Ordu ve Giresun Yöresi İnsanının Kullandığı Kelimeler

Ordu ve Giresun yöresi insanının kullandığı bu kelimelerin çoğuna eski Türk kaynaklarında da rastlamak mümkün.
Ordu ve Giresun Yöresi İnsanının Kullandığı Kelimeler

evvela bilinmelidir ki bu ordu - giresun yöresinde kullanılan kelimelerin çoğuna eski türk kaynaklarında da rastlanmaktadır. orta asya kadim türk topluluklarının kullandığı dil, bu yörede hâlâ güçlü bir şekilde varlığını sürdürmektedir.

accuk: azıcık

ağuşuk: yarı açık. (bir edebiyatçı olarak ve bir giresunlu olarak bu kelimeyi araştırdım. tabii başka kelimeleri de. zirâ " kapıyı ağuşuk bırak " söylemi bizde çokça kullanılmaktadır. çok da matah bir kökeni yok:)

"az ışık" bırak anlamındadır. bazı kelimeleri bu şekilde yuvarlamak, bu yörenin adetlerindendir. duroğlu yerine " duruuun " demek gibi.

annaklamak: seyretmek, bön bön bakmak.

alamuk: yağmur sonrası ortaya çıkan bunaltıcı güneş. ( hele fındık bahçesindeyken insanı hayattan soğutur )

andır: kötü, pislik, yaramaz.

batman: çok, ağır.

bezene: bezelye

bıldır: geçen sene

bidduma - cidduma: azıcık

caranak: sağanak yağmur

cicik: meme

cıbban: alkış

cıbıldak: çıplak

cırıtta: hamur kızartması

cırang ettirmek: sert bir tokat atmak

cırangacak: birdenbire

çangal: fasulye sırığı

çeç: ayaklanmamış fındık

çıpırtlak: alaca bulaca

dadduk: tatlı

davun: kötü hastalık

(ağzına davun çıksın şeklinde bir beddua vardır.) islam ülkelerinde vebaya taun denilmektedir eskiden mâlum. halk ağzında davun hâline gelmiş.

deydaha: orada

divildek: oynak (divil divil etme derler)

çok hareketli uyuyanlara da " yatakta dıvıldama " denir.

diyelmek: ayakta durmak

feşel: yaramaz çocuk

fıraktı: çit

fışkı: bok

gabcuk: yaralı. günümüzde "gabcuk ağızlı" şeklinde hakaret manasıyla kullanılır.

girevü: fındık dallarını aşağıya çekmeye yarayan ucu çatallı çubuk.

gıran: tepe, düz arazi.

girebi: ince odunları kesmeye yarayan balta

goruk: içi boş fındık

goşmak: avuç

got: eski bir ölçü kovası. günümüzde " got kafalı " şeklinde hakaret olarak kullanılır.

göğnümek: meyvenin içinin geçmesi. kararması, yumuşaması.

gücük: şubat ( en eski türk topluluklarında dahi böyle söylenmektedir )

haura: şurası

haccak: güzel

harar: örme sepet. genelde odun taşınır. şimdi tenekeden yapılanları da mevcut.

hatırtı: gürültü

herk: tarla sürme ya da kazmayla toprağı altüst etme

hımbıl: uyuşuk

heri: sinirlenme ünlemi! (az sus heri)

hortik: ayı yavrusu

hoşgil: acayip zor olan bir kumar çeşidi. lise yıllarımda kahvede çaycılık yaparken izlerdim oynayanları hiçbir şey anlamazdım.

hörelenmek: dayılanmak

ırganmak: sallanıp durmak

ışgan: yeni yeni büyüyen fındık dalı

ilistir: süzgeç

mendebur: huysuz, kötü, lanetli

pörsümek: eskimek

şennik: sebze ekilen küçük alan. küçük bahçe.

yalavuz: yalnız

...

af edersiniz "göt" kelimesi de çok amaçlı kullanılmaktadır:)

"anahtarı kapının götünde bırakma!"

"bahçenin götüne kadar yürüyemem" gibi.

bazı yemekler:

gabalak,
galdirik,
guru böce,
dible,
pezük turşusu,
mendek,
yağlaş,
toga,
hedik,
taflan - kiraz kavurması ( efsanedir ).

dipçe-i meşakkat: giresunspor'umuza bu sene süper lig'de başarılar dilerim :)