Okullardaki Resim Öğretmenleri Neden Genellikle Resim Öğretmiyor?

Bu satırları okuyan kaç kişi okuldaki resim öğretmenlerinden düzgün bir resim eğitimi aldı? İşini hakkıyla yapan istisnalara saygımız sonsuz ancak böyle bir genel durum sahiden de mevcut gibi. Üzerine kafa yoralım.
Okullardaki Resim Öğretmenleri Neden Genellikle Resim Öğretmiyor?

Akla ilk gelen sebepler

veliler resim öğretmeninin doğru düzgün resim öğretmesini istemek yerine o ders saatinde test çözmesini istiyor maalesef. yani boşa geçen bir zaman olarak görüyorlar. çünkü eğitim sistemimiz (dershaneler kaldırılsın veya kaldırılmasın, sınav sistemi değişsin veya değişmesin) üniversite sınavı odaklı.

ayrıca resim öğretmenleri deyince aklınıza idealist tipler gelmesin. çoğu, bir fizik veya matematik öğretmeni olmaktan daha kolay diye o bölümü tercih eden yurdum gençleri. dolayısıyla iyi birey yetiştirmekten ziyade günü kurtarmaya bakıyorlar. bahane olarak da "çocuk yeteneksizse ben ne yapayım" diyorlar. oysa bilmiyorlar ki üst düzey bir sanatçı yetiştirmelerine gerek yok, taban oluşturacak bir görme eğitimi ve basit teknikler (perspektif, anatomi 101 veya ışık-gölge gibi) gösterseler yetecek o seviye için.

esasında mevzu türkiye'nin köyden kente henüz geçmiş-geçme aşamasında olan bir ülke olması veya neoliberalizme bile bağlanabilir ama gerek yok. yukarıdakiler resim öğretmeninin neden genellikle resim öğretemediğini cevaplıyor bence.

tabii ki işini hakkıyla yapan resim hocalarını tenzih ediyor, ellerinden öpüyoruz.

Ders süresi mi yeterli değil yoksa?

mimar sinan'dan emekli öğretim üyesi ressam bir müşterim var, kendisi emekli insanlara resim kursu veriyor. çöp adam çizmeyi bilmeyen insanlara 1 yıl içinde bir şeye benzeyen, evinizin duvarına asabileceğiniz önce karakalem, sonra yağlı boya tablo çizimleri öğretiyor. o 1 yılda bunu başarırken, ilköğretim ve lisede resim çizmeyi öğrenen öğrenci sayısı herhalde 100'ü bulmaz, o sebeple resim öğretmenlerinin resim yapmasını öğretmemesi çok haklı bir serzeniş.

Yetenek olmadığı için mi böyle?

"resim yapmak öğretilemez. resim, bir yetenektir. varsa vardır, yoksa yoktur." düşüncesi saçmalıktır. işin teknik beceri kısmı gayet de öğretilebilir, sanat tarihi eğitimi de verilebilir. sanat, resim, estetik zevkler oluşturulup geliştirilebilir, rafine edilebilir. elbette bu bilgiye sahip olmak sizi otomatikman sanatçı yapmayacaktır.

misal; okuma yazmanın öğrenilebilir bir yetenek olduğu açıktır. kimse bunu tartışmaz. resim çizmek de öyledir. elbette okuma yazma bilmek sizin bir edebiyatçı ya da yazar olmanızı garantilemez. yeteneğiniz ve algınız bu doğrultuda çalışmıyorsa nobel edebiyat ödülünü kazanamayacaksınızdır. ama en azından bir konuşmayı ya da açıklamayı planlayabilir, derdinizi düzgünce anlatabilir, dilekçe, mektup ya da tez yazabilirsiniz. resim yapma işinin de büyük kısmı öğrenilebilir teknik ve ince motor becerilerden mürekkeptir. bu beceriyi öğrenmek de size muhakkak bir değer ekleyecektir.

