmasının ana etkeninin vücudumuzdan salgılanan kimyasallar ve genetik mirasımız. elbette freud'un ilk 5 yaş fikri, analizini yaptığı dönemler ve büyüdüğü sosyal çevre etkin ama dediğim gibi bizi biz yapanın fiziki bir çeşitliliğe dayandığı fikri de çok ihtimal dışı olmamalı.