bu bağlamda 'resim öğretmenlerinin resim yapmasını öğretmemesi' tespitinde ifade edilen eleştiriyi haklı buluyorum. sanat, felsefe, teknoloji gibi kurumlar; ancak medeniyet ve konfor arttıkça üretilebilirler ve gerekleri anlaşılabilir. günde 10 saatini faturalarını ödemek ve ucuz karbonhidratlarla enerji ihtiyacını karşılamak için çalışmak mecburiyetindeki adama (zaten protein alamadığı için zekası da fazla gelişmeyecektir) böyle şeylerin de insan var oluşu için elzem olduğu fikrini veremezsiniz. anlamaz. türk toplumu olarak biz de aynı dertten muzdaribiz.

bu alanlardaki gelişmeler bir yana; daha ortaya çıkarabilecekleri müthiş katma değeri bile ancak toplumumuzun doğru düzgün eğitimden geçmiş çok az kısmı fark edebiliyor.
toplumumuzun çok büyük bir kısmı için felsefe "entel işi boş laf"; sanat "fazıl say, orhan pamuk gibi garip vatan hainlerinin uğraştığı saçma salak bir şey"; bilim ise "cep telefonu ve siha yapmaya yarayan karışık bir şey."

Farklı bir resim öğretmenine verelim mikrofonu

mesela ilköğretim düzeyinde bana denk gelseydiniz eğer ölçülerine uygun insan figürü çizmeyi, tek kaçışlı perspektif ile mekan içi (interior) ve mekan dışı çizim yapmayı, üç ana renk, siyah ve beyaz karışımı ile tüm renklere ve onların tonlarına ulaşabileceğinizi, natürmort konusu geldiğinde de insan figüründe olduğu gibi ölçü almayı ve kağıda kompozisyonu doğru şekilde yerleştirmeyi öğrenebilirdiniz.. ve bu temel noktaları öğrendikten sonra konuyu verip minnoş beyninizin yaratıcılığını sınırlamadan beklentiyi özetler ve sonra “yeeeaa öğretmeniiiiim başka bişiiler dinlesek keşke” demenizi “ahahha” diye kısaca yanıtladıktan sonra klasik müzik eşliğinde sizi hayal dünyanızda özgür bırakır, hazırlık aşamasından geriye kalan ortalama 20 dakikalık terapimi yapardım. (görsel sanatlar ders sayısı en az 2 ders saati olmalı.)

ek olarak normalde 2. el malzeme getiren öğrenciye bonus puanla başlarım yıla. aralarda farklı konular için yeni malzeme isterdim ancak bu yıl ilk kez malzeme aldırmıyorum. elde ne varsa onu kullanarak, doğal, atık ve artık malzemeler ile ileriye dönüşüm çalışmaları yaptırıyorum çoğunlukla. yaratıcı zekayı, psikomotor becerileri, hayal gücünü ve görme yetisini geliştirmeye çalışıyorum. seramik, ebru yaptıramıyorum mesela bu yıl.. ki çocukların en sevdiği konulardır bunlar.

atölyem yok, devlet okullarında atölye çok nadir rastlanan bir lükstür. öğrencilerimin maddi gücü yok, idare de dersimi sallamıyordu başta(klasik). sıfır motivasyon.. ortaya çıkardığımız ürünlerin verdiği mutluluğu tadan çocuklar ile şu an hemen hemen firesiz katılıma ulaşıyorum(her okulumda ulaştığım gibi) en alakasız öğrenci arada yakalayıp nasıl olmuş diyerek çalışma gösteriyor. öğrencilerin artan çalışma şevki benim işimdeki mutluluk döngüm. evet işimi seviyorum ve eğitimin gücüne hep inanacağım.

son olarak bir arkadaş milli bayram resmi yapmaya değinmiş, evet sıkıcıdır fakat çok gereklidir. sosyal bilgiler disiplini ile paslaşmadır bunlar. atatürk'e yani laik cumhuriyete olan sevgimden dolayı özenle, hiçbir şey olmamış gibi itinayla işlerim bu konuları.. yoksa 23 nisan resmi çiz denir mi hiç kuru kuru? konuşmak anlatmak lazım, egemenliğin kayıtsız şartsız millette olmasının ne kadar önemli olduğunu ki vazgeçmesin haklarından. bilgi olsun ki düşüncesi, duygusu olsun ve sanat yoluyla ifade edebilsin taze beyinler kendilerini.

yolumuzun kesişeceği her meslek grubunda işini severek yapan insana denk gelmemiz dileğiyle.